Doğu Perinçek “Türk yargısı son 50 yılın altın devrini yaşıyor” dediğinde onun siyasi hayatındaki keskin dönüşleri biraz bilenler çok şaşırmamıştı. Bu sözü söylediğinde tarih 21 Haziran 2017 idi. CHP lideri Ankara’dan başlattığı Adalet yürüyüşünde binlerce insanla yürüyordu.
Bu sözleri Ulusal Kanal'da gazeteci Rafet Ballı'nın sunduğu Çıkış Yolu adlı programda söylemişti. Programa çağrılma nedeni ise bir gün önce Perinçek, Rusya'nın Sesi FM'de Yavuz Oğhan’ın programında söylediği sözlerdi.
Şöyle diyordu o programda:
“Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanında kimlerin yürüdüğüne bakarsak bu eylemin CHP ile HDP'nin ortak eylemi olduğunu görürüz. Zaten HDP'yi de meclise CHP getirdi. Her ne kadar halkın oylarıyla gelmiş olsalar da halk yanılmaz diye de bir şey yok. HDP bir sonraki seçimde yüzde üç veya dördü geçemez”.
15 Temmuz sonrası tavrı
17 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL’i doğru buluyor, Türkiye’nin savaş verdiğini söylüyor, AKP’ye açıktan destek veriyordu.
Adalet sisteminin doğru çalıştığına emindi, hatta haksızlıkların olduğunu ama gidermek için “çalıştıklarını” söylüyordu. Perinçek birden bire devlet oluvermişti.
“Haksızlık yok mu, elbette var. Onları gidermek için biz de çaba sarf ediyoruz ancak Türkiye çok kritik bir mücadele veriyor. Bu süreçte yapılan haksızlıklar görmezden gelinebilir. Zaten cezaevindekilerin tamamı PKK'lı ya da FETÖ'cü. Yetmiş bin kişi içerideyse haksızlığa uğrayan yedi yüz kişi yoktur. Şu an yargı tarafsız ve 'Ak Parti'nin yargısı' tartışmaları yersiz. Hakimler ve savcılar Cumhuriyet'in hakimleri ve savcıları."
100 bin imza
Türkiye MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla erken seçim sürecine girdiğinde Vatan Partisi Genel Başkanı olarak Doğu Perinçek’in AKP ve MHP ile aynı ittifakta yer alması bu açıklamalardan sonra şaşırtıcı olmazdı. Ama Perinçek 2 Mayıs 2018 günü Cumhurbaşkanlığı adayı olmak için 100 bin imza kampanyası başlatacağını açıkladı. Bu da şaşırtıcı değildi.
Adaylığını açıkladığı kendisine ve partisine yakın Ulusal Kanal’da CHP ile HDP’ye destek verdikleri için, İYİ Parti ile Meral Akşener başkan olmakta ısrar ettiği için ittifaka yanaşmadığını söylüyordu.
Burada yaptığı Atatürk ve Muhammed Peygamber göndermeleri Perinçek’in artık izlediği siyasi çizgisini özetliyor:
“Böyle bir dönemde Atatürk gibi olmak zorundayız. Öyle birilerinin itmesiyle, ABD yönlendirmesiyle sorunlar çözülmez. Atatürk Bandırma Vapuru'na bindiğinde hangi anket Kurtuluş Savaşı'nı yazıyordu? Hangi anket Hz. Muhammed'in Mekke'yi alacağını yazıyordu? Başarılı olacağını yazıyordu?”
Erdoğan’ı ise yurtdışından sıcak para dilemekle suçluyor. Acil sorunları terör, doğu Akdeniz’de ABD-İsrail ortaklığı ve ekonomik çöküş olarak tanımlıyordu. Çözümünün ise hazır olduğunu söylüyordu: “Büyük üretim hamlesi.”
"Çin'e gidiyoruz"
Bu hamleyi ise şöyle yapacaktı: “Bu akşam uçağa binip Çin'e gidiyoruz. Ve size müjdeler yollayacağız”.
