erivan’daki dünya prömiyerinden sonra türkiye’deki ilk sergilenmesi ocak ayında istanbul’da gerçekleşen majak toşikyan’ın (cenk taşkan) “hrant dink modern oratoryosu” 16 nisan cumartesi akşamı los angeles, pasadena’da ambassador auditorium’da sahnelenecek.
pan armenian koro ve orkestrasını stepan gozumian yönetecek, oratoryonun solistleri ise alenoush yeghnazar, nadima avakian, raffi kerbabian olacak.
sevgili majak’la bir türlü yapamadığımız yüz yüze söyleşiyi, bu fırsattan yararlanarak “e-söyleşi” olarak gerçekleştirdik.
her zamanki gibi büyük bir tevazû ile kabul etti ve aynı biçimde yanıtladı sorularımı. bir kez daha teşekkür ediyor, koşul ve olanağı olan herkesi 16 nisan’da pasadena’da bu olağanüstü etkinlikte hrant dink’le birlikte olmaya çağırıyorum.
“hrant beni sımsıcak şekilde karşılamıştı”
sevgili majak, hrant dink’le şahsen tanışıyor muydunuz?
evet, “sevgiyle elele” konserimiz (19 eylül 2005) için kendisini agos’ta ziyaret etmiştim, beni çok eskiden beri biliyormuş, can dostum mehmet teoman’ın iyi dostuymuş. beni çok sıcak hatta sımsıcak bir şekilde karşıladı.
onun yaptıklarını bir ermeni olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
çok önemli, çok zor ve çok cesurca tabii. bugüne kadar ermeni toplumundan başka birileri hiç kendisi gibi olmamıştı, doğduğumdan beri hatırlamıyorum.
“birlikte ani’de konser düzenleyecektik, olmadı”
birlikte bir şeyler yaptınız mı?
birlikte 1000 yıllık ani şehrinde bir konser düzenleyecektik... gerçekleşebilmesi için kendisi elinden gelen her şeyi yaptı... ama bildiğiniz sebeplerden dolayı olmadı. belki yaşasaydı olabilmesi için her yolu deneyeceğinden eminim.
ani şehrinde konser istememizin sebebi var tabii, size açıklayayım:
benim seneler önce bestelediğim sözlerini hovannes siraz’ın (ermenistan’ın en büyük şairlerinden) yazmış olduğu “tesnem anin u nor mernem” “ani’yi göreyim ve öleyim” başlıklı bir şarkım var, bu şarkı şu anda ermenistan’da yediden yetmişe kadar herkesin bildiği bir şarkıdır, hâttâ erivan’da ve istanbul’daki konserlerde oratoryodan önce koromuz söyledi. bu proje iki ülkenin dostluğu açısından çok büyük önem taşıyordu ama…
anladım... “ama olmadı, oldurulmadı...” sevgili hrant’ın öldürüldüğünü öğrendiğinizde ilk tepkiniz ne oldu?
inanamadım, çöktüm, dünyalar başıma yıkıldı. çünkü “sevgiyle elele” konserimizin dvd’si yeni çıkmıştı, ölümünden 10 gün önce kendisini tekrar ziyarete gidip dvd’yi verdim.
çok sevindi ama inanın çok huzursuzdu, malûm sebeplerden dolayı, kendisi bana şahsen söyledi, gidişattan memnun değildi.
oratoryonun hikayesi
hrant dink oratoryosunun hikâyesini bir de sizden öğrenebilir miyiz?
benim daha önce bestelediğim “tare tar akhtamar” diye bir oratoryom daha var, marmara gazetesi’nin 70. yılında sahnelendi. bununla ilgili paros dergisindeki bir röportaj için bercuhi berberyan’a gitmiştim. uzun zamandır bu projeyi düşünüyordum, içimden bir şeyler beni dürtüyordu, hatta bazı önemli nağmelerini bestelemiştim, ama sözlerinin çok önemli olması gerekiyordu, dolayısıyla bir türlü cesaret edemediğim bu projeyi bercuhi’ye anlattım.
havalara uçtu, “ben yazarım” dedi, ben de çok sevindim, kendisine önce müzikleri gönderdim, kendisi de üstüne müthiş duygulu ve hrant’ın ismine lâyık sözler yazdı.
