17 Ağustos depreminden sonra kurulan yardımlaşma derneklerinin başkanları Şenol, Bayındır ve Taşpınar, devletin bir deprem politikasının olmamasından yakınıyor. Taşpınar, Devlet STKlara danışmıyor. Çünkü bizi karşılarında bir güç olarak görüyor diyor.

Derrida kendi adını taşıyan belgesel çekiminde yapay bir ortamdayız, kurguya gerek yok uyarısında bulunuyor. Onun özel hayatı, Hegelin seks yaşamını merak etmesi ve bu yapıbozumcu felsefecinin yaptıklarına uyarlanmış bir kamera çalışması görüyoruz.

İHD Bingöl Şube Başkanı Kızgın, protestolara DEHAPlı belediye ile işbirliği yapmak istemeyen Vali Ersoyun yardım dağıtımını tek başına sürdürmek istemesinin neden olduğunu söyledi; Yardımlar gecikiyor, bazı kişilere ayrıcalık tanınıyor dedi.

Bingöllü ev kadını Yasemin Elçi, polisin depremzedelere sert müdahalesine anlam veremiyor ve Halk isyan da edebilir ama buna silahla mı karşılık verilmeli? diye soruyor. Elçi, medyanın mahallelerde yaşanan sıkıntıya dikkat çekmemesinden de yakınıyor.

Eğitim-Sen Şube Başkanı Çakır, Güneydoğudaki okulların yapımı için açılan ihalelerde müteahhitlerin fiyat kırıp ihale kazandığını söyledi; Bu da, eksik malzeme ile bina yapımını ortaya çıkarıyor dedi.

Kıbrıslı akademisyen Yrd Doç Hasgüler, Denktaşın sorunun kaynağı olmadığını göstermek yönünde bir hamle yaptığını, muhalefetin Denktaş eksenli politika yürütme hatasına düştüğünü söyledi. Hasgülere göre; AB ve BMnin planlarında değişiklik bile olabilir

Mayınsız Bir Türkiye Girişimi adına konuşan Öğreten, Türkiyedeki yasaların Ottowa Sözleşmesine uydurulması gerektiğini söyledi. AKP Mardin Milletvekili Erin karamayınlara gerek kalmadığını belirtti. Mağdur Sakin ise, yaşadıklarını anlattı.

İşçi emeklisi Hasan Özyurt, işçilerin dünyasını anlatıyor: Biz daha mutluyduk bugünkü işçilerden. En azından, yarın da işe geleceğimizi biliyorduk. İş güvencesi olmadığı zaman işçi daha karamsar oluyor, bu ailesine de, çocuklarına da yansıyor.

27 yıl Tekel fabrikasında işçilik yapan Hasan Çoruhlu, şimdiki sendikacılara güvenmediğini söylüyor: Çünkü çıkar için sendikacılık yapıyorlar. İşçi Çoruhlu şimdiye kadar çocuklarına sendikadan bahsetmemiş, Cahilliğimize sayın diyor...

Otomotivci Hançer kararı süpriz olarak değerlendiriyor, sekreter Şifaya göre Kıbrısta birlikte yaşamak için engel yok. Güneyde evi olan Nebile ise onlara güvenmiyorum diyerek evine dönmeyeceğini söylüyor. Lefkoşalılar geçişleri değerlendiriyor.

Kürt Yazar Mehmet Uzun, Bir Türk yazar roman yazacağım dediğinde kurulmuş bir dil, o dilin olgunlaşmış edebiyat dünyası, medyası, okuru, binlerce kitabı, yazarı var. Yapması gereken tek şey kendine ait bir ses. Ben ise tümünden mahrumum diyor...

Prof. Dr. Azrak, hükümetin kamu reformu tasarısının saydam olmadığını, Türkiyeninse tasarıya hazırlıksız olduğunu belirtip soruyor: AKPnin düşündükleri durduk yerde büyük sarsıntı yaratacak. Neden, ne olmuş ki böyle bir gerekliliği görüyorlar?

Lefkoşalı bilgisayar mühendisi Yücel, Türk tarafının ABye girmemesinin sorumlusu olarak Türkiyeli şahinleri görüyor. İşsiz Güçel ise Yalnız değiliz, Türkiyenin korumasındayız diyor. Kıbrıslı Türkler Rum tarafının ABye girmesini değerlendiriyor...

Suriyeli gazeteci Mahalli, Arap kamuoyunda Saddam Hüseyine ilginin artabileceğini söylüyor, Arap ülkeleri ABD saldırılarının karşısında tavır aldığı halde bu, somut bir fayda getirmeyecek diyor ve uyarıyor: Irakta etnik çatışma yaşanabilir...

Doç. Dr. Başkayaya göre, demokratikleşme ve AB üyeliği önündeki engellerden olan ordunun siyaset üzerindeki etkisi ABnin dayatmasıyla değil, halkın mücadelesiyle aşılabilir. Başkaya, sivil örgütler bu yapının taşeronlarıdır diyor.

Araştırmacı-yazar Bulut, ABDnin tehditlerine karşılık Suriyenin ikili bir politika izleyeceği ve çatışmadan olabildiğince uzak durmaya çalışacağı görüşünde. Buluta göre ABDnin amacı: Akdenizden girip İrandan çıkabilecekleri bir yol yapmak...

Sosyolog Narlı, insanlar afet gibi durumları fırsat olarak görüyor diyor: Savaşlar, ambargolar Irakta paralel ekonomi yarattı, toplumsal doku bozuldu. Karaborsadan kazanılarak ekmek götürüldü. Narlıya göre Iraklıları yeni kan davaları bekliyor.

Çağlayandaki mitinge katılan işçi Çöpoğlu, amacın büyük İsrail olduğunu söylüyor. Öğrenci Arıtürk, Kürt devletine de Türkiyenin müdahalesine de karşı, Emekli Aşcı Müslümanların birliğinden yana. Hakiki Kasımpaşalıların tepkisi de hemşehrilerine.

Aydınoğlu, son gelişmelerin dünyaya etkisini yorumluyor: AB yöneticilerinin bile ABnin geleceği hakkında net bir fikri olduğunu sanmıyorum. Tezkere meclisten çıkmayınca MGK ve silahlı kuvvetler, bu büyük kararın tüm sorumluluğunu AKPye yıkmak istedi.

Çağdaş Avukatlar Grubu üyeleri, ABDnin Iraka saldırısını protesto etti. ABD Konsolosluğuna üzerinde savaşa hayır yazan siyah çelenk bırakan avukatlar, Iraktaki işgalin durdurulmasını istedi; BMyi uluslar arası hukuku çiğnemekle suçladı.