*Görsel betimleme: Görme engelli kişi yürürken omzunun üzerinden çekilmiş fotoğrafı var. Kişi açık mavi bir tişört giymiş ve sol elinde kırmızı bir akıllı telefon tutuyor. Kişinin sağ elinde beyaz baston var.
Bazen muhataplarımıza bir şey anlatırken, kullandığımız bazı ifadelerin onlar için süslü birer kelimeden ibaret olduğunu hissederim. Böyle güzel güzel dinler bizi ‘etkilenerek’, sanırsın tarihin tüm ayrımcılık sorunu o an çözülecek. Gururlanırsın elbet. Kimsenin yapamadığını yaparak masal ve tarih kitaplarının kahramanı olmak kolay mı? Abartının verdiği kıvançtan payımızı almak istedik. Yoksa biliriz kitap sayfalarını süsleyecek nice kahraman var bize kadar. Hem bireysel kahramanlık değil kitle kahramanlığı önemli. Tarihi kitleler yapar sonuçta. :)
Abartının yerini gerçekler aldığında da benzer bir his duyuyorum aslında. Bazen özellikle vurguladığımız kavramlar dilden dile dolaşıyor ki bu diller arasında muhataplarımızın da dilleri var.
Bu bizim için gerçek bir başarı. Kesinlikle abartısız söylüyorum. İnkar edilemeyecek bir başarı. İlginç olan, kavramlar benimsenirken yaratılan sonucun aynı şekilde olmaması. Bugün kapsayıcılık, erişilebilirlik gibi kavramlar herkesin dilinde. Politikacılardan şirket yöneticilerine, yerel yönetimlerden halka. İş sonuca geldiğinde binlerce yılın değişmeyen koşullarıyla karşılaşıyoruz. Bunu her alanda test edebiliriz. Mesela yerinizden bile kalkmadan girdiğiniz bir internet sitesinde ‘Kapsayıcılık, erişilebilirlik, hak eşitliği’ gibi ifadelerle bezenmiş makaleler ile karşılaşabilirsiniz.
Elbet çekici bir site haline gelir bunları gördükten sonra ilgili site. Heyecanınızın ve siteye ilginizin platonik olduğunu, ilk enterdan itibaren anlarsınız. Etiketlenmemiş butonlar, ekran okuyucunun bile soluğunun kesildiği bölümler… Yani şirin bir arayüzün arkasında, her hamlede başka bir engel yaratan bariyerler var ve bu bariyerler çoğunluğun önüne dikilmediği ya da çoğunluk öyle sandığı için kimsenin umurunda değil. O nedenle bu bariyerlerde gedikler açmak yerine bizleri engellemeyi tercih ederler genellikle.
Hadi daha yakından bakalım:
EEEH Dergi’nin doğum gününde başlattığımız #KörlerBuradaGörseliAçıkla kampanyası olumlu bir etki yarattı. Bireysel ve kurumsal hesaplar görsellerine alt metin ekleyerek ortak kullandığımız platformu eşitlemeye çalıştılar. Fakat hala bazı kurumlar bunu yapmıyor. Özellikle açıklamaları hepimizi ilgilendiren kamu kuruluşlarının tamamının bunu yapması gerekiyor. Evet bugün yapay zeka destekleriyle görsellerin açıklamalarını oluşturabiliyoruz ama eşit hizmet hakkımız gereği, ek bir yönteme başvurmadan ulaşabilmemiz gerekiyor ilgili paylaşıma.
Tam da sosyal medya demişken daha büyük bir probleme değinmeden geçmemek gerek. İOS X (Twitter) uygulaması, 2020’lerin başından beri körlerle dalga geçercesine uygulamanın erişilebilirliğini bozuyor. Aslında bu çoğu uygulama için geçerli. Uygulama geliştiriciler genellikle erişilebilirlikten bihaber oldukları için mutlaka her güncellemede erişilebilirlik problemi yaratıyorlar. Alışveriş uygulamalarından sosyal medya uygulamalarına bu böyle. Tabi bunun sonucu ekran okuyucu kullanıcısının ilgili hizmetten yararlanamaması oluyor.
Oluşturulan şikayet ve etiketlere bakıldığında bu durumun istisna olmadığı görülecektir. Yani dün rahatça alışveriş yaptığın siteden bugün alışveriş yapamıyorsundur ama ilgili firmanın sitesinde kapsayıcılığa ve erişilebilirliğe yönelik hassasiyete dair ustaca yazılmış tümceleri okuyabiliyorsun. Tabii ilgili bölüm erişilebilirse. Sonuçta kuru söz karın doyurmuyor, ‘kapsayıcı’ da olsa.
Biz X uygulamasına geri dönelim. Birkaç yıldır ekran okuyucu kullanıcıları akla hayale gelmeyecek erişilebilirlik sorunları yaşıyor İOS X uygulamasında. Mesela alıntı tweetlerde video varsa, video atlanıp ilgili alıntı tweetin içine girilemiyor. Yani takip ettiğiniz birisinin yorumunu görüp merak ettiğiniz paylaşımın ne olduğunu anlamak için kırk takla atmanız gerekiyor.
