Bazen “matematik” aldatıcı olabiliyor.
Daha doğrusu, aldatıcı olan matematik değil, kâğıt üstünde gayet doğru olan matematiksel verilerin, tekabül ettiği gerçekten koparılarak sunulmasıdır.
Güncel bir örnek üzerinden ilerleyelim:
150 kilowatt'a (KW) kadar olan elektrik tüketimleri yüzde 50 zamlanarak 1,37 TL, 150 KW'ın üzerindeki kısım için ise elektrik tüketiminin birim fiyatı yüzde 125 zamlanarak 2,06 TL olmuş, ardından ise 150 KW sınırı, 210 KW’ye çekilmişti.
Günlük elektrik enerjisi tüketimi 9 KW olan bir aileyi düşünelim: 30 günlük tüketim 9.30 = 270 KW’tır. Bu durumda tüketim bedeli eşik 150 KW olursa,
150 x 1,37 4 + (270-150) 2,06 = 452,7 lira,
210 KW olursa da,
210 x 1,37 4 + (270-210) x 2,06 = 411,3 lira olur. Aradaki fark 41,4 liradır. Bu da yaklaşık yüzde 10’luk bir indirime tekabül ediyor. Bu durumda günlük tüketim bedeli 13,71 liradır.
Peki ya sayaçlar 30 günlük periyotla değil de 35 günlük periyotla okunursa ne olur?
9x 35 = 315 KW tüketim olur.
Bu defa tüketim bedeli 210 x 1.37 + 105 x 2,06 = 504 lira olur. Bu defa da günlük tüketim bedeli 14,4 liraya çıkıyor. Aradaki fark 14,4 – 13,71 = 0,69 lira olup bu da yaklaşık yüzde 5’lik yeni bir zamma karşılık geliyor. Oysa sınırın 150 KW’den 210 KW’ye çekilmesi, sayaç okuma periyodu 30 gün iken, son zamma göre yüzde 10’luk bir indirime tekabül ettiğini görmüştük. Enteresan…
Demek ki sınırın 150 KW’den 210 KW’ye çekilmesi tek başına, sunulduğu gibi bir indirim anlamı taşımıyor, hatta bariz bir şekilde yanıltıyor.
Benzer aldatıcı sunumlara çok sık rastlıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde ülkelerin enflasyon oranlarının karşılaştırmalı olarak verildiği bir tablo çokça gezindi ortalıkta. Tabloya göre enflasyon oranı en düşük ülke Türkiye idi! (Uçuyoruz!) Avrupa gerçekten de “bizi kıskanıyor” olmasın? Niye mi?
Tabloda ABD’nin yüzde 1,4 olan enflasyon oranı yüzde 7 olarak verilmiş, artış oranı yüzde 400; Almanya’nın yüzde 0,4 olan enflasyon oranı yüzde 5,3 olarak verilmiş, artış oranı ise yüzde 1225 olarak gösterilmiş. Matematiksel olarak bir problem yok görünüyor. Ancak aynı tabloda Türkiye’nin yüzde 14,6 olan enflasyon oranının yüzde 147’lik bir artışla yüzde 36,08 olduğu da gösterilmiş ki burada matematiksel doğru ile “gerçek” arasında en az 77 fark bulunabilir.
Haber “Küresel Enflasyon” başlığıyla bas bas “Bakın biz yine iyi durumdayız, halinize şükredin!” diye bağırıyor ama gerçek hayatla ilgisi yok, apaçık bir hileli yönlendirme… Pazar alışverişinde taneyle meyve, gramla sebze alan vatandaşın durumuyla örtüşüyor mu bu tablo? Gerçek olan şu ki, tabloda yer verilen ülkelerin ekonomik standartları, asgari ücreti vs. ile kıyaslandığında Türkiye nüfusunun çoğunluğu yoksulluk sınırında yaşıyor.
Oysa matematik, Martin Lewis'in dediği gibi "İyi bir para biriktirmenin can damarıdır, ne zaman iyi bir anlaşma yaptığınızı ve ne zaman dolandırıldığınızı anlamanıza yardımcı olur."
(UA / HA)