Çünkü artık Çingeneler kendi kimliklerini gizlemiyorlar. Artık örgütleniyorlar sayıları 12'yi aşan dernekleri var.
Dernek kurmakla da yetinmediler federasyonlaştılar. Kitap yazıyorlar, sempozyum, festival düzenliyorlar, projeler yapıyorlar.
Hükümetin gündemindeler, Avrupa Birliği ilerleme raporlarlarında hiç eksik olmuyorlar. Mecliste Çingeneler hakkında soru önergeleri veriliyor. Yani artık "mağdur" konuşuyor!
Genelde, "Çingene ile ilişki" soruluyor
Geçtiğimiz Mart ayında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tekirdağ milletvekili Enis Tütüncü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı'na sunduğu önergede Türkiye'de yaşayan Çingenelerden 100 bini aşkın bölümünün Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanına sahip olmadığı, dolayısıyla Türk vatandaşı konumunda olmadıkları iddialarını aktardı.
Tütüncü, Erdoğan'a "Romanların bir an önce vatandaşlık haklarına kavuşturulabilmesi için nasıl bir çalışma programı öngörüldüğünü" sordu. Henüz yanıt yok.
Biraz geçmişe gidersek, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun, 23 Kasım 2003'te nüfus ve vatandaşlık il müdürlüklerine gönderdiği genelgede, vatandaşlık başvurusunda bulunanlar hakkında değerlendirme yapılırken, "dilencilik ve çingenelikle ilişkilerinin bulunup bulunmadığının" da kriter kabul edilmesine yönelik ifadelere yer verilmişti.
CHP Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in konuya ilişkin sözlü soru önergesine "Böyle bir uygulama bulunmadığı" yanıtını veren Aksu, Pekel'in genelgeyle birlikte yanıt yazısını geri göndermesi üzerine özür dilemiş ve Mecliste şöyle konuşmuştu:
"Bu belgedeki sorular ve o çizelge de, İskân Kanunumuzdaki bir hükme göre yazılmıştır. Şu anda, ne 403 sayılı Vatandaşlık Kanunumuza ne de bu kanunun uygulamasıyla ilgili yönetmelikte, bu yok. Şu andan itibaren de yok. Yani, illerimizde şu anda vatandaşlıkla ilgili uygulamalarda böyle bir soru ne sorulmakta ne incelenmekte. Ben de o vatandaşlarımızdan özür diliyorum. İskân Kanununa göre eski konulmuş, çok eski... "
Fakat İçişleri Bakanı'nın "çok eski, çok eski" diye kast ettiği İskan Kanunu hakikaten çok eski ama halen yürürlükte. 1934 tarihli ve hala geçerliliğini koruyan İskan Kanunu'nun İskan Mıntıkaları bölümünde yer alan 1. maddede şöyle deniyor:
"a)Türk kültürüne bağlı olmayanlar, b) anarşistler, c) casuslar, ç)göçebe çingeneler, d) memleket dışına çıkarılmış olanlar Türkiye'ye muhacir olarak alınmazlar."
İskan Yasası'nın 4. maddesinin değiştirilmesine ilişkin ise 1993'te Edirne milletvekili Erdal Kesebir Meclis Başkanlığı'na önerge vermişti. Önerge, dönemin başbakanı Süleyman Demirel'in şu sözleriyle reddedildi.
"Teklifte kabulü diğer milletlerden Çingenelerin yurdumuza göçmen olarak alınabileceği konusunda kamuoyu oluşturabilecek ve sınırlarımızda göç tazyikine yol açacaktır. Diğer taraftan, Türk kültürüne bağlı olan Çingenelerin Bakanlar Kurulu kararı ve göçmen statüsü ile kabullerinde yasal herhangi bir engel bulunmadığından Hükümetimizce teklif uygun görülmemiştir. "
"Esaslı bir mesleği olmayan çingeneler"
Sonuç olarak bu "çok eski" İskan Yasası'nda şu ana kadar hiçbir değişiklik yapılmamıştır.
Ben de yanıtını beklediğim yazılı "soru önergemi" sizlere sunuyorum.
Sorumun kaynağı "Polisin Disiplinine, Merasim ve Topluluklardaki Rolüne ve Polis Karakolları Teşkilatı ile Vazifelerine Dair Talimatname"nin 134. maddesinde yer alan "Karakol Amirlerinin Umumi Vazifeleri Bölümünün 9 maddesi".
Bu maddede şöyle deniyor:"Karakol Amiri Mıntıkasında Emniyeti İhlal ve Suç Çıkarma İstidadını Gösteren Amillerle Müessir Surette Mücadele edecektir.
