Adı Evin. 1995 yılında Mardin'de 13 yaşındayken gözaltına alınıp işkence edildikten sonra kaybedilen Seyhan Doğan'ın 12 yaşındaki yeğeni. Pırıl pırıl, akıllı mı akıllı, kocaman yürekli bir küçük kız Evin. İki hafta önce Cumartesi Anneleri'nin eyleminden sonra uzun bir süre sohbet ettik.
Öyle çok şey öğretti ki bana. Ve öğretmeye de devam ediyor. Çok şey var onun hakkında anlatmak istediğim, ama şimdi sözü ona bırakmam lazım. Kendisinden, her hafta Cumartesi Anneleri eylemine katılan ve orada oturan biri olarak, bunları yaşarken neler hissettiğini yazmasını rica etmiştim o gün.
Bir hafta sonra Evin elinde iki kâğıtla çıkageldi. Birinde her cumartesi buraya nasıl geldiklerini anlatmış, diğerinde Cumartesi Anneleri'nin 330. Haftası'nda görüp hissettiklerini.
Bir kayıp yakınının gözünden Cumartesi Anneleri...
Hediye Anne İle Yolculuğumuz
Ben Galatasaray Meydanı'na geçen sene dedemle (Ramazan Doğan) gelirdim. Ama dedem 2010 yılında hayata gözlerini yumdu. Dedemi kaybettikten sonra Galatasaray Meydanı'na Hediye anneyle geliyorum.
Hediye anne ile sabah saat sekizbuçukta yola çıkıyoruz. Daha sonra tren istasyonuna gidiyoruz. Trene binerek Sirkeci'ye geliyoruz. Trenden inince Hediye anneyle yemek yiyiyoruz. Yemek yedikten sonra Galatasaray Meydanı'na doğru yola çıkıyoruz.
İşte Hediye anneyle yolculuğumuz böyle...
Bugün 330. hafta. Yine Galatasaray Meydanı'nda toplanmakta bulunuyoruz.
Bugün Hasan Gülünay'ın kaybedilmesinin yıldönümü. Ağabeyi (Zeki Eği), kardeşi Hasan Gülünay için konuştu ve onun halkı için fedakar biri olduğunu anlattı. İyi ve dürüst biri olduğunu söyledi.Tabii bunları söylerken sözleri boğazına diziliyordu. Çünkü kardeşini kaybetmiş. Bunun acısı çok büyük tabii.
Allah'a şükür ben kardeşimi kaybetmedim. Bu acıyı onun kadar iyi bilemem. Ama ben amcamı kaybettim. Amcam Seyhan Doğan. O da bu acıyı benden iyi bilemez. Ama çok üzülüyorum çünkü o kadar kaybolan insanlar var ki. Onların fotoğraflarını annelerinin, babalarının ellerinde görünce içim yanıyor.
Ve küçük çocuklar da var. En çok yüreğimi yakan şey bu. O küçük çocukları ve diğer insanları öldürürken ellerine ne geçiyor. Vicdanları nasıl rahat ediyor. Keşke hiçbirini öldürmeselerdi. Şimdi kim bilir nasıl bir yaşamları olacaktı. Acımasızlar, küçükleri ve diğer insanları anasız, babasız bıraktı. O insanların onlara zararı neydi.
Galatasaray Meydanı'na bütün kayıpların bulunması için geliyorum. Ölü veya canlı fark etmez, yeter ki bulalım. Benim amcam (Seyhan Doğan) 13 yaşındaydı, gözaltında kaybettiler. Ama ben hiçbir zaman amcamın öldüğüne inanmıyorum ve inanmak da istemiyorum. Umudumu kaybetmiyorum. Hiç kimse de kaybetmesin. Gözaltında kaybedilen insanları ölü veya canlı inşallah bulacağız. Hepimiz el ele verirsek daha kolay buluruz. Umarım hepsi en kısa zamanda bulunur. (ET/ED/ŞA)