Hukuk Gündemi:Fikret İlkiz’den her hafta

tutuklu bulunan tüm Milletvekilleri, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin 2 inci ve 25 inci maddelerine göre derhal salıverilmelidir. Mahkemeler Sözleşmeye dayanarak karar verebilirler.

Çağdaş ülkelerin hiçbirisinde örf ve adet, cinsellik anlayışı, ahlak ölçüleri değişmez olarak kabul edilmez. Ve hatta değişimi engelleyen ceza uygulaması ve yaptırımları da kabul edilemez. Muzır Kurulu ve mevzuatı yürürlükten kaldırılmalıdır.

12 Haziran 2011 tarihinden önce akılda ne kaldı? Ölüm cezası, işkence, eşkıya, bomba ve kitap...

Geçmişle yüzleşmek konusunda parmaklarını dahi oynatmayan seyircilerin suçu, mevcut duruma katkıda bulunup, olan bitenleri meşru kılmaya yardım etmek değil midir?

Siyasal iktidarlar İnternet'in yükselişini durdurmak için her şeyi yapmaya hazır. Türkiye de farklı değil ve İnternet ortamında kişilerin birbirleriyle iletişimi dâhil, "sosyal medya ağlarının" hareketliliğini, eylem birlikteliklerini ve bu yolla dayanışmayı ve başkaldırıyı kırmak istiyorlar.

Gizlice kayıt yaparak kaydettikten sonra gizli kaydı bir davada delil olarak kullanmak isteyenler, sesini kaydettikleri kişiye karşı gerçekleştirdikleri bu kusurlu eylemleri ile Anayasa'ya, TCK'na ve İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı davranmış ve kişilik haklarına saldırıda bulunmuşlardır.

Sayın Avukat Halit Çelenk'in "ömür boyu onurlu savunma adına", onun yaşamına ve onun geride bıraktıkları tüm değerlere saygılarımla....

Bizim sorumluluğumuz gazetecileri korumaktır. Gazetecilerin sorumluluğu, halkın gerçekleri öğrenmesi için eğilip, bükülmeden ve gerçekleri eğip, bükmeden haber yapmaktır. Denge budur. Dengeli gazetecilik ve sorumluluk böyle anlaşılmalıdır.

Televizyonlar 3 Mayıs 2011 günü "basın özgürlüğümüz için" alt yazısı geçen ve bu cümleyi sesli olarak anons eden onbeş saniyelik "beyaz boşluklu görüntü yayını" yapmalıdır.

Yıllar geçmiş olsa bile, olağanüstü dönemden kalan yargılamalarınız, mahkûmiyetleriniz, beraatleriniz, eskiden kalan davalarınız bir gün, mutlaka karşınıza çıkarılıyor.

Bir kere daha yazarsak belki içinde bulunduğumuz duruma yararı olur. AİHS'ye ve AİHM içtihatlarıyla uyumlu olan yasal düzenlemelere sahip olmayan Türkiye'de basın özgürlüğü güvence altında değildir, aksine baskı altındadır.

Ama biliyorsunuz yargı tavsiyelere uymaz, kendi bildiğini yapar. Zaten kimse yargıya emir ve talimat veremez ve hele, telkin ve tavsiyelerde hiç bulunamaz (!) Tutukluluk halleri ve gazeteciler kimin umurunda ki, nasıl olsa yargı artık tam bağımsız ve tam tarafsız...

Hukuki düzenin varlığı veya yokluğunun, kişiler üzerinden tartışılması sürdükçe olağanüstü dönemden kalan özel görevli ve özel yetkili yargılamalar bu ülkenin ve insanların yazgısı olmaya devam edecektir. Size de "dokunursa", siz de "yanarsınız"...CMK 250 madde ile görevli olan yargı sona ermelidir.

Ama bunca yıldır siz hala, Türkiye'nin bir toplama kampı olduğunu göremediyseniz; bence durum, asıl bu nedenle, gerçekten "vahim" boyuttadır, sevgili arkadaşlar". Bence durum, gazetecinin tanıklığıyla 17 yıl önce yazdığı gibi bu günde aynı nedenlerle çok daha "vahimdir".

Önce kendilerini ve kendilerinden olanları kurtardılar ve adına; halkın haber alma hakkını sağlamak için gazetecileri yargının ceza tehdidinden kurtararak basın özgürlüğünü sağladık dediler.

Başbakan'a göre, Türkiye'de basın mensubu olup da içerde olan 27 kişiden hiçbirisi yazdığından ve hazırladıkları haberlerden dolayı içeri girmemiş. İçeri giriş sebepleri "...terör örgütleri ile ilişkiler, hükümet yıkmaya yönelik attıkları adımlar vesaire"... Aksi fikirdeyim. Başbakan gibi düşünmüyorum...

Şüpheliler Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın üzerine yüklenen silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan haklarında yeteri kadar tutuklama müzekkeresi çıkarılarak tutuklanmalarına karar verildi. Biz altı avukat onları orada öylece bıraktık ve çıktık...

Ek İhtiyari Protokol bir yana, Türkiye İnsan Hakları Kurumunun kurulması hakkındaki kanun tasarısı, üzerinde en az konuşulan ve tartışılan, ama en önemli konulardan birisidir. Devlete bağımlı bir kurum mudur beklentiniz yoksa özerk ve bağımsız bir kurul mudur istenilen?

Artık Başbakan'ın "teftiş ve muayenesine tabi tutulmuş" yayınlar ile matbuat, Başbakan'ın tayin ve takdirine göre kanun dairesinde serbesttir.

Anayasa mahkemesinin temel amaçlarından birisi temel insan hak ve özgürlüklerinin yasama organının tasarruflarıyla ihlalini önlemektir. Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ile hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasıdır.