Tanrıkulu’nun, başbakanın üslupsuz tavrına karşılık geliştirdiği tavır; sözün bittiği yere şeddeli bir nokta koyma. İçeride kalan AKP'li vekiller Erdoğan'ın Tanrıkulu aleyhine laflarını dinlemeseydi muktedirlerin politik kararları başka türlü olurdu.

1 Mayıs sömürülen emeğin olduğu kadar görünmeyen emeğin de bayramı. Fabrikalarda, tekstil atölyelerinde, barlarda, evlerde, sokaklarda, devlet dairelerinde çalışan lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transseksüelin de bayramı.

"Kendini her şeyden ırak, mahrum yakaladın mı hiç" diye sordu. İçimden "Yaşadığın bu duygu bulaşıcı bir salgın hastalık. Tedavisi var gibi, yok gibi. Sebebin olsun sabahları uyanmak için" diye söylemek istediklerimi geçirirken salondan çıktı.

"Ego", bir yaz günü "bana dağlardan kar taşıyın, kızak kayacağım" diyen kaprisli "id"le "sen asla kızak kayabilecek kadar becerikli değilsin" diyen bir "süperego" arasında kalmamışsa, dinlenmişse, törpülenmesine de gerek kalmaz.

Çocukların, bir dizi psikolojik ya da fiziksel şiddete maruz bırakılmalarının kabul görebilecek ve anlaşılabilecek hiçbir bilimsel, pedagojik gerekçesi yok. Durumu ya da sonucu eğitsel gerekçelerle açıklamak mümkün değil.

"Sağlık Politikası Reformu" adlı kitapta sağlık politikaları konusunda mutlaka bimek gereken doğrular yer alıyor. Gelin AKP'yi kapatmak yerine onlara bu kitabı okuma cezası verin. Onlara bu ülkenin insanlarının sağlığı adına bir şans daha...

Bazı acıların tesellisi yoktur, aynen 1915'in veya 19 Ocak 2007'nin olamadığı gibi. Acı ne kadar siyahsa, teselli de bir o kadar karadır. Ama bazen siyah acıların, bir özür mesajıyla da olsa, gri birer tesellisi olabiliyor. Belki de bazen Sird'inki gibi geniş yürekler gerek gri teselliler yaratmak için. Sird'in yüreği geniş olmasa Göz'ü ikna edebilir miydi?

Beraat kararı, Roj Tv’nin kabulü imasını taşıyacakmış gibi, tasarlanan cezai yaptırımın alt sınırı olan iki ay 15’er gün hapis cezası, para cezasına dönüştürülerek karar verildi. Elbette metni imzalayan tüm DTP'liler için. Karar hukuki değil siyasi.

Genel oy hakkını, tarihte işçi sınıfı mücadele ile kazandı. Yani Kayacı’nın "eşit" olarak vermek istemediği "oy hakkı" havadan inmedi. O "çobanın oyunun" arkasında İngiltere’de Çartistler’den başlayan, koca bir dünya işçi sınıfı tarihi var.

Demokrasi zorla ihraç edilemez. "Ediyorum" diyen, emperyalizm yapıyordur. Ama az gelişmiş ülkede Batı’nın çağdaş değerlerini özümsemiş bir "ithalatçı" varsa, demokrasi ithal edilebilir. Egemenlik ve müdahale konusunda kafanızı karıştırabildim mi?

"Avrupa Hasta Hakları Günü"nde ve İstanbul Tabip Odası seçimlerinde; sağlıklılık için elele vermek gerek. Sağlık alanındaki mücadeleye hekimleri merkez alan mücadele ne yazık ki "sağlık hakkı ve hasta hakları"nın varolmasını sağlamıyor.

Uygun pazarlama yöntemleri kullanmak ve sürekli yeni reklam araçları araştırmak Nestlé'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerindeki ve genç cumhuriyetteki başarısının kilit sebepleri oldu.