Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığının Zini Gediği Katliamı'nın soruşturmasını "zamanaşımı kararı" vermesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Hüseyin Aygün, TBMM gurup yönetim salonunda basın toplantısı düzenledi.
Dün (5 Ekim) düzenlenen toplantıya davanın avukatılarından Cihan Söylemez, Zini katliamı mağdurlarının çocukları Canpolat Yakar, Kadriye Çetinkaya, Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) Erzincan eski milletvekili Ali İbrahim Tutu ve İbrahim Aktaş katıldı.
Toplantıda Aygün, "Savcılık, Zini Gediği'ne gitmeyi reddetti. Savcılık görevini yapmadı. Bütün partiler işbirliği yapmalı. Ben de buna Dersim milletvekili olarak katkı vermeye hazırım" dedi.
1938 yılında Erzincanlı 95 Alevi köylünün kurşuna dizilmesi tarihe Zini Gediği Katliamı adıyla geçti ve Dersim katliamının devamı olarak görülüyor.
Zig Gediği Katliamı'nda hayatını kaybedenlerin ailelerin avukatı Cihan Söylemez ise Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı'na 9 Eylül 2011 tarihinde müracaatta bulunduklarını belirterek, "Müracaatımız toplu mezarların açılması ve naaşlar üzerinde DNA tetkiki yapılıp ailelere naaşının teslimini içeriyordu. Geçen hafta Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı bu konuda takipsizlik kararı verdi" dedi.
Hüseyin Aygün bianet'e Savcılığın ''zamanaşımı kararının'' üç açıdan ele alması gerektiğini açıkladı.
''Mezarların görüntüleri medyaya yansımış olmasına rağmen; Erzincan Cumhuriyet Savcılığı 'olay yerine gitmeden, basın mensuplarının çektiği görüntüleri inceleme gereği duymadan, delil toplamadan' takipsizlik kararı verdi."
Aygün'e göre kararın ikinci boyutu ise, adil olmaması ve "kamu vicdanını tatmin" etmiyor olması.
"Zamanaşımı geçmiştir tezi suç duyurularında geçerlidir. Mağdurların aileleri ise kimseyi suçlamıyor veya kimsenin yargılanmasını istemiyor. Aileler yalnızca 'hakikatin ortaya çıkarılmasını' ve kemiklerin kendilerine verilmesini istiyorlar."
Savcılık kararında üçüncü dikkat çekilmesi gereken nokta ise savcının kararının "resmi ideolojiye bağlı kalınarak" alınmış olması. Aygün, savcılık değerlendirmelerinin "devleti koruma güdüsüyle" yapıldığını söylüyor.
Aygün'e göre, savcılığın kararı "üçüncü kuşak kişilerin soyut anlatımları"na dayandırması da uygun değil. Zira örneğin Canpolat Yakar katliamda babasını kaybetmiş. Aygün ayrıca katliama tanık olmuş insanların da bulunduğuna ve savcını bu kişilerle de irtibata geçmediğine de dikkat çekti.
Aygün'e göre kararın Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iptal edilmesi gerekiyor. Eğer bu gerçekleşmezse bu dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşınacak. (IK/HK)