Bazen kesinlikle ulaşamıyorsunuz o alana. Ulaşabilseniz bile şöyle: normalde tek tık ile ulaşabileceğiniz alana, ilgili tweetin sahibinin adını aratıp, onun profiline girip tweet gerilerde kalmadıysa ulaşabiliyorsunuz. Sürekli odak kayıyor ve bir tweeti başka biri kullanıcının adıyla görebiliyorsunuz. Bazen tweet içindeki linkler tıklanmıyor. Yine tweet içinde beğeni, retweet ve paylaşım bölümleri tıklanmıyor ya da başka yere götürüyor. Körler bu süreçleri biliyor. Görenler siz de sabırla okuyun. Geçen hafta aldığı güncellemeden sonra X uygulaması kör İOS kullanıcıları için sonlandı adeta. İçinde görsel barındıran hiçbir tweet içerisine girmeden okunamıyordu. Yani şöyle bir şey, kullanıcının adını söylüyor ve susuyor. Böylesi bir sorun sadece körlerin başına gelmemiş olsa ortalık ayağa kalkardı. Körlerin başına geldiği için umursanmadı ama. Çünkü her platforma “çoğunluğun erişimi temel hak, ‘anormal’ kabul edilenlerinki özel gereksinim.” İşte sorunun kökeni bu. Bunun temel bir hak gaspı olmasının yanı sıra yarattığı sorunları da düşünelim biraz.
Erişilebilirlik sorunu sadece erişilebilirlik sorunu değildir
X uygulaması kısmen düzeldi. Kısmen diyorum çünkü en azından tweet içerikleri okunabiliyor. Peki bu erişilebilirlik sorunu bizi nasıl etkiledi? En temel anlamda herkesin ulaşabildiği bir alana onlar ile eş zamanlı ulaşamadık. Kör sosyal medya yöneticilerinin işleri aksadı. Belki bu işi meslek olarak yapanlar o an çok farklı kaygılar yaşadı. İki gün sürdü problem ama yankısı büyük oldu. Çünkü biliyoruz ki toplum yaratmadığı erişilebilirliğin sonuçlarını bizim eksikliğimiz olarak görüyor.
Hem de kendi alternatif çözümlerimizi yarattığımız halde. Bir firmanın istihdam uzmanı bir toplantıda engelliler için yarattıkları olanaklardan söz ediyordu. “Biz mesleki eğitimler verip yeteneklerine göre departmanlarda çalıştırıyoruz. Binamızda rampa olmadığı için ortopedik engelliler zorlandı. Binamızı erişilebilir hale getirdikten sonra onları da bu eğitimlere dahil edeceğiz” dedi. Bunun ayrımcılık olduğunu ve o kişileri cezalandırmak anlamına geldiğini belirttim. Sizin ne zaman erişilebilir kılacağınız belli olmayan binanız yüzünden bir kesim mağdur olacak.
Evet kapsayıcılık, eşitlik ve erişilebilirlik pratik olarak uygulanmadığında firmaların ve kurumların reklam aracına dönüşebiliyor. Dışı sosyal model içi medikal model yani. “Kapsayıcılık” diyor ama uygulamadığı kapsayıcılığın kusurunu karşısındakine yani engelliye atıyor. O nedenle hayatımızda attığımız her adım bir stres ve kaygı nedeni oluyor. Çünkü işyeri değiştirmek, şehir değiştirmek, okul değiştirmek sorun değil. Sorun gittiğimiz yerlerde benzer ayrımcılıklara maruz kalma kaygısı. Oraları da dönüştüremez miyiz?
Tabi ki dönüştürebiliriz ama hayatımızın her alanında mücadeleci kimliğimiz üstümüzde olmak zorunda değil. O gömleği hayatımızda hiç çıkarmayacağız ama kimsenin yaşamadığı sorunlarda da ona ihtiyaç duymayalım değil mi? Bugün genel olarak eğitim emekçilerinin büyük bir kısmının tepki gösterdiği Öğretmenlik Meslek Kanunu kör öğretmenlere nasıl yansıyacak mesela? Niye eğitim sendikaları bunu da gündemine almıyor. Gündemine almaları için Eğitimde Görme Engelliler Derneğinin Hazırladığı raporun bağlantısını buraya da alıntılayalım.
Öğretmenlik ve Milli Eğitim Akademisi kanun taslağı hakkında rapor
Biz erişilebilirlik hakkımıza sahip çıktığımız gibi mücadelemizin ifadesi olan kavramlara da sahip çıkacağız. Onların sonuçlarını pratik olarak yaşayana kadar mücadelemize devam edeceğiz. Sonuçta her adım köhnemiş yönelimlere ve ayrımcılığa güçlü bir yanıt olarak dönüyor. Bu sayfalara haber olarak düşen Enpara’da yaşadığım ayrımcılığa karşı verdiğim mücadele kazanımla sonuçlandı mesela.
Gösterdiğimiz tepki, BDDK ve CİMER’e yaptığımız başvuru sonucunda banka yetkilileri gelerek hesabımı açtı. “Bunu nasıl telafi ederiz” dediklerinde, kimseye ayrımcılık yapmamayı öğrenerek diye yanıtladım. Sonuçta benzer şeyler yine yaşanacak bunu biliyoruz ama belki daha az yaşanacak. Bu da bir kazanım. Biz Engelsiz Erişim Derneği’nin güzelim erişilebilirlik sözünün son cümleleriyle bitirelim. “Tüm yaşamı eşit, erişilebilir engelsiz kılıncaya dek mücadelemize devam edeceğiz.
(BS/HA)