Perinçek’in Çin’e gidiyor olması kişisel siyasi değişimi/süreci açısından manidar.
Çünkü 1969’da kurduğu Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP) Maocu çizgideydi. Yıllar içinde Bu çizgiden Kemalizme, ulusalcılığa ve ardından yukarıdaki açıklamalarıyla Erdoğan yanlılığına doğru yol almıştı.
Arada 1974 Kıbrıs Harekatına emperyalist bir hareket olduğu için karşı çıkmıştı, yıllar sonra ulusalcı bir çizgiye geldiğinde fikrini değiştirdi. 1990’lı yıllarda Kürt hareketine Bekaa vadisine gidip Abdullah Öcalan’la röportaj yapacak kadar destek veriyordu; bugün CHP’yi HDP’ye destek vermekle suçluyor.
Hep başkan
17 Haziran 1942 Gaziantep doğan Perinçek, 15 Şubat 2015’ten beri Vatan Partisi genel başkanı. Siyasi kariyeri boyunca genellikle parti başkanı oldu: 1978–1980 yılları arasında Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP), 1991–1992 yılları arasında Sosyalist Parti (SP) ve 1992–2015 yılları arasında İşçi Partisi (İP) genel başkanlığı görevini yürüttü. Yüksek Seçim Kurulu 2018 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylığı için gerekli 100 bin imza gereğini yerine getirdiğini açıkladı.
Perinçek’in babası da bir siyasetçi. Erzincan Kemaliyeli Sadık Perinçek Yargıtay Başsavcı Yardımcılığı görevinde bulunan ve dört dönem Adalet Partisi'nden Erzincan milletvekiliydi. Annesi ise Malatya Darendeli Lebibe Perinçek.
İlk ve orta öğrenimini Ankara Sarar İlkokulu, Atatürk Lisesi ve Ankara Bahçelievler Deneme Lisesinde yaptı. Ardından yüksek öğrenimini yapmak üzere Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine giren Perinçek, üniversite yıllarında bir süre Almanya'ya giderek çalıştı.
1962 ve 1963'te toplam 10 ay bulunduğu Almanya'da işçilik yapan Doğu Perinçek ve burada kaldığı dönemde Almanca öğrendi. Haziran 1964'te lisans öğrenimini tamamlayan Perinçek, aynı fakültenin Kamu Hukuku (Devlet Teorisi ve Kamu Hürriyetleri) kürsüsüne asistan olarak girdi. Aynı yıl siyasi görüş olarak bilimsel sosyalizmi benimsedi. Dört yıl Siyasi İlimler Derneği Türkiye Bölümü yöneticiliği, dört yıl Türk Hukuk Kurumu yöneticiliği yaptı.
İyi derecede Almanca ve orta derecede İngilizce bilen Doğu Perinçek, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu, gazeteci Şule Perinçek ile evli.
Zeynep Perinçek (ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı mezunu, 1970 doğumlu), Kiraz Perinçek (Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunu, 1976 doğumlu), Mehmet Perinçek (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, öğretim üyesi, 1978 doğumlu) ve Sadık Can Perinçek (Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü öğrencisi, 1994 doğumlu) adlı dört çocuğu var.
FKF Başkanı
Mart 1968'de tamamladığı "Türkiye'de Siyasi Partilerin İç Düzeni ve Yasaklanması Rejimi" adlı doktora teziyle, hukuk doktoru oldu. Yine aynı zamanlarda Fikir Kulüpleri Federasyonu (Dev-Genç) genel başkanlığı görevini üstlendi ve 1968'de gerçekleşen kitlesel gençlik eylemlerinin önderlerinden oldu. 1968 Kasım'ında arkadaşlarıyla birlikte Aydınlık dergisini kurdu.
Milli Demokratik Devrim (MDD) tezlerini savunan Perinçek 1969'da illegal Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP) örgütünü kurdu. 12 Mart 1971 Muhtırası'nın ardından tutuklandı ve TİİKP davasında, Türk Ceza Kanunu'nun 141. maddesi uyarınca 20 yıl hapse mahkûm edildi. İki buçuk yıl kadar hapis yatmasının ardından, 1974 Temmuz'unda genel afla serbest kaldı.
