Bu haftaiçi, bir gazetenin 23 Nisan özel ekinde "Çocuk Hakları mı dediniz?" adlı köşesine göz gezdirirken, çocukların "Bugüne kadar en çok neye sahip olmak isterdiniz?" sorusuna verdikleri cevabın genellikle "bir köpek yada kedi sahibi olmak" olduğunu gördüm.
12 yaşındaki Bora Umut Akar, bakın bu isteğini nasıl dile getiriyor:
"Bana bugüne kadar sahip olmak istediğin ne diye soracak olursanız, vereceğim tek cevap küçük bir köpek olurdu."
Daha sonrasında ise anne ve babasının bu isteğini çok uzun zamandır balık ve kaplumbağa gibi hayvanlarla geçiştirmeye çalıştığını, onları sevsede köpeğin yerini dolduramadıklarından yakınıyor. "Bir köpek sahibi olmak benim de hakkım değil mi?" diye sorgulayarak da bitiriyor sözlerini.
Bora'nın içinde bulunduğu bu durum, yaşıtlarının ortak sorunu sayılabilir. Evimizde kedi, bahçemizde de köpek olduğundan çocuklar arkadaşlarımız olan anne babalarıyla birlikte bize gelmek ister. Bu ziyaretlerin sonu her birinde de benzer şekilde sona erer:
"Anne ben de kedi istiyorum."
Anne veya babaları da "Konuşuruz sonra" diyerek noktayı koyar. Sonra göz göze geliriz o çocuklarla. Karışmak istemediğimden değil ama bir şey de söylemem bu gibi durumlarda. İçim tuhaf olur o minik gözlere bakarken. Ben anlamam nedenini bu itirazın. Oysa, kedi veya köpeğin bir eve getireceği öyle güzel şeyler vardır ki...
Sebebi "temizlik", "mama fiyatları", "her gün ilgilenilecek bir işin daha olması" gibi şeylerse, zaten anlamam mümkün değildir! Bir süre sonra çocuklarını getirmeden yalnız gelmeye başlar arkadaşlarımız. Eh benim hayvan delisi olduğum düşünülürse evine hayvan istemeyen bir ebeveyn için doğru bir tutum doğrusu. Her ne kadar aralarına girmesem de sanırım bir elektrik veriyorum...
Efendim, hayvansever olalarak hayatımın önemli bir bölümü sokağa atılan köpek ve kedilere yeni sahipler bulmaya çalışarak geçmekte. Bu köpeklerin yarısından çoğunu ise köpek isteyen ufaklıkların isteği üzerine alınıp, bir iki yaşından sonra cazibesini yitiren köpekler oluşturuyor.
Aile ilk günden beri o köpeğe fazlalık olarak baktığından, çocuğun okul vb. sebeplerle uzun süre ilgilenemeyeceği belli olan köpeğin, yumuşacık yataklardan sonra, itilip kakıldığı, aç ve hasta olduğu sokaklarda kendini bulması sürpriz olmuyor. Bu yaklaşım ise benim aklıma, köpeğin gitmesine izin veren ebeveynlerin küçükken hayvan sahibi olmamış olabileceği ihtimalini getiriyor.
Bu ise konunun iki boyutunu gözler önüne sermekte:
Pedegoglar, çocukları köpek veya kedi ile büyütmenin önemi konusunda ebeveynleri uyarmakta. Bir çocuk için en önemli şeylerden biri büyüme çağında, ona arkadaşlık edecek evcil hayvanının olması. Son dönemde bir çok alerji uzmanı ise "Çocukların alerji riskine karşı evinizde mutlaka hayvan besleyin" diyor.
Sorumluluk, vicdan, paylaşım, sosyal yaşam, saygı, sevgi konusunda son derece geliştirici bir birliktelik kedi-köpek ve çocuk ilişkisi. Onun için sevgili anne ve babalar çocuğunuz köpek veya kedi istiyorsa lutfen bu istegini dikkate alıp aşağıdaki önerilere bir göz atın: