Nehirlerin, çayların, derelerin serbestçe aktığı çağa geri mi dönüyoruz?
Son yıllarda gittikçe güçlenen baraj yıkma akımı sayesinde somon balıkları, yıllardır tıkalı olan yumurtlama rotasını anında hatırlayarak gezegenin doğal dengesine tekrar kavuşabileceğine dair ümidimizi arttırıyor.
ABD'deki 75 bini aşkın barajla beslenmiş fetişizm ve günümüzde mevzubahis mitolojinin dayanaklarını tek tek çökerten hareket, DamNation adlı belgesele konu olmuş. Avrupa prömiyeri Amsterdam IDFA'da yapılan çarpıcı film, geniş kapsamlı etkinlikte dünyanın çeşitli festivallerinde ilgi görmüş eserlerin toplandığı Best of Fests bölümünde yer aldı, paralel dertlerle boğuşan Türkiye'de gösterilmesi de ilginç olacaktır.
Temiz enerji kaynağı mı?
ABD'nin büyük depresyondan muzdarip olduğu dönemin sonrasında ivme kazanan baraj seferberliği ülkenin düştüğü iktisadi çıkmazın çarelerinden biri olarak devlet propagandasında önemli yer tutuyordu. Ülkenin gittikçe artan enerji ihtiyacına cevap vermek en mühim sebep olarak ileri sürülse de Avrupa kökenli beyazların yerlileri yok etmek için kullandıkları yöntemlere adeta bir yenisi ekleniyordu. Gezegenimizde eşi olmayan devasa şelaleler, kanyonlar, vadiler, dağlar ve ormanlar kıtanın eski sahiplerinin geleneksel yaşamlarını hala sürdürebildikleri, ulaşılması zor mıntıkalardı: Doğayla uyumlu hayatları bir kez daha altüst edildi, balıkların göç yolları kapatıldığı gibi barajların kıyısında kurulan sanayi ölçekli balık çiftlikleri aracılığıyla bu doğal kaynak yerlilerin elinden alınıp millileştirilmiş oldu. Üstelik özellikle somon gibi bereketli bir nimet, besin kaynağı olarak tabi halinden uzaklaştırılıp insan eliyle yetiştirilen bir ürün haline geldi ve esasen sözkonusu işletmelerin sahiplerinin ceplerini doldurmaya yaradı. Ülkenin başkanları tarafından özellikle 50'li yıllarda milli bir histeriye dönüştürülen baraj furyası aklıma Süleyman Demirel'in icraatlarını getirmedi desem yalan olur!
Yaklaşmak yasaktır!
Fakat nedense, birçok baraj ömrünü çoktan tamamlamasına rağmen, tabiata çekilen setleri sorgulamak veya onlara dokunmak kimsenin aklına gelmiyordu: Federal hükümetin şanlı otoritesinin temsilcilerinden, ulusal birer değer halinde ülke sathına yayılmış barajlar aleyhinde fikir beyan etmek bile tabuydu. Coğrafyaya hakimiyetleri bir lanet gibi ekoloji felaketlerine yol açmasına rağmen yıllarca dokunulmazlıklarını korudular; alternatif ulaşım yolları çok daha etkin olmasına rağmen bazılarının, çağdışı birer taşımacılık güzergahı olarak sömürülmesine devam edildi.
Belgeselin zıpır yönetmenleri Ben Knight ve Travis Rummel, devlet tarafından sivillerin boş vakitlerini sportif amaçlarla değerlendirebileceği bir alan olarak tanıtılan bir ırmağı kanolarıyla boydan boya aşmaya girişiyorlar; muhtelif barajlarla akışına set çekilen nehirde güvenlik kuvvetleri tarafından uyarılmaları ve bir an önce mıntıkayı terk etmelerine dair tehditkar tavırlar bir süre direnen bizim kafadarları niyetlerinden vazgeçirse bile belgeselde otoritenin çirkin yüzünü bir kez daha göstermesi açısından manidardı.
Aklıma birkaç sene önce sınır bölgesi olduğu için Trakya'daki Enez'de barındırılmayan, Türkiye pasaportu olmayan bir arkadaşım geldi. Bir süre sonra Yunanistan'la ilişkiler düzeldiğinden, mevzubahis mıntıkanın yasaklı bölge statüsünden çıkarılması, aynı arkadaşımı Maçahel'e gitme konusunda cesaretlendirmişti; ne de olsa Gürcistan'la sınır kapısının açıldığı, aralarında kadın ticareti dahil olmak üzere resmen onaylanmayan envai türlü alışverişin yoğun olarak yürütüldüğü kulağına çalınan bilgiler arasındaydı. Fakat tüm amacı İstanbul'un hastalıklı havasından uzaklaşıp bu cennet vadide yürüyüş yapmak olmasına rağmen pasaportu mıntıkayı aniden terk etmesini gerektirmiş. O arada bölgede tüm hızıyla devam eden HES inşaatlarını görmek kendisine bir zamanlar devletin kirli politikalarını dış dünyadan sanki saklamaya yönelik, İmroz'daki (Gökçeada) uygulama gelmiş: Adaya gitmek isteyen Yunanistan pasaportlu adalı Rumlar dahil, yabancı uyruklular için Çanakkale Savcılığından alınması gereken özel izinler işi zora koşmanın bir diğer versiyonuydu. İlerleyen yıllarda İmroz'un muhtelif noktalarında barajlar yapılınca, sular altında kalacağından kesilmek zorunda kalınan asırlık zeytin ağaçları de cabası…
Barajların sonu mu geliyor?