Bu dönemde Perinçek'e orduya sızma suçlaması da yöneltildi. Perinçek'le bağlantısı olduğu öne sürülen devrimci subaylar, 12 Mart dönemindeki "Kara Kuvvetleri Devrimci Subaylar Örgütü" ve "Şafak Subaylar grubu" davalarından yargılandı.
Aydınlık
28 Ocak 1978'de Türkiye İşçi Köylü Partisi'ni kurdu; aynı yılın 20 Mart'ında Aydınlık günlük gazete biçiminde yayımlanmaya başladı.
12 Eylül 1980 Darbesi'nin ardından tutuklandı. 8 yıl hapse mahkûm edilen Perinçek, Mart 1985'te serbest kaldı. Ocak 1987'de haftalık 2000'e Doğru dergisinin genel yayın yönetmenliği ve başyazarlığına geldi
Perinçek, 10 Nisan 1990'da "Sansür Sürgün Kararnamesi"nin çıkarılmasının ardından Diyarbakır Cezaevi'nde üç ay tutuklu kaldı.
Bekaa Vadisinde
1991 yılında 2000'e Doğru dergisi genel yayın yönetmeni iken, Lübnan'a giderek Bekaa Vadisi'nde PKK lideri Abdullah Öcalan'la görüştü. Görüşmeler önce dergide yayımlandı, ardından kitap olarak basıldı. Perinçek DGM'de beraat etti. O yıllarda Kürt sorununda emperyalist inisiyatifi dışarıda bırakan, Orta Doğulu bir çözümü savunuyordu.
1991'de Türk Ceza Kanunu'nun 141. maddesinin kaldırılmasıyla siyasal haklarına kavuştu ve aynı yılın Temmuz ayında Sosyalist Parti 2. Büyük Kongresinde genel başkan seçildi.
Sosyalist Parti'nin bölücülük suçlamasıyla Anayasa Mahkemesi'nce kapatılması üzerine kurulan İşçi Partisi'ne 10 Temmuz 1992'de genel başkan oldu.
Tankları göreve çağırdı
28 Şubat sürecindeki ise "Cumhuriyet Devrimi Kanunları Uygulansın" kampanyasını başlattı, "Ordumuz tankları resmi geçit için almadı", "TSK, Cumhuriyet Devrimi'nin mevzilerine girmiştir" sözleriyle darbe çağrısı yaptı.
Soykırımı inkar suçlaması
2005 yılında İsviçre'deyken Ermenilere 1915 yılında soykırım yapılmadığını iddia eden bir konuşması nedeniyle gözaltına alındı. İsviçre yargısı Perinçek'e "Ermeni Soykırımı'nı inkâr" gerekçesiyle 90 gün tecilli hapis ve 16 bin 873 İsviçre frangı para cezası verdi.
AİHM ise Perinçek'in ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ve İsviçre hükümetinin savlarının aksine 1915 olayları ile Yahudi soykırımının kıyaslanamayacağını belirtti.
AİHM'de kazandı
Perinçek-İsviçre Davası başladı. Ekim 2015'te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Daire de Perinçek lehine karar verdi.
Perinçek, Ergenekon örgütü soruşturması kapsamında 21 Mart 2008 günü saat sabah 04.30 sıralarında, evine baskın yapılmak suretiyle, Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi ve başyazarı gazeteci İlhan Selçuk, İstanbul Üniversitesi eski rektörü Kemal Alemdaroğlu ve pek çok İşçi Partilinin de aralarında bulunduğu isimlerle birlikte gözaltına alındı ve tutuklandı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandı ve 5 Ağustos 2013'te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan Ergenekon davasında 117 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 6 Mart 2014 tarihinde Özel Yetkili Mahkemelerin TBMM kararı ile kaldırılmasının ardından 10 Mart 2014 akşamında tahliye edildi. (HK)