Kimisinin göğe bakmak istediği kişi; Cemal Süreya’nın sevdiceği, Turgut Uyar’ın karısı ve Edip Cansever’in yarasıydı Tomris Uyar. Kendi satırlarıyla bizi büyülerken o uğruna şiirler yazılan “güzel” kadındı. Hem edebiyatın kendisi, hem edebiyatın ilham kaynağı olan Tomris Uyar’ı 2003 yılında kaybettik ama kendisi ardında çok güzel hatıralar ve eserler bıraktı.
Bugün size işte bunlardan birinden, Tomris Uyar’ın “Yüzleşmeler” kitabında yer alan bir bölümden bahsedeceğiz. Edebiyatın güçlü kalemleri Tomris Uyar, Füsun Akatlı, Nimet Tuna, Edip Cansever ve Turgut Uyar aşık olunabilecek bir erkekte bulunması gereken özellikleri sıraladıkları küçük bir oyunu kapsıyor bu size anlatacağımız bölüm.
Kitaba göre olay şöyle gerçekleşiyor (alıntılıyoruz):
“1980 başlarında bir yaz akşamı, Füsun Akatlı, Nimet Tuna ve Tomris Uyar, o dönemin gözde uğrağı Şadırvan’da buluşmuş, denizin tadını çıkarıyorlar. Konu bir ara aşka, sonra aşksızlığa, en sonunda da “aşık olunabilecek bir erkeğin özellikleri”ne geliyor ve bir oyuna dönüşüyor. Nesnel davranmakta kararlı olduklarından masalarına gelen Edip Cansever ve Turgut Uyar’ın da görüşlerini alıyorlar. (Sonraları Ferit Edgü, Mürşit Balabanlılar, Aydın Emeç gibi “güvenilir” erkek dostlara da başvurulacak.)”
İşte Cemal Süreya’nın, Edip Cansever’in, Turgut Uyar’ın ve adını bilmediğimiz birçok kişinin daha kalbini çalan kadın Tomris Uyar’ın ve dostlarının ağzından “aşık olunabilecek erkekte bulunması gereken özellikler”.
Belki de böylelikle onun evde pijamayla dolaşmaması güvenceye alınıyor. Şort yasak değilmiş. Yatarken çorap giymesinmiş.
Ferit’in önemli katkısı: “Fanila giymeyebilir.” Turgut Uyar: “Ama don giysin.”
Ama Ferit Edgü her gün yıkanmasında diretiyor.
Ferit’in katkısı: “Düşebilir ama çelme takmasın.”
Galiba izin pek yok.
Turgut “buz patenini” de eklemiş.
Bir usta ayarlayacak kadar bilgili olsun (Ferit). Cereyana kapılmayacak ya da evi havuza çevirmeyecek kadar zeki olsun yeter (Turgut).
Mürşit: “Red Kit ile Asteriks’ten haberli olsun.” Turgut: “Pardayyanlar ile Arsen Lüpen’den de.”
Ferit: “Şu altı yazardan birini iyice okumuş olsun -Kafka, Shakespeare, Balzac, Sait Faik, Sartre ve F. S. Fitzgerald ya da Hemingway ama İhtiyar Adam ve Deniz sayılmaz.” Edip: “Şiir de okusun.”
Turgut: “Askerlik anılarını anlatmasın. Geçmişinden söz ederken, “Sene 1963…” diye girmesin söze. “1963’te filan. Ankara’dayken…” gibi başlasın.
Hesabı öderken cebinden tomarla para çıkarmasın. Diline dolamadığı sürece mali durumu önemsiz, yalnız arabası varsa, arabanın park yerine göre program düzenlemesin. Taksiye binebilsin. Çok istiyorsa yabancı sigara ve içki içebilir, tabi büyüklenmediği sürece. (O dönemde yabancı sigaralar kaçaktı.)
Kısaca, kişiliğini öne sürmeyecek kadar kişilikli olsun ama belli etmediğini de belli etmesin.
Yeniden alıntılamak gerekirse bu ilginç ve keyifli sohbet şöyle bitiyor:
“Giyiminden, zevklerinden, davranışlarına, günlük diline kadar her özelliğine karıştığımız (dikkat ederseniz, erkeklerin baskısı daha ağır!), bir yalnızlığa ittiğimiz bu adamcağızın fiziksel özellikleri pek önemli değil anlaşılan. Cinsellik konusunda ondan beklenen, “programlı olmaması, kendini bir şeylere zorunlu hissetmemesi, heteroseksüel olsa da homoseksüellerle dostluk kurabilmesi”.
Kaç yaşında bu zavallı acaba?
Nimet’e göre: 30, Füsun’a göre: 45, bana göre: 30.
Ferit’e göre: ideal olarak 25, Edip’e göre: 40, Turgut’a göre: 30-35, Mürşit’e göre: 35.
Son danışmanımız Aydın Emeç, “isteklerin oldukça ağır yine de mantıksız olmadığını” belirttikten sonra bir kahkaha atmıştı: “İyi ama bu adam zaten evlidir! Tutalım ki değil, kendini bunca eğitmek için bu toplumda nasıl hırpalandığını düşünürsek, sizin gibi vıdıvıdı kadınlar yerine güleç, uysal bir kadın seçmesi daha doğal değil mi?” (DA/ÇT)
* Bu yazı listelist.com'da yayınlandı.