Anadil hakkını savunmak, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünü istemek bölünmeye yol açmaz. Bölünmenin en tehlikelisi coğrafi değil duygusal olanıdır. Yurttaşlar arasındaki birlik iradesinin zedelenmesidir. Araya ön yargıların girmesidir.

Anadil hakkını savunmak, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünü istemek bölünmeye yol açmaz. Bölünmenin en tehlikelisi coğrafi değil duygusal olanıdır. Yurttaşlar arasındaki birlik iradesinin zedelenmesidir. Araya ön yargıların girmesidir.

Tarih Akademisinin Savaşın Tanıkları Anlatıyor sergisi örgüt propangandası yapmakla suçlandı ve yedi üyesi için hapis cezası istendi. Şimdilerde üst mahkemenin kararı bekleniyor. İlginç olan davaya konu olan serginin, dava sürecinde kanıt sayılmaması.

Tarih Akademisinin Savaşın Tanıkları Anlatıyor sergisi örgüt propangandası yapmakla suçlandı ve yedi üyesi için hapis cezası istendi. Şimdilerde üst mahkemenin kararı bekleniyor. İlginç olan davaya konu olan serginin, dava sürecinde kanıt sayılmaması.

Ertuğrul Özkökün yaptığı ırkçılığa karşı çıkalım. Ama kadın katliamları gerçeğini görmezden gelen efsanelere de itibar etmeyelim. Namus cinayetinin Kürt sorunu olduğunu söylemek ırkçılıksa, Kürt kadınların özgür olduklarını söylemek de milliyetçiliktir.

Ertuğrul Özkökün yaptığı ırkçılığa karşı çıkalım. Ama kadın katliamları gerçeğini görmezden gelen efsanelere de itibar etmeyelim. Namus cinayetinin Kürt sorunu olduğunu söylemek ırkçılıksa, Kürt kadınların özgür olduklarını söylemek de milliyetçiliktir.

Belli bir gelenek içinde değerlendirilebilecek olan HEP, DEP, HADEP, DEHAP gibi partilerin program ve tüzükleri, seçim kampanyaları ve örgütsel yapıları, kadın politikaları açısından ele alındığında önemli bir gelişim seyrinden söz edilebilir.

Güncel tartışmalar kamusal-özel alan arasındaki sınırların nerede başlayıp nerede bittiği üzerine yürütülse de, kadın hareketinin öncüleri, cinsler arasındaki eşitsizliğin sürmesi üzerine, dikkatini özel alana ve kamusal /özel ayrımına yöneltmiştir.

Güncel tartışmalar kamusal-özel alan arasındaki sınırların nerede başlayıp nerede bittiği üzerine yürütülse de, kadın hareketinin öncüleri, cinsler arasındaki eşitsizliğin sürmesi üzerine, dikkatini özel alana ve kamusal /özel ayrımına yöneltmiştir.

Egemen sistemin ötekileştirdiği emekçiler, yoksullar, eşcinseller gibi kadınlar da mevcut sistemi değiştirme potansiyelini, sistemin içine aldıklarına göre daha fazla taşıyor. Ancak, bu potansiyel ancak bilinçli bir tercih sonucu açığa çıkabilir.