bir bölümünü benimle kurduğunuz iletişimden sonra öğrendiğim, bu oratoryonun sunulması, sergilenmesi konusunda anlatacağınız epey şey olmalı. gerçekleşmesi neden bu kadar zor oldu?
malûm sebeplerden! bu “malûm” sözünden de nefret ediyorum ama şu anda başka bir kelime bulamıyorum. bu oratoryonun hrant’a yakışır bir şekilde sunulması gerekiyordu, yani her şeyin, her detayın “büyük” olması lazımdı, yani büyük orkestra, büyük solistler, büyük bir koro, büyük bir salon vs. gibi. her şey büyük istenince dolaylı olarak bu projeye de büyük para gerekiyordu, ama açık söyleyeyim bu yönden hiç bir sıkıntımız olmadı, kime başvurduk ise seve seve kabul ettiler.
o halde niye olmadı veya niçin bu kadar geç kalındı ve niçin gerçekleşmesi için arkadaşlarımla sabırla ve sessizce çabaladık?
“malûm” sebeplerden dolayı. ilk teklif ermenistan’dan geldi, nasıl sevindiğimizi tahmin edemezsiniz, bu konser çok büyük yankı buldu. erivan konserimizden sonra plyd (pangaltı lisesi’nden yetişenler derneği) bu projeye sahip çıktı ve istanbul’da gerçekleştirebildik, tabii ki her zamanki gibi dikran gülmezgil beyefendinin katkılarıyla… hepsine tekrar teşekkürler...
yerevan konseri
yerevan'daki ve istanbul'daki konser öncesinde, sırasında ve sonrasındaki duygularınız nelerdi?
yerevan’ın yeri apayrı tabii, yabancı sahada oynayacağımızı düşünmüştüm, ama tam tersi oldu, müthiş bir karşılama, çok güzel bir salon (opera binası), her istediğimiz diaspora bakanlığı tarafından karşılanmıştı.
konserimiz çok güzel ve görkemli geçti. bitiminde bakan hanımefendi 15 dakika konser ve benim hakkımda konuştu. neticede onlar da diasporadan gelen bir bestecinin eserlerini duyma fırsatını buldular ve çok etkilendiler.
istanbul’a gelince, kendi sahamız, müzikle ilgili a’dan z’ye her detayı organize etmek çok daha kolaydı; tabii ki arkadaşlarımızın yardımlarıyla… sonucu siz de gördünüz ve müthiş bir yazı yazdınız, yazdığınız yazı ermenice gazetelerde de yayınlandı.
sırada los angeles
türkiye ve dünyadaki ermeni toplumu bu yapıtı nasıl karşıladı?
erivan ve istanbul’da müthiş karşılandı, bu kadar görkemli bir şey beklemiyorlardı. konserin ertesi günü telefonlar hiç susmadığı gibi tekrar gelebilmeleri için ne zaman tekrar edileceğini bile soranlar oldu.
16 nisan’da los angeles’tayız. inşallah orada da yüzümüzün akıyla çıkarız. önemli olan biz değiliz, hrant dink adının dünyanın her tarafında müzikle anılması.
sırada paris de var, organize edebilirlerse oraya da gideceğiz.
“hrant için oratoryo yazmayacaktım da kimin için yazacaktım”
bildiğim kadarıyla “oratoryo” asıl olarak dinsel temalı bir müzik yapıtı? sizin daha önce van’daki ahtamar kilisesi için bir oratoryo bestelediğinizi söylediniz, hrant için oratoryo yazma/besteleme düşüncesi nereden aklınıza geldi?
doğru, ama o eskidendi, nazım için atatürk için yazılmış oratoryolar var, dünyada da örnekler var. artık tüm sanat dalları daha modern ve çağdaş hale geliyor. benim bir sözüm var onu tekrarlayayım: “hrant gibi biri için oratoryo yazmayacaktım da kimin için yazacaktım!”
temel olarak neleri anlattınız bu yapıtınızda?
kendi hayatından bölümler, başına gelen olaylar, söylediği sözler, verdiği mesajlar,
ama genel olarak sözlerde dostluk vurgulandı, çünkü kendi düşünceleri de bu doğrultudaydı.
