Amerika Demokratik Sosyalistleri (DSA) üyesi Michael Kinnucan tarafından Jacobin dergisi için kaleme alınan bu yazı, Cengiz Onur tarafından Türkçeye çevrildi. Makalenin İngilizce orijinali ve Almanca çevirisini Jacobin’de okuyabilirsiniz.
Zohran Mamdani’nin New York belediye başkanlığı seçimlerindeki şaşırtıcı zaferi, solu ulusal çapta heyecanlandıracak — ki öyle de olmalıdır. Peki bu zafer sosyalistler için ne anlama geliyor? Seçim sonuçlarını, ulusal ruh halinin bir göstergesi veya bir ideolojinin haklılığının kanıtı olarak, geniş ideolojik terimlerle yorumlamak her zaman caziptir. Hepimiz, bir yıldan az bir süre önce Kamala Harris’in yenilgisinin, giderek göçmen karşıtı hale gelen bir ulusun sağa kaydığını gösterdiğini hatırlıyoruz — ve hatta daha yaşlı okuyucular dört yıl önce, suçlara karşı sert bir şekilde mücadele eden New York Belediye Başkanı Eric Adams’ın, Demokrat Parti’nin geleceği olarak görüldüğünü hatırlayacaktır. (Şimdi insanlar Zohran için de aynı şeyi söylüyor.)
Ancak seçimler hiçbir zaman bir ideoloji veya platforma dayalı net referandumlar değildir. Seçimler, büyük ölçüde adayların yetenekleri ve zaafları tarafından belirlenir. Mamdani 2020’de New York Eyalet Meclisi’ne seçilmeseydi, 2025’te aday olamazdı; ve onun yerini alabilecek benzer yetenek ve özveriye sahip bir aday da olmazdı. Eric Adams, kötü şöhretli bir yolsuzlukla anılmasaydı, şu anda zaferine doğru yol alıyor olabilirdi ve ona rakip olacak ciddi bir aday ortaya çıkmayabilirdi. 2025’te New York belediye başkanlığına demokratik sosyalist bir adayın aday olma fırsatının ortaya çıkacağına ya da ortaya çıktığında bunu değerlendirecek bir adayın olacağına dair hiçbir garanti yoktu.
Tam da bu belirsizlik nedeniyle, Sol’un bu fırsatı değerlendirmesini sağlayan çalışma hayati önem taşıyordu. Bu çalışmanın önemli bir kısmı, son on yılda Mamdani gibi adayları belediye meclisi ve eyalet meclisi pozisyonlarına seçmekle uğraşan New York City-Amerika Demokratik Sosyalistleri (NYC-DSA) tarafından yapıldı. Bu şube ve kardeş şubesi Mid-Hudson Valley DSA, dokuz eyalet milletvekili ve iki belediye meclisi üyesini göreve seçti ve bunların hepsi çalışanların davasına kendini adamış kişilerdi. Sekiz yıl önce NYC-DSA’nın planlarında belediye başkanlığı seçimi yoktu. Ancak yerel örgütümüz, eyalet meclisi seçim kampanyalarında sıkı bir şekilde çalışmasaydı, dünkü seçim gibi bir seçim için gerekli olan örgütsel kapasite, işbirliği, güvenilirlik ve en önemlisi aday bulunamazdı.
Bu örgütsel kapasiteler aynı zamanda kampanyanın yürütülme biçimini de şekillendirdi.

