Ünivers'in Kasım sayısında Konak Belediyespor ‘Bayan’ Futbol takımıyla ilgili yaptığımız haberde, kendi içimizde de bir tartışma yaşadık. Çünkü medya dilinde artık ’bayan’ yerine ’kadın’ sözcüğü kullanılıyordu; fakat Futbol Federasyonu dahi kendini ‘kadın’ olarak tanımlıyorken, Konak Belediyespor’un internet sitesinde takımla ilgili açıklamalarda ‘Bayan Futbol Takımı’ kullanılıyor.
Kadına dair tartışmaların ülke gündeminden düşmemesiyle birlikte, biz de bu işin spor boyutuna bakmaya karar verdik. Acaba spor dünyasının farklı aktörleri ‘kadın’ mı, ‘bayan’ mı, yoksa ‘kız’ mı kullanılıyor. Tercihlerinin sebepleri neler?
Sorunu değerlendirmeye başlamadan önce, işin en önemli muhataplarından olan sporculara ve hatta taraftarlara sormaya karar verdik. Sorumuz ise basitti: ‘Spor medyasında böyle bir tartışma var, siz kendinizin kadın-bayan-kız üçlüsünden hangisiyle tanımlanmasını istersiniz? Ve neden?’
Konak Belediyespor ve A Milli Kadın Futbol Takımı’ndan Fatma Şahin: Aslında kadın biraz kaba duruyor bayanın yanında ama sonrasında neden değiştirildiğini öğrendiğimde doğru buldum.
Çanakkale Belediyesi Kadın Voleybol Takımı smaçörü Ece Hocaoğlu: Genç milli takımda da bize bu sorun hakkında bir anket yapılmıştı ve ben bayan denmesini istemiştim. Durumu enine boyuna düşünme fırsatı bulamadım ama bayan kulağa daha hoş geliyor.
Milli triatlet Ece Bakıcı: Ben bunu sorun olarak görmüyorum. Bayan denmesi hoşuma gider. Kadın denmesi bende, biraz yaşlı olduğum hissini uyandırıyor. Kadın olmak için sanki evlenmiş olmak gerekiyormuş gibi hissediyorum.
Milli tenisçi Çağla Büyükakçay: Kız denmesini isterim. Çünkü teniste kategoriler var 12-14-16-18 gibi. Bana göre “kadın” kelimesi algı açısından karşıdakini büyük gösteriyor. Ancak bu söylediğim yanlış anlaşılmasın, ben kadın olmam ile gurur duyuyorum, bahsettiğim sadece algı meselesi.
Rekortmen atlet Pınar Aday: Bayan, tüm dünyada böyle geçiyor, bir nedeni mi olması lazım? Ne saçma bir soru bu…
UniBJK taraftar grubundan Sevin Aksu’ya sorduğumuzda ise “bence kadın kullanılabilir, çünkü bayan-erkek diye iki cinsiyet yoktur, kadın-erkek diye vardır” şeklinde yanıt aldık.
Dişi Aslanlar da var
Taraftar grupları cephesinde durum daha da karışık, mesele yalnızca kadın-bayan sözcüklerinden ibaret değil. Çünkü taraftar aleminde, kadının doğurganlığını öne çıkaran bambaşka bir terimle karşı karşıya kaldık: Dişi.
Dişi Aslanlar’dan Çiçek Çağan anlattı durumu: Bizim ismimizde kesinlikle bir tepki veya gönderme yok. Söz konusu olan aslan yani bir ‘erkek hayvan’ olduğu için biz de bunun karşıtını seçtik.
Federasyonlar da bu ayrımdan nasibini almış durumda. Basketbol ve futbol federasyonlarımıza baktığımızda ‘kadın’ kelimesinin kullanıldığını görüyoruz. Ancak voleybolda ve teniste bu durum geçerli değil ve hatta karşımıza yeni bir terim daha çıkıyor: kızlar kategorisi.
Bu konuyla ilgili olarak NTV Spor Voleybol Editörü Burcu Hakyemez Dal’a görüşlerini sorduk.
“Ben kadın denmesini tercih ediyorum. Türk Dil Kurumu’na ve İngilizce’den direkt çevrildiğinde, spor branşları için daha uygun olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Türk sporculara da kadın denmesinin onları yücelttiğini düşünüyorum.
“Federasyon bize uyarı gönderdi”
Burcu Hakyemez Dal sözlerine şu şekilde devam etti: “Kadın kavramı Türkiye’ye yayıldıktan sonra, biz de NTV olarak yayınlarımızda bu sözcüğü kullanmaya başladık. Ancak sonrasında federasyondan bize bir uyarı geldi. Sebebi ise Aroma ile yapılan anlaşmada ligin isminin Aroma Bayanlar Voleybol Ligi olduğu ve öyle kullanılması gerektiği yönündeydi. Aynı süreç Acıbadem ile imzalanan sponsorluk sözleşmesinde de yaşandı.”
Hakyemez, “kızlar kategorisine gelince, yurtdışında ‘youth girl tournament’ olarak geçiyor. O yüzden federasyonlarda böyle deniyor. Karışıklık burada değil aslında.’Man’, ‘bay’ yerine geçiyor, biz neden onu kullanmıyoruz şeklinde karışıklık yaşandı. Biz ‘man’in tam karşılığı erkeği doğru kullanırken aslında ‘woman’ın tam karşılığı olan kadını kendimizce yumuşatarak ‘bayan’ demişiz.” diye konuştu.
Sorunun farklı yönlerine, sporcuların görüşlerine, işin medya kısmına da baktıktan sonra eksik kalan son parçasına, yani en başına dönmekte fayda var.
Prof. Dr. Sevda Alankuş şöyle açıklıyor:
“Türkiye’de gündelik hayatta ‘kadın’ yerine ‘bayan’ denildiği oluyordu elbet hep…
“Çok basitçe, ‘kadın’ sözcüğünün, ‘kız’ sözcüğü karşısında taşıdığı ‘aktifleşmiş’ cinsellik çağrışımından korkuluyor.
“Erkek ve kadın sözcüklerinin her ikisi de sosyalleşme süreci içinde ‘dönüştüğümüz’ toplumsal cinsiyetleri imledikleri halde, erkeği akılla, kadını bedenle tarif eden ya da onlara indirgeyen ataerkil -ve elbet ‘erkek’- dünya görüşü, kendi ‘yarattığı’ bu kadın imgesinden ya da kız-kadın karşıtlığındaki ikinciden korkuyor.
“Çünkü kanımca, Türkiye’de ciddi bir ‘erkeklik’ sorunu var ve bunun için erkeklerin bir zamanlar kadınların sorunlarını kavrayarak, bunlar karşısına mücadele edebilmek için donanım kazanmaları hedefiyle düzenlenen feminist bilinç yükseltme gruplarının geçtiği süreci tamamlayacak bir ‘erkeklik ideolojisini sorgulama’ ya da bir bilinç değiştirme” süreçlerinden geçmeleri gerekiyor.”
Bütün görüşleri aldıktan sonra aslında ortada bir sorun olduğunu ve bunun da saçma olmadığını gördük. Biz, üniversite ekibi olarak Sevda Alankuş’un açıklamasına katılıyor ve bu sorunda bir taraf olduğumuzu, ‘kadın’ sözcüğünü kullandığımızı ve kullanacağımızı belirtmek istiyoruz. (MAY/YY)
* Mehmet Ali Yemişçigil'in yazısını İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi uygulama gazetesi Univers'in Aralık 2013, 37. sayısından aldık.