türkiye’deki galada kısmen de olsa sürece dair önemli başlıklar ifade edildi, ama bir de sizden öğrenelim, nasıl bir çalışma gerçekleşti? katılanların genel duyguları ve coşkuları nasıldı?
ben bu arada bazı kişilere teşekkür etmek istiyorum, bütün bu insanlar hiç bir karşılık beklemeden çalıştılar, hem de çok çalıştılar, yüzde yüz duyguları ve coşkularıyla bana destek oldular. her zaman yanımda olan kardeşim maestro hagop mamigonyan ve korosundaki herkese, hepsine tek tek teşekkürler, en uzun onlar çalıştılar. sayın dikran gülmezgil, sözleri yazan bercuhi berberyan, solist bogos yeghyazar (erivan), solist karin çubukciyan bozkurt ve kıymetli eşine, solist sercan gazeroğlu, orkestradan bas gitar aret ve davulda arda piyanistler aret ve julya, sanatçı arkadaşım bartev garyan, ses teknisyeni arkadaşım ömer, tüm plyd üyelerine ve bu konser için kurdukları komisyon üyelerine, sabırlı eşim talin’e ve bizi destekleyen tüm basın mensuplarına...
türkiye’deki çalışmalar
türkiye'de pop müzik alanında oldukça uzun ve önemli bir geçmişiniz var, o sıralarda da bu tür besteler yapıyor, önemli toplumsal olaylarla ilgili bu tür yapıtlar üretiyor muydunuz?
yayımlanmış 350’den fazla eserim var, bunların arasında tabii ki toplumsal olaylarla ilgili yapıtlar da var. örneğin: toprağım (ülkemizi anlatır), güneş (isyan), harp ve sulh (isminden belli), gurbet hapishanesi (sabahattin ali), hastane (alkolizm ile ilgili), kaldırımlar (hayat kadınlarıyla ilgili), büyüme çocuk (çocuklarla ilgili), ayrıca tiyatrolar için yapmış olduğum sosyal içerikli müzikler de var.
maraş’ın düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümüyle ilgili sahnelenen tiyatronun da müzikleri benden..
“kapımız herkese açık”
hrant'ın öldürülmesi kuşkusuz çok önemli bir olay, ama bu coğrafyada yaşanan bir de 1915 soykırımı var, ona dair bu anlamda bir yapıt var mı? siz de yapmayı düşündünüz mü?
dünyada bir çok örnekleri var tabii. benim şu ana kadar bu konuda bir eserim yok.
bu oratoryonun türkiye'deki insanların, geçmişle yüzleşmesine bir katkısı olacağını düşünüyor musunuz? bunun için ne yapılmalı? ana akım medya ya da trt’den (ki trt3 gibi çok önemli bir klasik müzik ağırlıklı kanalı var) bir öneri aldınız mı?
sadece bu oratoryo değil, hrant’ın bizzat kendisinin tavırları ve söyledikleriyle bile insanların geçmişle yüzleşmesine bir katkısı olduğunu düşünüyorum. bana hiç bir öneri hiç bir tv kanalından veya medya tarafından bir öneri gelmedi, bana kalırsa gelemez de, varsa cesur biri ben buradayım, kapımız herkese açık.
“hayaller hayatın en güzel parçasıdır”
oratoryonun 16 nisan 2016'da los angeles'de sahneleneceğini biliyoruz? gelişmeler hangi evrede?
çok iyi, bu konserin en ağır yükü maestro dostum stepan gozumian’da. en ufak detaylarla bile kendisi ilgileniyor, tabii ki başka çalışanlar da var.
kısacası, orada da herkes elbirliğiyle çalışıyor, daha önceden dediğim gibi kolay bir iş değil, teferruatı çok, ama ben eminim orada da çok görkemli geçecek ve hrant tekrar anılacak.
eklemek istediğiniz başka bir şey...
benim çok önem verdiğim bir atasözü vardır: hayaller hayatın en güzel parçasıdır.
inşallah günün birinde sizin o güzel makaleniz gerçekleşir.
ümidimizi kesmememiz lazım. (ms/ekn)