Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezindeki “Bir Ulusu Giydirmek: 1956-2000 Yılları Arası Sümerbank Desenleri” sergi, bireysel hafızamın değişik sokaklarında dolanmama, toplumsal hafızanın geniş bulvarlarına çıkmama yol açtı. Keyifli, öğretici, yorucu, illaki çok güzeldi bu gezinti.
Bir ulusu giydirmenin kısa öyküsü
Sümerbank ülke ekonomisi için bir vakıa, malum. Sergi tanıtım metninde (özetle); 1930’lu yıllar itibarıyla Sümerbank’ın; Cumhuriyet döneminin önemli ekonomik atılımlarından olduğu, özelleştirilene kadar sanayileşme sembolü olduğu, yerel üretimi ile yerli malı kullanımını özendirdiği, ülke ekonomik kalkınma politikaları ve tekstil tarihi açısından önemli olduğu, ülkenin modernizasyonunda ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan önemli rol oynadığı, kentsel ve kırsal alanlarda sınıfsal bütünleşmeye katkıda bulunduğu, ekonomik nedenlerle sınırlı malzeme ve renkle üretilen kumaşlardaki desen tasarımlarıyla ulusal tekstil desen tekniği ve moda yarattığı yer almaktadır.
Özelleştirme sürecinden Sümerbank’ın Kayseri, Bursa, Bünyan, Ereğli, Nazilli, Gemlik, Malatya, Isparta, Kastamonu, Adana, Erzincan, Hereke, Halkapınar, Denizli, Bergama, Manisa, Antalya, Kahraman Maraş, Eskişehir, Karaman, Nevşehir, İstanbul, Kocaeli, Bolu, Zonguldak, Ordu, Diyarbakır, Adıyaman, Sivas, Konya, Aydın, Ankara, Tunceli, İçel ve Çanakkale’deki fabrikalarının da nasibini aldığı, üretimin 2000’li yıllarda durduğu, kapatılan fabrikaların değişik kamu kuruluşlarına devredildiği, makine parklarının sahipsiz kaldığı, tekstil arşivinin tümüyle korunamadığını, Nazilli Basma Sanayi Müessesi tekstil arşivinin Adnan Menderes Üniversitesine devredildiği, Bursa’da Merinos Tekstil ve Sanayi Müzesi kurulduğu sergi tanıtım metninde yer alıyor.
Bir Ulusu Giydirmek Sergisinin kısa öyküsü
2001 yılında kapatılan İzmir Halkapınar Basma Sanayi Müessesesi tekstil arşivi İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü tarafından 2006 yılında korumaya alınmış. Fakültenin bu arşivi Türkiye tekstil tarihine bir kültür mirası olarak aktarma amacıyla hazırladığı “Dijital Tekstil Desen Arşivi ve Sanal Müze Oluşturulması Projesi” İzmir Kalkınma Ajansı tarafından 2014 yılında tarihinde onaylanmış.
Bu kapsamda Halkapınar’da 1956-2001 yılları arasında üretilen 6000 kadar kumaş dijital ortama aktarılarak Türkiye Dijital Tekstil Arşivi (TUDİTA) internet sitesi 13 Kasım 2015’de paylaşıma açılmış. Bu kapsamda İzmir, Aydın ve Bursa’da da sergiler açılmış.
Ankara’nın kültür sanat hayatına anlamlı katkı sağlayan Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezinde açılan Bir Ulusu Giydirmek: 1956-2000 Yılları Arası Sümerbank Desenleri” sergide; belirtilen sürede üretilen 200.000 kumaş arasından seçilen örneklerin serigrafik baskı teknikleri ile yeniden üretilerek dikilen dönem giysileri, projeye bağışlanan Sümerbank ürettiği giysi ve objeler, Sümerbank’ın çizgisel tarihi, 1930-2000’li yıllar arasında yaşanan dünya kültürü ve moda tarihi açısından önemli olaylar ile bu olayların ülkemize yansımaları vb.nin yer aldığı zaman çizelgesi beni ve hayli kalabalık izleyiciyi kanımca hızlı bir toplumsal geçmiş yolculuğa çıkardı. Sergiden aldığım notları (özetle) paylaşmak isterim.
1930’lar: Sümerbank’ın kuruluş yılları
70 yıllık bir süreçte ülke ekonomi ve tekstil tarihinin sembolü olan, yurt sathında yerel malzeme kullanma amacıyla açtığı işletmelerde dokuma, iplik çimento, halı, tuğla, demir çelik, ayakkabı vb. üretecek olan Sümerbank ilk basma fabrikasını 1937’de Nazilli’de açar.
Devlet, giyim ve dokuma sanayicilerini Sümerbank aracılığıyla korumaya alır. Kendi özgün desenleriyle ürettiği dayanıklı, ucuz ve zarif kumaşlara taşıyarak Anadolu’da moda devrimi yarattığı gibi toplumda yerli malı kullanımını pekiştirir. Sadece tasarım okulu olmak ya da tüm yurdu giydirmekle kalmayan Sümerbank’ın fabrika binaları makineler için barınak olmanın ötesinde yeni bir yaşam biçimi ve kültürünü oluşturur. Sosyal tesislerinde balolar ve dans partileri düzenlenir. Yerleşkelerinde açılan sinema salonu, halkevi, spor kulüpleri, okul, kreş, özel atölyeler ile adeta ‘sosyal’ fabrika da olur.
Savaş ekonomisinin etkisi ve Rusya’dan gelen tasarımcılar nedeniyle üretilen kumaşlarda, az ama canlı ve zıt renkler ile gül desenleri yer alır. Hollywood stili giyim kültürü, ülkemiz kadınlarını da etkiler. Şapka tüm dünyada kadın ve erkekler için vazgeçilmez aksesuardır. Keriman Halis 1932’de dünya güzeli seçilir.
1940’lar savaş modası
2. Dünya Savaşı sırasında dış ticaret gerileyip de yerli malına talep artınca ulusal ekonomi canlanır. Sümerbank tasarruflu olma gerekliliğini tüketiciler kadar üreticiler için de önemini vurgular. Halk yokluk yıllarında giyim-kuşam harcamasını israf saydığından eski giysileri ters yüz eder, kazakları söküp yeniden örer.
Malzeme kıtlığı nedeniyle moda siluetleri dolayısıyla moda tarihi zorlanır. Alternatif giyim tarzları ile yeni sokak ve gençlik kültürleri oluşur. Bir Amerikan tarzı ‘Be bob’ stili ülkemiz gençliğini etkiler. Kadınlar bone ve eşarplara rağbet eder. Savaş propogandası yapan filmlerdeki yıldızların giyim tarzı ‘militer’ olup omuzlar vatkalı, ceketler düz ve üniforma benzeridir, etekler kalçada genişler.
İpek çorap bulamayan kadınların bacaklarına yaptıkları makyajla çorap dikişi taklit ettikleri bu dönemde gazetelerde giysilerin ömrünü uzatacak yama ve dikiş tekniklerine yer verilir.
1950’ler: Amerika’dan esen moda rüzgarı
Sümerbank kumaşlarının ülkenin her yerinde erişilebilir olduğu bu yıllarda üretilen çiçek desenli ve yerel motifli kumaşlar, batılı moda dergilerindeki modellere uygun olarak evlerde dikiliyor. Sümerbank dergilerinde de modeller ve kalıplar verilir.
Dönemin ideal kadını çocuksu ve zariftir. Yaygınlaşan televizyon ve radyoda yayınlanan reklamlar aracılığıyla kadınlar popüler kültürü izlediğinden moda akımları hızla yayılır. Moda ve güzellik ön plandadır. Kadınlar, sosyal yaşamda aktif rol almaya özendirilir.
‘Şen Şapka’, ‘Yeni Karamürsel’, ‘Atalar’ ve ‘Titiz’ mağazalarının açıldığı, hazır giyimde taksitli alışverişin başladığı, ‘Migros’ un açıldığı, Amerikan yaşam tarzı hakimiyetinin oluştuğu, aile yapısının yeniden biçimlendiği, kadınların Fransız modasından etkilendiği, ulusal değerleri korumak adına ulusal giyim kültürü oluşturma ve yerel zanaatı öğretme amacıyla Olgunlaşma Enstitülerinin faaliyete geçtiği bu yıllarda İran prenseslerinin güzellikleri ve şıklıkları örnek alınır.
Türkiye artık bir Sümerbank ülkesidir. Nazilli Basma Fabrikasında düzenlenen balolarda basma elbiseli kadınlar, basma kravatlı erkeklerle dans eder.
1960’lar: Modada fütürizm ve her yer Sümerbank
Bu yıllarda Sümerbank ürettiği perdelik, döşemelik, çarşaflık, pijamalık, giysilik, okul önlüğü ve askeri üniforma için ürettiği kumaşlarla ülkenin her yerinde her yaştan bireyi giydirir, hatta evleri döşer.
Kumaşlarda çiçeklere, geometrik ve şal desenlere ve hayvan figürlerine yer verilir.
Dior, Balmain, Carven gibi modaevlerinden çıkan tasarımlar kadın bedeninin aldığı biçimi etkiler. Kadın giyimi heykelsi ama yumuşak olan ‘H’ ve ‘O’ formundadır. Mini etek, kilotlu çorap, parlak çarpıcı renkler gibi fütüristtik detaylar giysilerde yer alır. ‘Pop art’ ve ‘op art’ modası yayılır.
Andy Warhol, popüler kültürü, çağdaş sanat ve entelektüel düşünce dünyasına taşır. Jane Fonda güzellik ikonudur. Twiggy; anoreksik, çocuksu, androjen ve ideal modeldir.
Medya araçlarının yaygınlaşması giysilere yansır. Kadınlardaki özgürlük havası bedenlere yansır. ‘Feza’ modası, Türkiye’de hazır giyim endüstrisini etkiler, yeni sentetik malzemeler giysi tasarımlarında kullanılır, ülke moda tarihinde fütüristtik tasarımlar ortaya çıkar.
Öğrenci-gençlik hareketleri, kadın hareketi ve azınlık hareketleri ile ‘61 Anayasası’nın getirdiği özgürlük ortamı, ülkemiz kadınlarının da reformist modaya uyumunu sağlar. Erkekler saç uzatır. Anadolu Rock müzik türü doğar. Yeşilçam’ın ikonik isimleri arasına Filiz Akın, Türkan Şoray, Ayhan Işık katılır.
1970’ler: modada doğaya dönüş ve Sümerbank’ın olgunluk yılları
Hazır giyim endüstrisinin atağa kalktığı bu yıllar Sümerbank’ın da başarılı yılları. Sümerbank, ülke el sanatlarının gelişimine katkı çabasındadır. Ülke motiflerini taşıyan eski giysiler modernize edilerek Sümerbank kumaşlarından dikilerek halkın zevkine uygun moda yaratmak amacıyla Olgunlaşma Enstitüleri ve modacı Zuhal Yorgancıoğlu işbirliğiyle moda festivalleri ile defileler düzenler.
Giysilerde doğal kumaşlar kullanılır. El örgüsü revaçtadır. Kumaşlar canlı renklerde, iri çiçek desenlidir. ‘Saykodelik’ etkiler göze çarpar. Dünyada savaş karşıtı hareketler güçlendiği, feminist, çevreciler ve ötekileştirilmiş diğer grupların haklarını savunmak için barışçı hareketlerin geliştiği bu yıllarda modada doğa etkisi vardır.
1980’ler: Özelleştirme dönemi ve tüketim yılları
‘Uyuyan bir dev’ olan Sümerbank; bu yıllarda uyandırılır ve değişim başlar. Üretim, pazarlama, personel, yönetim, ihracat ve mağazacılık anlayışında değişime gidilir ve kar eden kuruma dönüşür. Çocuklar için üretilen ‘uçan balon’ markası, ‘Bu ülkede çocuklar okula Sümerbank’la başlar’, sloganı bu dönemin ürünü.