"Bu mücadelede maksadın istihsali içinde de aşağıda sıralanmış şahıs ve şeyler üzerinde gereken tedbirleri almak ve vazifeleri yapmak esastır."
"Şahıslar" da A) bendinde şöyle sıralanıyor:
1) Şüpheli ve sabıkalılar;
2) Serseri ve mazannaisu eşhasla dilenciler;
3) Her vasıtaya alet olmak istidadında bulunan meczuplar, yarı veya tehlikesiz deliler;
4) Emniyet nezareti altında bulunanlarla ikamete memur olanlar ve mülteciler;
5)Esaslı bir mesleki olmayan çingeneler.
Çingeneler kimliklerinden ötürü "şüpheli şahıs"
Bu talimatname de halen geçerliliğini koruyor. Ben de soruyorum: Çingeneler kimliklerinden ötürü halen "şüpheli şahıs" olarak görülmeye ve böyle bir ayırımcılığa uğramaya ne zamana kadar devam edeceklerdir?
Bütün bunları ve kendi soru önergemi de göz önüne alırsam vardığım sonuç şu: Çingenelerle ilgili yapılacak her türlü çalışmada, önyargıların giderilmesi, hoşgörü yani farklılığa saygı ve çok kültürlü yaşamı teşvik etmek gerekiyor.
Buradan yola çıkarak bireyin ve sivil toplum örgütlerinin Çingenelere yönelik ayırımcılıkla mücadele yollarını şöyle özetleyebilirim:
(*) Türkiye'de hem mevzuat hem de uygulamada Çingeneler ayırımcığa uğramaktadır. Çingenelerin hukuksal ve sosyal durumlarının iyileştirilmesi için önümüzdeki dönemde Meclis'in bu konuda yapacağı çalışmalar takip edilmelidir.
(*) Ülke içinde ve dışında seyahat etme, ikametgah sorunları çözülmeli,
(*) Göçebe Çingenelerin belirlenen alanlarda özgürce konaklamalarına izin verilmeli,
(*) Kimlikleri nedeniyle şüpheli şahıs olarak görülen Çingenelere yönelik mevzuatın kaldırılması için girişimde bulunulmalı,
(*) Kamu görevlilerin Çingenelere karşı yaptıkları ayırımcılığa karşı kamuoyu bilinçlendirilmeli,
"Toplumda ve medyada ayrımcılığa son verilsin"
(*) Kamusal alanda (yerel bürokratlar, medya) ve adli mekanizmada çalışanlara özel eğitim programları oluşturulmalı,
(*) Yazılı ve görsel medyada Çingenelere yönelik önyargılı ve ırkçı yayınlar konusunda uyarıcı olunmalı,
(*) Çingeneler sahip oldukları "vatandaşlık hakları" konusunda bilinçlendirilmeli,
(*) Çingenelere yönelik eğitime özel olarak önem verilmeli özellikle ilköğretim sonrası eğitim için ailelerle birebir görüşülüp bu konuda itici güç olunmalı,
(*) Eğitimde ayırımcılık yaşayan Çingene çocuklar tespit edilmeli ve bu konuda yetkililerle birebir görüşmeler yapılmalı,
(*) Çingenelerin doğrudan yasalar aracılığıyla insan onuruna aykırı bir şekilde ayırımcılığa maruz bırakılmasına son verecek çalışmalar yasa koyucularla tartışılmalı ve öneriler kaleme alınarak sunulmalı,
(*) Çingenelerin kamusal alanda çalışmaları, siyasi parti faaliyetler içinde yer almaları ve örgütlenmeleri teşvik edilmeli,
(*) Barınma konusunda Çingenelerle ilgili yapılan çalışmalar dikkatle incelenmeli ve sosyal yaşamdan ve çok kültürlü yaşamdan uzak öneriler reddedilerek alternatif öneriler Çingenelerin istekleri doğrultusunda ilgili yetkililere sunulmalı,
(*) Sivil toplum alanında Çingene derneklerinin kurulması ve kapasite geliştirilmesine katkıda bulunulmalı,
(*) Çingene Müziği ve kültürünün gelişmesine katkıda bulunmak için eğitim ve kültür merkezi açılmalı,
(*) Çingene kadınlarının toplumsal yaşama katılımlarında ihtiyaç duydukları sosyal ve eğitsel çalışmalar yapılmalı,
(*) Çingene topluluğunun geleneksel uğraş alanları dışında yeni sektörlerle tanışmaları desteklenerek istihdam teşvik edilmeli. (HYF/EÖ)