Gezegeni sarsan ekolojik felaketlerden geri dönüş olup olamayacağı tartışılırken verimli olmaktan çoktan çıkmış barajları tasfiye etmek ABD'de zorlu bir süreci başlatmış; hantal devlet mekanizmasının tutucu ve inatçı zihniyeti değiştirilene kadar durumun aciliyetini fark eden militan çevreciler kolları sıvamış, sıkı güvenlik önlemlerine rağmen karanlık kanyonlardaki sarp cephelerden sarkarak baraj duvarlarına graffitilerini çizmişler ve meselenin tüm ülkede gündeme gelmesini sağlamışlar. Federal hükümete iktidar mecralarından birini zayıflatmak zor gelmiş ama yavaş yavaş taraftarlarını çoğaltan hareket, miyadını doldurmuş barajların yıkımını başlatmış.
Fosil yakıtlar konusundaki takıntısı sürse de imaj tazelemek açısından temiz enerji kaynaklarına yönelmek zorunda olduğunu itiraf eden ABD uçsuz bucaksız gibi görünen coğrafyasında zararın neresinden dönülürse kârdır dedi, oysa Kuzey Amerika'yla kıyaslandığında Anadolu gibi daracık bir yarımadada baraj ve HES'ler yüzünden başımıza gelebilecekleri düşünmek bile istemiyorum!
Provokasyon mu?
DamNation hakkındaki olumlu yorumların yanında, tezini yeterince savunamadığı, argümanlarını derinlemesine aktaramadığı eleştirisi ABD medyasında yer almadı değil! Fakat arşivlerden derlenmiş muhteşem doğa görüntülerinin, sadece
siyah-beyaz fotoğraflarda kalmış tabiat harikalarının veya rezervlere sıkıştırılmış yerlilerin nispeten hür olabildikleri dönemlerdeki karelerin, insana gezegendeki yıkıcı rolünü etkin biçimde hissettirdiği kesin!
Arizona'daki Glen Canyon'da olağanüstü jeolojik yapıyla benzersiz arkeolojik değerlerin 50'li yıllarda sulara gömülmesinden hemen önce mıntıkayı ziyaret edebilen, o zamanların alımlı genç kızı, günümüzün 94 yaşındaki Katie Lee'sine de hayran olacaksınız: Muhafazakar bir burjuva çevresinden gelmesine rağmen coğrafyanın muhteşemliğinden etkilenerek vecde geçişi, turuncu kaya oluşumlarının dekorunda çırılçıplak pozlar vermesinden sonra bir çevre savaşçısına dönüşmesi görülmeye değer.
Aklıma Bergama'nın yanı başındaki Allianoi'nin sular altında kalması dışında Hasankeyf'te yaşadığım sıkıntı geliyor: Yeni açılmış otelin kapatılmış olması yüzünden konaklayabileceğim yegâne misafirhane vardı; orada kalma iznini bir emniyet görevlisinden almak zorunda olmam çekingen mizacımdan dolayı beni niyetimden vazgeçirmiş ve Anadolu'nun eşsiz tarihi kalıntılarını ziyaret edemeyip Amed'in yolunu tutmuştum…
Netice olumlu
Çok başarılı fotoğraf yönetimi ve iddialı çekimleri, birbirinden eğlenceli grafiksel atraksiyonları ve animasyonları, graffiti sanatçılarının heyecan veren faaliyetleri ve ürkütücü baraj patlatma görüntüleri DamNation'ı çok enteresan bir seyirlik haline getiriyor. Doğrusunu isterseniz çevre hassasiyetini geçmişteki çalışmalarıyla kanıtlamış olsa da, yönetmenlerden Ben Knight mesele hakkındaki bilgisinin belgesel öncesinde gayet kısıtlı olduğunu samimiyetle itiraf ediyor; onun için barajlar kaykay zevkini gizlice tadabileceği su tahliye tünellerinden ibaretti.
Sponsorluğunu giyim eşyaları üreten ünlü Patagonia markasının yapması da belgesele gölge düşüren unsurlardan biri olarak ileri sürülüyor.
Her halükarda 87 dakikalık filmde, barajları bir illet olarak görenlerin yanı sıra, konu hakkında hala iyimser olanlara da geniş yer ayrılıp objektif pozisyon korunuyor, ortaya çıkan sonuç ise fazlasıyla etkileyici; ilgilenenlere duyurulur… (MT/AS)