Yıl 2023 Elon Musk’un Starlinkleri tepemizden geçedursun, biz Datçalılar karanlığa ve susuzluğa mahkum bırakıldık. Ne mi oldu? Datça 30 saatliğine karanlığa gömüldü ve bunun 26 saatinde de susuzlukla boğuştu.
Ana haber bültenlerine konu olacak bir meseleyi sadece birkaç haber bülteni yer verdi. İşin detayları ise şöyledi:
Haberin altında da okuduğunuz gibi ismim Özge pek çok kişisel ve toplumsal mesele sayesinde ya da yüzünden Datça’da yaşamaya karar verdim, tam 8 yıl olmuş.
Daha önce bu sayfalarda “Küçük bir sahil kasabasına yerleşip…" isimli yazımı okumuşsunuzdur belki. Burada yaşamanın zorluklarını nelerle karşı karşıya kaldığımızı da sık sık dile getiriyorum.
Eğitimden sağlığa her şeyin sıkıntılı olduğu küçük bir kasaba aslında Datça… İmecenin önemsendiği, insanların birbirine karşı hassasiyet gösterdiği şirin bir kasaba.
Ancak her geçen yıl Datça’da durum başkalaşıyor. Bir damla yağmur düştüğünde elektriğin kesildiği ikinci damladan sonra medeniyetin çöktüğü Datça bu yaz da her yaz olduğu gibi trafo kaynaklı yangınlarla mücadele ederken bir de elektriksizlik ve susuzluğu yaşadı. Üstelik elektrik yokken de trafolarda yangın çıktı ve kablolar koptu, yine yangın.
Zaman zaman biz ne yaşıyoruz ya diye birbirimize baktık kaldık. Güvende hissedilmeyen bir durum. Sokak lambası yapılsın hiçbir şey görmüyoruz diye uğraşan Datçalı 30 saatten uzun bir süre elektriksiz kaldı. Aman canım siz de alt tarafı elektriksiz kalmışsınız diyenlere konuyu özetleyeyim:
12. Datça’nın özellikle pandemiden sonra büyükşehirden gelip yerleşik hale gelen nüfusu uzaktan çalışan gençleri kapsıyor. Yani mesaili çalışma da artık uzaktan. Bu şekilde çalışan ben dahil olmak üzere hiçbirimiz bilgisayarlarımızın kapağını açamadık ve iş kaybettik. Aklımız işimizde, elimiz böğrümüzde kaldı.
Bu tespitleri daha da çoğaltmak mümkün tabi… Ama gel gelelim diğer tespitlere ve çözüm önerilerine:
Datça’ya elektrik 1970’lerin ortasında geliyor. 1980’lerden itibaren ise şehir büyüdükçe yeni trafolar ekleniyor.
Oldukça yetkili bir hatta iki kaynaktan edindiğim bilgiye göre trafoların hepsi Datça’ya ilk elektrik geldiği günkü haliyle korunmuş, yani aslına müzelikler. Artan nüfus ile birlikte ise trafolar eklendikçe yük daha da fazla biniyor ve bugün yaşadığımız sorun ortaya çıkıyor.
2008 yılında ise ADM Elektrik Aydın, Denizli ve Muğla’nın elektriğinin işletme hakkını 30 yıl süreyle devralıyor. Aydem EDAŞ, 2013 yılında dağıtım ve perakende satış faaliyetlerini ayrıştırıyor.
Yani faturayı AYDEM'e ödüyoruz ama faturayı ödediğimiz şirket aslında bizim sorun yaşadığımız şirket değil. Artık aralarında nasıl bir anlaşma var anlayamıyorum.
Anlama gerekiyor mu emin de değilim ama anladığım kadarını aktarayım: Bir yerden yemek yiyip parayı başka bir yere ödemek gibi sanırım. Yemek bozuk çıkınca, paranı geri alamıyorsun çünkü yemeği yapanla senden ödeme alan aynı şirket değil. Dolayısıyla gidip AYDEM’in kapısına eylem yapmanın da anlamı yok (Bunu yazarken benim de beynim trafo gibi ısındı).
Özet olarak 2008 yılından 2023 yılına kadar ADM Elektrik trafoların iyileştirilmesi için hiçbir girişimde bulunmamış, bunu da kendi yaşadığım deneyimlerden (bozulan elektronik aletlerimden, sık sık yaşadığım elektrik kesintilerinden) net bir şekilde görebiliyorum. Karşımızda istediği gibi elektrik verip istediği gibi kesen bir özel şirket var, boru mu değil trafo hiç değil!
Bu yazıyı hazırlarken ADM’nin bugünden itibaren yapması gerekenlerin ne olduğunu öğrenmiş oldum. Yüzde 88’i insan kaynaklı orman yangınlarının önüne geçilmesi ve sağlıklı bir şekilde yaşayan insanların elektrik ve ona bağlı suya erişiminin nasıl sağlamaları gerektiğini sizinle de paylaşmak isterim:
Peki biz halk olarak ne yapabiliriz:
ADM Elektriğe yaptırım uygulamak için ne gerekiyorsa onu. Eğer bu yukarıda bahsettiğimiz meseleler çözülmezse her ne kadar hizmet aldığımız yer ile ödeme yaptığımız yer aynı olmasa da aralarında bir ödeme ilişkisi vardır diyerek ADM sorunları çözmeden fatura ödememek bir çözüm olabilir. Zaten elektrik kesintisi yaşadık, hatta ona bağlı su kesintisi yaşadık… Gelsinler kessinler ne kaybederiz ki?
Datça’ya yerleşmeyin, yok tatile gelmeyin, klima çalıştırmayın demek hiçbirimize düşmez. Çünkü ben de geldim ben de 40 derece havada kışın ısınmak için çalıştırdığım klimamı çalıştırıyorum. Ancak şunu söylemek mümkün: Lütfen alışveriş yaparken sadece kendinizi değil başkalarının da aldığınız ürüne ihtiyacı olabileceğini düşünün.
Sevgili müteahhitler, Datça dünyanın en güzel coğrafyasına sahip olsa da belli bir nüfusun üstünü kaldırmıyor. Bugün elektrik yarın yağışların da giderek azalmasıyla su krizi yaşayacağız.
Yolumuz malum, durumumuz malum, artık birazcık dursak mı? Mülk sahiplerinin acımasız kira bedelleri istemeleri ve emlak fiyatlarının da artışı Datça için çok acımasız. Burasının Yarı-m-Ada olduğunu unutmasak mı?
(ÖÇD/EMK)