‘Başarı için giyinen kadınlar akımı’nın etkisiyle kariyer sahibi kadınlar koyu renkli ve erkek stili vatkalı giysiler giyerek iş yaşamında güç sağlamaya çalışır. Türkiye ‘yuppie’ ve genç işinsanı kavramları ile tanışır. Ekonomik sıkıntı, genç kadınlar ile öğrencilerin eğlenceli giyim biçimleri denemesine yol açar. Postmodern beden tanımlamaları, mesela punk kültürü bu dönemde yayılır.
Tasarım ve sanat dünyasında melez ve çok kültürlülük hakim. Neoliberal politikalar, sınırların iyice belirsizleştiği bu dönemde tüketim çağına hızla girildiğinin habercisi. Küreselleşme ideal güzellik anlayışını değiştirir. Podyumlarda ve ünlü markaların reklamlarında farklı ten renkleri ile bedensel özelliklere sahip modeller yan yana gelir.
Kredi kartları ve taksitli satışlar alım gücünü zorlamaya başlar. Küresel ekonomi nedeniyle yabancı markalar hızla yayılmaya başlar. Giysi ve kozmetik sektörü büyür. Sağlık ve estetik konuları popülerdir. Aerobik ve jimnastik modası gelişir. Elastik taytlar, bol ve asimetrik giysiler, kruvaze ceketler, dar paça pantolonlar, imitasyon ve dore takılar, renkli ve desenli külotlu çoraplarla kadınlar alımlı, şık ve kendilerinden emindir.
Kalıp çıkarma ve dikiş bilgileri veren ‘Burda’ dergisi, kadınların kendi giysilerini üretmesine yardımcı olduğu kadar, dönemin moda anlayışını da yaygınlaştırır. ‘Feminist’, ‘Sosyalist Feminist’ ve ‘Kaktüs’ dergileri yayımlanır. Duygu Asena’nın yönettiği ‘Kadınca’’ dergisi 1976-1992 arasında yayımını sürdürür. Asena’nın ‘Kadının Adı Yok’ kitabı yayımlanır. Necla Seyhun, moda yazılarına başlar.
1990’lar: Küreselleşme ve bireysellik
Özelleştirme sürecinin başlangıcında Sümerbank ulusal ve uluslararası piyasalarda rekabet edebilmek için hızlı üretim ve desen çeşitliliğine önem verir. Çiçekli desenlerden vazgeçip kentli kadınlar için ekose ve kilim desenli kumaşlar üretir.
Bakanlar Kurulunun (1987/12184) kararı ile özelleştirilen Sümerbank, yeniden yapılandırılarak bankacılık birimi ayrılır, sanayi sektörü ise Sümer Holding A.Ş. adını alır. Kumaş ve giysi üretimi devam eder, koleksiyonlar hazırlanır, son defileler yapılır. Özelleştirilen Sümer Holding A.Ş. emekçileri emekliliğe zorlandıkları veya sürgün edileceğindençeşitli protestolarla hak arayışına girer.
Ülkenin politik ve ekonomik çalkantılar yaşadığı, siyasi hareketliliğin kültür politikalarını biçimlendirdiği bu yıllarda özel televizyon yayına başlar. Toplumun yeni bağımlılığı televizyon programları özellikle de diziler, kahramanları ise dizi ve pop müzik yıldızlarıdır. Gençler spor giyinir, yüksek belli yırtık jean’ler giyer, bel çantası takar, led ışıklı spor ayakkabılar giyer, parlak aksesuarlar takar. Kafe modası başlar.
Uydu yayımcılığının başladığı, cep telefonlarının yaygınlaştığı, mIRC, ICQ, ve MSN sohbet programlarıyla fiziki mesafelerin kısaldığı, çocukların ekranlara ve tuşlara alıştığı, sanal bebeklerin beslendiği, atari salonlarının açıldığı ‘Süper Mario’ dönemidir.
