Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 2003’den itibaren 28 Nisan’ı dünya işçi/çalışan sağlığı ve güvenliği günü olarak ilan etti. Her yıl bu günde önemli bir konuyu uluslararası toplumun gündemine getirmeye başladı. ILO 2016 için ana tema1 olarak iş yerlerinde stres’i gündeme aldı.
Hazırladığı bildiride iş yerlerinde stresin genel tanımlamasını da yapan ILO değişik ülkelerde ve bölgelerde yapılan çalışmalarda işe bağlı stres ve neden olduğu hastalıkların giderek arttığını bildirdi. Örneğin Avrupa ülkelerinde en az 40 milyon çalışanın iş yerindeki stres ve buna bağlı hastalıklarla mücadele ettiğini vurgulandı. Çalışanlar arasında işe gelememe nedenlerinin 5-6'ncı sırasını stres ve ilişkili hastalıkların oluşturduğu belirtilen bildiride, ABD’de 2012’de çalışanların yüzde 12-16’sının değişik derecelerde stresin yol açtığı patolojilerden etkilendiğinin saptandığı kaydedildi.
İş yerlerindeki stresin yol açtığı hastalıklar nelerdir, ölümcül müdür?
İş yerlerinde artan stres yükünün yol açtığı hastalıklardan en belirgin olanları aslında toplumda da en yaygın görülen hastalıklardır. Bunların başında kalp-damar hastalıkları, kas-iskelet sistemi hastalıkları, tükenme sendromları(Karoshi), depresyon ve anksiyete, bunların yol açtığı intiharlar ön plana çıkmaktadır. Bunlardaki artış kişilerde ciddi davranışsal değişikliklere yol açmakta, sağlığı tüketici alışkanlık ve bağımlılıkların artışına yol açmaktadır. Bu davranışsal değişiklikler toplumda alkol tüketimi ve ilaç bağımlılığının, sigara tüketiminin artmasına neden olmaktadır. Bunların sonucunda bir boş vermişlik oluşmakta, kişiler sağlıksız diyetlere yönelmekte, yetersiz fiziksel aktiviteler ve uyku sorunları oluşmaktadır. Bu da strese bağlı hastalıkların daha da artışına yol açmaktadır.
Çalışma yaşamında iş ve yaşam arasındaki dengenin giderek bozulması, öbür taraftan artan işsizlik nedeniyle işini kaybetme korkusu vb faktörlerin stresi ve bağlı hastalıkları arttırıcı unsur olduğu da ILO tarafından ifade edilmiştir. Stres yoğunluğundaki artışın üretkenliğin azalmasına dolayısıyla ekonomiye yükün artışına absentteeism (işe gelmeme), presenteeism'e (hasta olduğu halde işinin başında olma durumu) yol açtığı bunun da işe motivasyonda azalma, sık bölüm değiştirme, performansta düşme şeklinde sosyal yaşamdaki olumsuzluklara yansıdığı vurgulanmıştır.
Peki, işe bağlı stres ve yol açtığı hastalıklar da birer meslek hastalığı mıdır? Bunlar ülkelerde tek tek ve uluslararası alanda tıbbi ve yasal kayıtlara alınmakta mıdır? Yani sorunun gerçek somut verileri görülüp bunların önlenmesine yönelik bir düşünce/eylem var mıdır?
Evet ILO 2010 yılında stres ve bağlı hastalıkları da “meslek hastalıkları listeleri”ne dahil etmiştir. Strese bağlı hastalıklar mental ve davranışsal hastalıklar (post-travmatik stres hastalığı vb: anksiyete-depresyon, nöroz, psiko neroz, insomniya, uyku hastalığı, alkol bağımlılığı) olarak tanımladı. Bu gibi hastalık ve durumları meslek hastalıkları listesine aldığını, bu doğrultuda ülkelerin yasal meslek hastalıkları “liste”lerinde gerekli değişiklikleri yapmalarını 194 sayılı tavsiye kararı ile bildirdi. Hatta gelecekte bu doğrultuda sorunların farklı boyutlar alabileceği düşüncesiyle ülkelere bu doğrultuda çalışma yaşamında risk değerlendirme, sağlığın gözetimi, meslek hastalıkları izlem programlarını gözden geçirme önerilerinde de bulunduğunu deklare etti.
Birçok ülkede de bu şekilde konu son zamanlarda ciddi olarak ele alınmaktadır. Örneğin Avrupa Birliği ülkelerinde stres ve bağlı hastalıkların tüm işe bağlı hastalıkların 3-4. sırasında bulunduğu son Eurostat istatistiklerine2 de yansımıştır. Stres ve bağlı hastalıklar “teorik olarak” bizim istatistiklere de yansımaya başladı. Şu cümle ülkemizde TÜİK’in Ocak 2014’de yayınladığı rapordan, aynen: “ülkemizde çalışanların yüzde 20’sinde –stres, depresyon veya anksiyete sorunlarına maruz kaldığı belirlenmiştir”3.
Burada akla gelen soru: Bu teorik saptamaların pratiğe yansıyan yönü var mıdır? Ülkelerin kayda alınan meslek hastalıkları listelerinde stres ve bağlı hastalıklar yer alıyor mu? Stres ve bağlı hastalıklardan resmi ölüm kayıtları, bilgileri var mıdır?
Tıbbi meslek hastalıkları tanı sistemi olan ülkelerde ve bilimsel yayınlarda bu kısmen görülebiliyor. Fakat çoğunda maalesef “meslek hastalıkları liste sistemi”ne sıkıştırılmış meslek hastalıkları kayıt ve bildirim sistemi olan bizim gibi ülkelerde bu konu oldukça trajikomik durumdadır. Örneğin ülkemizde ilk defa meslek hastalıkları resmi bildirim ve kayıt sisteminin yapıldığı 1972’den beri (ki bizim kayıt sistemi maalesef hala sigortacılık kolu kayıtlarıdır, önceleri SSK, şimdilerde SGK kayıtları) ben meslek hastalıkları bildirimlerimizde tek bir stres ve bağlı hastalığı görmedim, duymadım, bilmiyorum. Bırakın strese bağlı hastalıkları, meslekle ilişkili tüm hastalıklardan ölüm bizim son 2014 SGK istatistiklerinde “sıfırlandı”, yok. Yani resmi kayıtlarımızda meslek hastalıklarından ölüm yok, çünkü böyle bir algımız, düşüncemiz, sistemimiz yok. Aslında bunu ortaya koyacak yer SGK da değildir; ülkelerin Sağlık Bakanlıklarıdır (SB).
SB’nın son ölüm istatistiklerinde stresin de büyük etken olduğu kalp ve damar hastalıklarından ölümler ülkemizde de tüm ölümlerin ilk 2 sırasını almaktadır. Ancak bunların kaçı işe bağlı, meslek hastalığı sınıflamasına girecek stres ve bunu yol açtığı tükenmişlik sendromuna bağlı bilmiyoruz. SGK’nın meslek hastalıkları ve ölüm sayılarının birer sigortacılık verisi olduğu, gerçek yaşamla ilişkisi olmayan sanal veriler olduğu artık apaçık ortadadır.
Son yıllarda İstanbul İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi (İSİG) adında bağımsız, gönüllü bir organizasyonumuz var, iyi ki var.
İSİG meclisi iş kazaları diye resmi literatürde geçen ölümleri haklı olarak iş cinayetleri olarak tanımlayarak bunlardan saptanabilenleri “en az” tanımlamasıyla her ay topluma sunuyor. Bu konularda zerre kadar duyarlılığı olanlar için tokat gibi gelecek bu rakamlar oldukça çarpıcıdır.
İSİG’in son raporu4 işte ILO’nun bu yılki teması ile birebir örtüşüyor. İş yerlerinde stresin neden olduğu, ilk vakanın 1969’da Japonya’da tanı alması nedeniyle Karoshi hastalığı olarak isimlendirilen tükenmişlik sendromu. Fazla çalışma kişide dayanılmaz iş stresine yol açarak iş ortamında ani kalp krizleri, beyin kanamaları, trombozlar ya da intiharlara yol açmaktadır.
İSİG’in saptadığı verilere göre “ülkemizde son 40 ayda en az 392 can iş yerlerinde aniden –nedensiz ölmüştür”, yani işe bağlı stres ve bunun yol açtığı olası Karoshi hastalığından olmuştur bu ölümler. Raporun giriş kısmında sunulan örnek olgu bir anestezi doktorudur. Bu ölümlerin hemen hepsinin de ortak noktaları aşırı ve yoğun çalışma sonucu iş stresi, tükenmişlik sendromu ve bunun yol açtığı ani ölümdür.
SGK’nın 2014’de ülkemizde işe bağlı hastalıklardan ölüm yok -sıfır- kaydına rağmen aynı yıl ülkemizde “en az” 121 kişinin iş yerlerinde bu nedenle öldüğünü bu rapordan görüyoruz. Bu verilerdeki ölümlerin nedenlerinin tam olarak ortaya konulacağı, giderek dramatikleşen çalışma yaşamımızdaki sağlık ve güvenlik verilerindeki karanlık tablonun aydınlanacağı günlerin uzak olmaması umuduyla stressiz bir çalışma yaşamı dileklerim. (İA/HK)
- World Day for Safety and Health at Work, 28 April 2016, Workplace stress: A collective challenge ISBN: 978-92-2-130641-2 (print) 978-92-2-130642-9 (web pdf)
- Eurostat
- TÜİK İş kazaları ve Sağlık Problemleri Raporu.
- Guvenlicalisma.org