* Fotoğraf: Pixabay
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi koordinatörlüğünde Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki üreticiler de dahil ilgili tüm taraflarla işbirliği içinde, “2020-2021 Türkiye Rekolte Raporu” hazırlandı.
Raporda, Türkiye toplam ağaç varlığının yüzde 97’sine sahip 17 il İzmir, Balıkesir, Tekirdağ, Çanakkale, Bursa, Manisa, Aydın, Muğla, Adana, Antalya, Gaziantep, Hatay, Kilis, Mersin, Osmaniye, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa’nın verileri incelendi.
Rapora göre, geçen yıla oranla meyve veren ağaç sayısı yüzde 4 arttı. Ancak özellikle de iklim değişikliğinin etkileri tane veriminde ciddi kayba yol açtı. Olumsuz iklim koşulları nedeniyle ağaç başına ortalama üretim düştü ve bu yıl 8.3 kilo olarak hesaplandı. Buna göre, bu yıl zeytin tane miktarının yüzde 11 azalarak, 1 milyon 316 bin 850 ton olduğu tahmin ediliyor.
Tanedeki kayıp miktarı geçen yıla göre 145 bin tona yakın oldu. Toplam tane üretiminin yüzde 66’sı olan 886 bin 524 tonu yağlığa ayrılacak. Bundan ortalama 5.1 kilo zeytinden bir kilo randıman şeklinde ve yüzde 20 azalmayla, toplam 172 bin 813 ton zeytinyağı üretimi bekleniyor. Zeytinyağındaki kayıp miktarı geçen yıla göre 35 bin 562 tonu aşıyor.
Raporda, Nisan sonu Mayıs başında tam çiçeklenme döneminde zeytinlik alanların yoğun olduğu Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde 40 dereceye yaklaşan aşırı sıcakların çiçeklerin yanması ve kurumasıyla üretim miktarında yer yer ciddi olumsuzluk yaşandığı da vurgulandı.
TIKLAYIN - "Ne Ekersek Onu Biçiyoruz"
Yaz ayları ile eylül ve ekim aylarının da aşırı kuraklık da yağlanmayı olumsuz etkilediği, istenilen tane büyüklüğüne ulaşılamadığı belirtildi. Körfez bölgesinde ise dolu yağışlarının ürünün dökülmesi ve kalite kaybına neden olduğu açıklandı.
Raporda, tarımsal üretimin azaldığı ve gıda güvenliğinin tehlikeye girdiği vurgulanarak şu ifadelere yer verildi:
“Nitekim iklim değişikliğinin sebep olduğu kuraklık ve seller gibi aşırı iklim olaylarının sık ve şiddetli bir şekilde yaşanmaya başlaması zeytin tarımı üretiminde olumsuz etkileri yoğun olarak hissedilmeye başlamıştır. Bu sadece üretim miktarını değil, zeytinyağı kalitesi ve kompozisyonunda da değişimlere neden olmaktadır.”
Suriye- Afrin’den ihraç kaydıyla getirilen ve işlendikten sonra ihraç edilmesi gereken zeytinyağının iç piyasaya arzının haksız rekabete ve üretici fiyatları üzerinde baskıya neden olduğu da belirtilen raporda, sektörün yıllardır devam eden en önemli sorunlarının ise taklit, tağşiş ve kayıt dışılık olduğu vurgulandı.
Raporda “Çok sıkı denetimlere rağmen önlenemedi ve TBMM’de bekleyen yasanın bir önce kanunlaşması, cezaların caydırıcı olması bekleniyor” denildi.
Rapora ilişkin değerlendirmede bulunan Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkan Yardımcısı Halil Bülbül, tane zeytinde Türkiye genelinde yüzde 11, zeytinyağında ise yüzde 30’a varan bir düşüş beklendiğini kaydetti.
Bu yıl Antalya özeline bakıldığında, bahar aylarındaki sıcaklık farklılarından dolayı yaşanan rekolte düşüşünün, Eylül-Ekim aylarındaki ciddi yağış azlığı nedeniyle yaklaşık yüzde 50’ye yükseldiğini belirten Bülbül, “Bu da çok ciddi bir düşüş sektör için. Antalya’da düşüş oranları biraz daha üst düzeyde ve sektörü ciddi anlamda etkiliyor” dedi.
Bütün dünyanın bir problemi olan küresel ısınmanın Türkiye’de de ciddi anlamda hissedildiğini vurgulayan Bülbül, zeytincilik sektörünün de bu ani sıcaklık farkları, fırtına ve sel gibi nedenlerden ciddi anlamda etkilendiğini kaydetti. Özellikle son birkaç yıldır bu etkinin yüksek olduğunu söyleyen Bülbül, rekolte düşüşünün fiyatlara da yansıyacağını belirtti:
“Sızma zeytinyağının litresinin 30 lira civarında olabileceğini düşünüyoruz. Üretici açısından bu rakamlar iyi ama rekoltenin düşük olması tabii ki üreticiyi olumsuz yönde etkileyen bir durum. Yağ fiyatlarının yükseleceğini öngörüyoruz. Sofralık zeytinde de %20-30 civarında bir artış olabileceğini tahmin ediyoruz.”
Sektördeki sorunlara ve çözüm önerilerine de yer verilen raporda, son yıllarda iklim değişikliği etkilerinin kendisini çok daha kuvvetli hissettirmeye başladığı, zamansız ve çok şiddetli yağışların yol açtığı sel felaketleri, ani sıcaklık değişimlerinin yarattığı şiddetli fırtınaların günlük hayatta endişelere yol açtığı kaydedildi.
Küresel ortalama yüzey sıcaklıklarında 1990 ile 2100 yılları arasında yaklaşık 3 derece artış öngörüldüğü tehlikesine işaret edilerek, iklim koşullarındaki bu değişimin, tarım ve bitki örtüsü, temiz su kaynakları, deniz seviyesi, insan sağlığı ve biyoçeşitlilik üzerindeki etkisinin şimdiden görüldüğü dile getirildi.
Heyet raporda, yeni dikim alanları için küresel iklim değişikliği tehditlerinin dikkate alınmasını isteyerek önerilerini sıraladı:
(TP)