ABD'NİN EN BÜYÜK KENTİ SOLUN
New York: Zohran Mamdani önderliğindeki halk hareketi Trump ve milyarderler ittifakını yendi
NYC-DSA, yıllar içinde “saha” odaklı, yani binlerce bireysel gönüllünün katılımıyla yürütülen benzersiz bir kampanya ruhu geliştirdi. NYC-DSA için, kampanya ruhu yalnızca oy kazanmak için bir taktik değildir (her ne kadar aynı zaman da öyle de olsa); bu ayrıca sıradan insanları, gözlemci ve hayranlar olarak değil, katılımcılar ve ortak organizatörler olarak kolektif bir proje olarak doğrudan kampanyaya dahil etmenin bir yoludur. Mamdani, 90 bin gönüllü seçim kampanyası destekçisinin, başarısının anahtarı olduğunun farkında. Seçim kampanyasının deneyimli DSA aktivisti Tascha Van Auken tarafından yönetilmiş olması tesadüf değildir: Kampanya, DSA’da yıllarca kazanılan ve kaybedilen kampanyalar boyunca geliştirilen bir örgütsel ruh ve teknik beceri üzerine inşa edilmiş ve geliştirilmiştir.
Bu kitlesel katılım ruhu, Mamdani’nin kampanyasının gücü hakkında çoğu dış gözlemcinin fark edebileceğinden çok daha fazlasını açıklıyor. Hayatım boyunca, insanların politikleşmiş arzusu (dünyayı değiştirmek için birlikte çalışmak) ile onlara sunulan fırsatlar arasındaki uçurumun bu kadar büyük olduğu bir an hiç olmamıştı. Bu koşullar altında, Mamdani kampanyasının insanlara sadece umut vermekle kalmayıp, aynı zamanda değişim için doğrudan harekete geçme ve diğer insanlarla bağlantılar kurma fırsatı da sunmasını devrimci bir adım olarak görüyorum.
Yine de, kampanya daha güçlü rakipler karşısında başarısızlığa uğrayabilirdi. Seçim kampanyası sırasında birçok kişiden Mamdani’nin rakiplerine karşı şanslı olduğunu duydum. Bu kişiler, Adams’ın yozlaşmış ve Trump’a borçlu olması, Andrew Cuomo’nun ise cinsel taciz nedeniyle gözden düşen, karizmasız, itibarını yitirmiş eski bir vali olması ve valilik yıllarında uyguladığı politikaların bugün New York şehrinin tüm sorunlarının büyük ölçüde sorumlusu olması nedeniyle Mamdani’nin şanslı olduğunu söylediler.
Elbette, Adams’ı ve ardından Cuomo’yu destekleyen milyarder bağışçılar daha iyi bir lider bulsalardı, yarışın sonucu farklı olabilirdi. Ancak, onların başarısızlığının tamamen veya sadece şanssızlıktan kaynaklanmadığını düşünüyorum. Merkezci adayların bu kadar kötü olmasının yapısal nedenleri var ve bu nedenler geçen yılki başkanlık seçim kampanyasında da açıkça ortaya konmuştu.
Tabanı ile giderek kopan ve anlamlı bir iç yapıdan bile yoksun bir Demokrat Parti, nihayetinde o anda partinin tepesinde olup en çok bağış toplayabilen kişi tarafından yönetilir. Bu kişilerin kötü, halkla bağlantısı kopuk, skandallara yatkın, yozlaşmış adaylar olması tesadüf değildir ve merkezci bağışçıların kendileri için bir felaketin yaklaştığını görmeleri halinde bile (2024 yazında Joe Biden, bu yılki ön seçimlerin hemen ardından Cuomo), bunu durduracak kolektif kapasiteye sahip olmamaları da tesadüf değildir. Bu tür bir başarısızlık, sistemin doğasında vardır. Sistem böyledir, Adams ve Cuomo gibi kişileri sistematik olarak üst düzey pozisyonlara iter.
Beni en çok şaşırtan şey, Zohran’ın ön seçimlerde ilerici kanadı domine etmeyi başarmasıydı. İşte tam da bu noktada pes edip tesadüfleri neden olarak sunmaya en çok meyilliyim: Bilim tarafından hala tam olarak anlaşılmayan nedenlerden dolayı, bazı insanlar diğerlerinden daha karizmatiktir.
İşin bir kısmı böyle, ama daha fazlası da var. İlerici politikacıların bile geniş bir kesimi, seçmenlerin soldan sağa doğru bir yelpazede yer aldığı bir zihinsel modele hapsolmuş durumda; bu zihinsel modelde, seçmenler sağa kayarsa (2024’te olduğu gibi), siz de sağa kayarsınız. Şu anda Demokratlar arasında, partinin Trump’ı yenmek istiyorsa ekonomi konularında “sağduyu”ya odaklanması gerektiğini savunan bir dizi uzman var. Bu görüşe göre, bu eşi benzeri görülmemiş zamanlarda, eşi benzeri görülmemiş önlemlere başvurmak çok riskli.

Trump, Mamdani’nin ‘kötü bir başlangıç’ yaptığını söyledi
Bu dünya görüşü giderek daha absürt sonuçlar doğuruyor (örneğin Trump, inşaat işçilerini kaçırmak ve çocuklar arasında artan kızamığa bulaşma oranı gibi günlük meselelere odaklandığı için kazanıyor). Ancak “ilerici” adaylar da bu dünya görüşünü paylaşıyorlardı ve bu, onların siyasi durumu temelden yanlış okumalarına neden oldu. Seçmenler aşırılıktan bıkmamıştı ve ortayı aramıyorlardı; Biden’in ilerlemeciliğinden bıkmış ve “sağduyulu” bir politika aramıyorlardı; politikada (kira ödeyememek) veya siyaset de (faşistler tarafından yönetilmek) gibi işe yaramayan bir statükodan bıkmışlardı ve agresif bir şekilde yeni bir şey arıyorlardı. Zohran tam olarak bunu sundu.
Kampanyanın bu boyutu, Gazze’deki savaştan ayrı düşünülemez. Mamdani kampanyasını duyurduğunda, Filistinlilerin haklarına yönelik tutarlı ilkeleri ve aleni desteği, bu konuya demokratik sosyalist taahhütlerinden bile daha fazla öncelik vermesi, aday olarak en büyük dezavantajı olarak görülüyordu. Fakat bu durum, tam tersine, güçlü bir avantaj olarak ortaya çıktı. Birçok seçmen (özellikle, ancak yalnızca genç ve Müslüman seçmenler değil), ana akım Demokratların İsrail soykırımı için açıkça sahtekârca savunmalarından giderek daha fazla tiksinti duymaya başlamıştı; Mamdani’nin bu konuda taviz vermemesi ve Filistinliler için eşit haklar talep etmesi, sadece İsrail-Filistin konusunda değil, daha geniş anlamda cesareti ve samimiyetinin bir göstergesi oldu. Birçok seçmenin iki devletli çözüm konusunda net bir görüşü olmayabilirdi, ancak yalanlardan ve kaçamak cevaplardan bıkmışlardı.
Peki şimdi ne olacak? Mamdani’nin seçilmesi, sekiz, dört veya iki yıl önce çoğu New Yorklu sosyalistin en cüretkâr hayallerinin ötesinde bir başarıyı temsil ediyor. Ancak bu, birçok kişinin işaret ettiği gibi, mücadelenin sadece başlangıcıdır. Önümüzdeki dört yıl içinde şehir olarak birlikte başarabileceklerimize çok şey bağlı — hem konut ve çocuk bakımı gibi krizlere kamusal çözümler sunmak hem de her şeyden önce New York’un yüz binlerce göçmenini Trump’ın etnik temizlik kampanyasından nasıl koruyabilmek.
Başarının kesinlikle bir garantisi yok. Ancak New Yorklular için Mamdani yönetimi, karşı koyma fırsatı yaratıyor ve ülke genelindeki sosyalistler içinse kampanyası, iktidarı inşa etmek için altyapı oluşturmanın bir planını sunuyor.

Zohran Mamdani kimdir?
(MK/CO/VC)