2000’ler Sümerbank’a veda
Kuruluşundan 2001 yılına dek Silahlı Kuvvetler ile Emniyet Genel Müdürlüğünün eğitim elbisesi, postal, iç çamaşırı, çadır, paraşüt, çarşaf, havlu vb. ihtiyaçlarını karşılayan, pamuklu, kendir, kamgam, demir, bakır, kükürt, selüloz, kağıt, yapay ipek, porselen, kırtasiye ve kimyasal üreten 41 işletmesi, 500’e yakın mağazası, 40 binden fazla çalışanı olan Sümerbank, dünya ve ülke ekonomisinin gerçekleriyle baş edemeyince vedalaştı müşterileri olan bizlerle.
Sergi ve hafızamın sokakları, bulvarları
Ekonomik, sosyal ve kültürel boyutu ve birçok alt boyutu olan Sümerbank’a ve bu sergiye dair konunun uzmanlarının yazdığı/yazacağı yazılarda pek çok yorum yapılacaktır. (Sümerbank işletmeleri içinde bir vakıa olan Nazilli Basma Fabrikası ayrı bir yazı olmalı.)
Ben sergiyi çok sevdim. Kumaş örneklerinin, ilgili dönem dünya ve ülke kültürü ile moda tarihini içeren zaman çizelgesinin, Sümerbank’ın çizgilerle tarihinin, cansız mankenlerin üzerindeki giysiler gibi her bir detayın, bireysel hafızamın değişik sokaklarında dolanmama, toplumsal hafızanın geniş bulvarlarına çıkmama yol açtığı için çok sevdim.
Babamın pijaması, annemin elbiseleri, karyola şiltemizin mitili, evimizdeki yorganların yüzü, porselen gaz lambamız, salonumuzdaki gri fon üzerine kocaman kırmızı gülleri olan perdemiz, misafir odamızdaki koltuk takımının goblen döşemeliği, oturma odamızdaki kanepelerin divan örtüleri, babamın tarlaya ‘dönüm’e giderken giydiği ayakkabılar, teyzemin diktiği 23 Nisana özel giysilerimiz, dayımın kızından kalma lacivert kaşe pelerinim, ablamın nişanı için babama alınan füme çizgili ve saat cepli yeleği de olan takım elbisesi, annemin bayram çocuklarına hediye ettiği kumaş mendiller, misafir geleceğinde serdiğimiz beyaz keten masa örtüsü ve peçeteler, babamın çubuklu pijaması, ilkokul çantalarımız ve teyzemin dikeceği siyah ‘podiye’lik kumaşlar, annemin kabul günlerinde kullandığı pasta takımları, yatılı okuduğum Ortaklar Öğretmen Okulundaki sabun kokan pembeli mavili nevresim takımlarımız ile bizlere dağıtılan yıllık giyim istihkakları, memuriyete girdiğimde verilen giyim çekiyle giderdiğimiz gereksinimler, kızlarıma aldığım balon etek, ceylan kumaştan diktirdiğim çoban kabanım, 1998’de evimizde çıkan yangında Sümerbank’tan aldığım geometrik desenli kumaşla döşettiğim ve kullanılmaz hale gelen koltuklarımız, açtırdığım taksitle hediye götürmek için stokladığım nevresim takımları, Sümerbank’ta çalışan komşumuzun hediye ettiği kumaşa basılı takvimler geldi aklıma.
Her yaştan Ankaralının 13 Şubat 2017’ye dek gezebileceği sergide gördüğüm, halamın lacivert üzerine beyaz puantiyeli sabahlığının kumaşı; onunla Burda adlı model dergisinden çıkarttığımız kalıplar ve bana uygulamalı öğrettiği temel dikiş bilgilerini, Söke’deki Sümerbank mağazasının apre kaynaklı ağır kokusunu, kardeşim Hacer’in söylediği “Nazilli basmaları Nazilli’de dokunur” türküsünü çağırdı hafızamın sokaklarından. (ŞD/AS)