Engin Çeber'in, işkenceyle ölümüne neden olmasıyla ilgili 60 kamu görevlisinin yargılandığı davadan, Türkiye'de şimdiye kadar işkenceye verilen en ağır ceza çıktı. Dört sanığın müebbet hapis cezasına çarptırıldığı dava sonrası Çeber'in kızkardeşi Şerife Çeber, "İşkence artık tescillendi" dedi.

Yeni Şafak gazetesi, Gazze gemisindeki yazarları Hakan Albayrak, muhabir Murat Palavar ve TVNET Dış haberler müdürü Sümeyye Ertekin, Program yapımcısı Ümit Sönmez ve kameraman Ersin Esen'in tutuklandığını bildirdi.

Uluslararası Endüstri ve İnşaat İşçileri Sendikası yetkilisi Robert-Nicoud, Devrimci Karargah Örgütü'ne "üyelik"ten suçlanan Murad Akıncılar'ın Uluslararası İnşaat İşçileri Birliği'nde bölüm sekreteri olduğunu söyledi. 3 Haziran'da davayı İsviçre'den bir delegasyon da izleyecek.

Atılım gazetesi muhabirleri Mat ve Küçükbattal, Gazi Mahallesi'nde bir baz istasyonunun tahrip edildiği eyleme katıldıkları gerekçesiyle yargılandılar; dokuz ay sonra tahliye edildiler. Dava 24 Eylül'de sürecek...

Engin Çeber'in işkenceyle ölümüne dair davada mahkeme üç gardiyan ve Metris cezaevi ikinci müdürünü "işkenceyle ölüme sebebiyet vermek" suçlamasıyla müebbet hapisle cezalandırdı. Üç karakol polisi ve cezaevi doktoru da ceza aldı.

RSF, Gazze gemisinde gözaltına alınan gazetecilerin derhal serbest bırakılmalarını istedi; FİJ, BM İnsan Hakları Konseyi'ni uyararak, G9 Platformu, özgür haber akışını sağlanması için İsrail'e baskı istedi.

ÇEVBİR, Sancı ve Yerguz'un davasında dosyanın Çocukları Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu'na göndermesine tepkili: "Çocuklar bahane edilerek davaya katılması kültürel ve sosyal hayatımıza müdahale etmek için her yolu mubah sayan yasakçı zihniyetin tezahürüdür."

Dink Ailesi avukatları, Trabzon'da görev yapan sekiz jandarma görevlisinin "ağır ihmal"den yargılanmalarını talep etti. Sanık avukatları da, esas hakkında savunma yapmak için süre istedi. Dava 28 Temmuz'a kaldı.

TGC, Gazze'ye insani yardım taşıyan gemilere karşı İsrail'in giriştiği operasyonun görevlerini yapan gazetecilerin can güvenliğini tehlikeye attığını açıklayarak, "Hayatını kaybedenlerle ilgili kesin bir bilgi alınamaması da endişelerimizi arttırıyor" dedi.

Basın Enstitüsü Derneği, "Milliyet" santralinin de dinlendiğinin ortaya çıkmasını "Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğünün ağır biçimde ihlal edildiğinin yeni bir örneği" olarak değerlendirdi. ÇGD ve TGS de uygulamaları kınadı...

Şalom Gazetesi Yayın Koordinatörü Tilda Levi, 13 yıldır sürdürdüğü görevini Virna Banastey'e devretti. Levi için düzenlenen törende Silvyo Ovadya ile Moris Levi'ye de birer plaket sunuldu.

"Davayla ilgisi olmayan telefon konuşmalarının dava dosyasına konulması suretiyle haberleşme hak ve hürriyeti ile özel hayatın gizliliği ilkesinin ihlal edilmiş olması ve davacıya yönelik yukarıda açıklanan nitelemelerin içerdiği ima ve sübjektiflik göz önüne alınarak bu hususun hukuka aykırı olduğunun tesbiti ve bu aykırılığın hukuk eli ile meydana gelmesi sebebiyle tecavüzün kınanması, fazlaya dair talebin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır."

Anneler ilk kez, 1995’te, Galatasaray Meydanı’nda, gözaltında kaybedilen çocuklarının bulunması için oturma eylemi başlattı. Aradan tam 15 yıl geçti; Cumartesi Anneleri/ İnsanları’nın 270. kez düzenlediği oturumda bu kez Halil Alpsoy’un torunları konuştu: “Dedemiz bulanana kadar buradayız.”

Anne ve babaların "çığlık" halini alan uyarı ve talepleri acilen yerine getirilmeli! "Doğuda-Batıda nerede olursa olsun tüm ülkedeki çocukların bizim olduğu bilinciyle davranmamız gerekiyor."

Müdahil avukatlar, Trabzon'da sekiz jandarmanın basit ihmalden yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaalarını sunacak. İstanbul'daki cinayet dosyası da sona yaklaşıyor.

BDP Şırnak Milletvekili Kaplan, YÖK’ün üniversitelere gönderdiği “Eylem Planı” ile ilgili "Belge ‘Beş Yıllık Orta Vadeli Plan’ olarak geçiyor. Bu, Kürt öğrencileri gözaltına aldırmayı, tutuklatmayı sistematik hale getirmeyi amaçlayan bir devlet planı" dedi.

Şemdinli YİBO mezunu Yavuz: "Toplama kampı gibi bir yerde okumuşuz. Bir tür tahrifat yapıldı bize. Dilimizden, kültürümüzden, sosyal ilişkilerimizden kopartılarak bir tür deneye tabi tutulduk gibi hissediyorum."

YİBO mezunu Gündüz: "Türkçeyi zorlama yoluyla öğrendik. Okulumuz askeriyenin yanındaydı, askerler Kürt olduğumuzu biliyorlar, Kürtçe konuştuğumuz zaman laf atıyorlar, aramaları daha sert biçimde yapıyorlardı."

Kadıköy Savcılığı, yayımlandıkları 14 Nisan'da "Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu" ve "Ergenekon'da Kim Kimdir?" kitapları nedeniyle gazeteciler Ertuğrul Mavioğlu ve Ahmet Şık hakkında soruşturma açmış...

Şırnak Merkez YİBO mezunu: "Hocalar, ders dışında da Türkçe konuşmanın bizim için iyi olduğunu söylerdi. Artık evde bile Türkçe konuşuyorum. Kürtçe bazı kelimeler aklıma gelmiyor, annem bana sitem ediyor."