Leia’nın geleceği belirsiz, ama bu onun için yeni bir durum değil, Leia’nın beraberinde hep bir galaktik soru işareti olmuştur. Kesin olan tek bir şey var, o da kavgasız pes etmediği. Zaten Leia hep böyle yaptı, direndi.
Yetmişlerin sonlarında çocuk olmuşsanız eğer, muhtemelen Carrie Fisher’ın figür oyuncaklarından biri ile oynamışsınızdır.
“Star Wars” 1977 yılında çıktığında popüler kültürün yeniden tanımlanması için bir ilham kaynağıydı. Onun neslinin genç kadınları ve takip eden birkaç nesil, Prenses/General Leia’yı sevmekle kalmayıp kendilerini onunla adeta özdeşleştirdiler, çünkü Leia’yı hem çok seviyorlardı hem de Superfriends’teki Wonder Woman gibi Leia da kendi çetesinin tek kadınıydı.
Beyazperdede, Prenses Leia muhteşemdi. Zeki, ne istediğini bilen, esprili, örgü topuzlarına rağmen kırılgan ama aynı zamanda sert... Ve zevzekliğe asla tahammülü yok. (Onu kurtarmaya gelen Luke’a “Stormtrooper olmak için biraz fazla kısa değil misin?” diye sormuştu).
Mitolojik bir uzay kahramanı olan Carrie Fisher’in Leia’sı gerçek bir karakter gibi algılanıyordu. Bilim kurgu sevmeyen bir kadın da olsanız, bu büyülü galaksiye bağlanmanız çok kolaydı.
Tüm bunlar, başından sonuna dek çok sıradışı bir hayat yaşamış olan Carrie Fisher’ın, pek de beklenmedik bir şekilde, aslında çok gerçek bir insan olmasındandı.
Hem beyazperdede hem gerçek hayatta “aklı başında” bir karakter olan Fisher, ömrünün ileriki yıllarında adını üretken bir romancı, oyun yazarı ve anı yazarı olarak duyurdu. Kendi hayatıyla ilgili hep çok açık olmuştu; ünlü anne babası Debbie Reynolds ve Eddie Fisher’dan, Hollywood maceralarından, Paul Simon ile olan kısa ömürlü evliliğinden, bipolar bozukluğundan, depresyonundan, uyuşturucu kullanımından, feminizmden, güzellikten, ünden ve 19 yaşında Harrison Ford’la yaşadığı aşk ilişkisinden bahsetmekten hiç çekinmedi.
2015 yılında Star Wars: Güç Uyanıyor’la ekranlara yeniden döndüğünde ise gösterdiği oyunculukta izleyicileri çeken bir şey vardı. Ekranda çok kısa bir süre görünmesine ve ağır diyaloglarla boğuşmasına rağmen Fisher, “kalbi kırılmasına rağmen başka şansı olmadığı için savaşmaya devam eden” eski Leia’ya göre daha güçlü bir duruş kazandırmayı başardı.
Böylelikle, hepimize onu neden görür görmez sevdiğimizi hatırlatmış oldu.
Güç Uyanıyor için yaptığı tanıtım ile ona duyduğumuz sevgiyi daha da güçlendirdi: Filmdeki görüntüsü ile dalga geçenlere ithafen “Size ne?” tweetini attı. İzleyicinin neyi ve neyin dalgasını geçmeyi sevdiğini bildiği için, her şeye rağmen o da bizden biriydi.
Fisher’ın yaşamını yitirmesinin bu kadar derinden hissedilmesinin, ölümünün bu kadar “yanlış gelmesi”nin, insanların sanki ailerinden birini kaybetmiş gibi tepki vermesinin de sebebi buydu. Birçok açıdan, o birlikte büyüdüğümüz, arkadaş olmak istediğimiz, veya onun gibi olmak istediğimiz kadındı.
İzleyiciler Leia’nın gözünün önünde gezegeninin yerle bir edilişine tanık oldular.
Filmdeki savaş lordlarından birini, onun Leia’yı bağlamak için kullandığı zincirlerle boğdu.
Bir İttifak kurdu ve Dayanışma başlattı.
Mecazen, anne oldu ve oğlunu kaybetti.
Ardından, hem mecazen hem gerçek anlamıyla, hayatının aşkını kaybetti.
Geçen salı sabahı 60 yaşında hayata gözlerini yuman Carrie Fisher, Prenses Leia’dan çok daha fazlasıydı. Ki Leia da Fisher olmasaydı Prenses Leia olamazdı.
Sahip olduğu şöhret ve çıkarıldığı kürsü konusunda hep temkinli olan Fisher, hayranlarına kendisinin de bir insan olduğunu hatırlatmaktan hiç çekinmedi.
Kendini dünyaüstü bir yaratık değil de, fani bir insan olarak kabul ettirme konusundaki inancı, gerek bipolar bozukluk mücadelesi gerek Hollywood’daki cinsiyetçiliğe karşı yürüttüğü savaş, en çok bilinip sevildiği role de sıçradı ve Leia’ya insanların saygıyla baktığı o savaşçı ruhu kazandırdı. Zira insanların baskıya karşı verdiği tepki kaçmak veya oturup düşünmek değil direniş göstermektir.
Fisher’ın ölümünü takiben, hayranlarının “Peki, şimdi ne olacak?” diye sorması çok doğal.
8. Bölüm’ün çekimleri bitti ve Leia’nın ekranlarda daha uzun bir süre gözükmesi bekleniyordu.
Leia’nın geleceği belirsiz, ama bu onun için yeni bir durum değil, Leia’nın beraberinde hep bir galaktik soru işareti olmuştur. Kesin olan tek bir şey var, o da kavgasız pes etmediği. Zaten Leia hep böyle yaptı, direndi. (GK/AS)
Kaynaklar:
* Carrıe Fisher’s Powerful Force
* For 'Star Wars' Fans, Losing Carrie Fisher Is Like Losing a Family Member
* Leia's Journey from Princess to General Highlights the Best of 'Star Wars'