"Geçmişle gelecek arasında, düş gibi
Ne eski, ne yeni
Sanki düşüncemizin
En saydam dakikası titriyor"
[Melih Cevdet Anday - Göçebe Denizin Üstünde]
Kent-içinde-doğa. Bir koruyu bu şekilde tarif etmek mümkündür. Kentin varlığının uzak olmadığı bu yerler, kent onu içerse de onu dışlayan bir mesken olma özelliği taşır. Bu açıdan bir koru, onu ihtiva edeni dışlayandır da.
Aristoteles'in, "bir şeyin etrafının bir başka şeyle sarılması, çevrelenmesi" şeklindeki mekan tanımı dikkate alınırsa eğer, bir koru da doğayı bozarak var olabilen bir kentin içinde veya çeperinde yer alan, kentin onu sarmaladığı mekandır.
Öte yandan korular “insan dışı doğa” tasavvurunu da alaşağı ederler. Çünkü koru aracılığıyla doğa, insandan ve kentten uzakta olan değildir artık; aksine koru, insanı her iki mekana da yakın tutandır.
Bir korunun bu yönlü mekansallığı onun kendini kapsayanı dışlaması ya da kendini bozanın onu çevreleyerek “koruması” gibi bir takım varlık nedensel çıkmazları beraberinde getirir. Ontolojik bu meseleler ise kuşkusuz ki koruyu mesken edineni, o yerde bulunanı mekansal ve zamansal sorgulamalara, çıkmazlara iter.
"Yarın Başka Koruda"
Bir korunun yanında bulunan pansiyon sakinlerinin zaman ve mekanla olan tuhaf hikayesini masalsı bir biçimde anlatan Melih Cevdet Anday’ın "Yarın Başka Koruda" adlı oyunu, tam da bu tür sorgulamalar ile çıkmazların anlatısına kapı aralıyor.
Yiğit Sertdemir'in yönettiği, Bakırköy Belediye Tiyatroları Yunus Emre Kültür Merkezi’ndeki Müşfik Kenter Sahnesi’nde oynanan oyun, zaman ve mekanla boğuşan karakterlerin trajikomik hikayesini anlatıyor.
Melih Cevdet Anday’ın şiirinin de kurucu unsuru olan zaman mefhumu, oyunun da kurucu öğesi olarak karşımıza çıkıyor. İnsan varoluşunu düz çizgisel bir zaman döngüsünden çıkaran Anday'ın bu oyununda, şimdi ile geçmiş-gelecek, yine insan ve doğa ikiliği çarpıcı bir biçimde ele alınıyor.
Geçmiş-Şimdi ve İnsan-Doğa
Oyun, şimdide olanın geçmiş zamanını yadsıyışını ve yine doğada olanın doğayı dışlayışını sunuyor izleyicisine. Ve insanın zamanının mekanı ile kopmaz ilişkisinin altını çiziyor.
"Ormanın içinde değil yanında yaşıyoruz" diyen pansiyon sahibi kadın ile ona olan aşkından yıllarca aynı pansiyonda sıkışıp kalan ihtiyar aşığın koruyu (doğayı) bir canavar olarak tasvir edişi, bir şekilde doğaya karışanların ise ya harap oluşu ya da hayvan sesleri çıkaran, cinsel arzuları ile insan ve hayvan arasında bir yerde duran "yabanilikleri", içinde-olunan-doğada dahi dışsallaştırılan ve yabancı olunan doğayı resmediyor.
Anday'ın "Yarın Başka Koruda" oyunu, insanın doğayla olan çarpık ilişkisini, mekansızlığını, aidiyetsizliğini ve nihayet zamansızlığını masalsı bir dille anlatıyor.
Bu düşsel anlatı, bizi varlığımız üzerine düşünmeye buyur ediyor ve bunu, "düşüncemizin en saydam dakikasını titreterek" yapıyor.
Oyunun Künyesi
Yazan: Melih Cevdet Anday
Yöneten: Yiğit Sertdemir
Oyuncular: Ayşe Demirel, Burak Dur, Çetin Etili, Gülce Uğurlu, Kadir Hasman, Mert Asutay, Sonya Dicle Akbaş, Zeyno Eracar
Oyunla ilgili ayrıntılı bilgiyi buradan edinebilirsiniz. (BA/EA)