Zagreb'ten en son 25 yıl önce aile olarak gurbete son verdiğimizde Türkiye dönüşünde geçmiştim. Maribor, Ljubljana, Zagreb, Split, Belgrad vs. Aracı kullanan babama yanlış yola sapmaması için haritadan sırayla bu yer isimlerini okurduk. Pek birşey hatırda kalmadı ama Yugoslavya zihnimde gri, yoksul ve soğuk bir ülke olarak kalmış. Bir zamanların Yugoslavya'sı, şimdi birden fazla ülke...
Hırvatistan'ın başkenti olan Zagreb'e bu kez uluslar arası bir konferans için döndüğümde çabucak kenti gezmek istedim. Konferans için geldik ama önce, akşam Güzel Sanatlar Müzesi'nde geleneksel Afion müzik grubun mini açılış konserini dinleyecektik. İki saatimiz vardı.
Yeni tanışan üç arkadaş, önce kentin her yerinden göründüğü için havaalanı yolundan da gözümüze çarpan Katedrali ziyaret edelim dedik. Kent merkezinde uzun bir yürüyüşün ardından gittiğimiz katedralde Jesuit Üniversitesi'nin tarih profesörü olan Zlatko ile tanıştık.
Zlatko, anlatmaya çok meraklı
Eski şehri göstermekte çok, belki de aşırı istekli görününce biraz temkinli yaklaştık. Bunu fark edince de, "Bir saati geçmez. Sizden para istemiyorum. Bende 'merak' (Türkçe) var" dedi. Tarihi, dini ve tüm bildiklerini anlatmaktan inanılmaz bir haz alıyordu. Bir turist, rehberinden ne öğrenebilirse biz Zlatko'dan iki katını öğreniyoruz. Şansın böylesi, zor valla!
Zagreb kenti, 1094'te Macar Kralı Ladislav'ın Adriyatik Denizi'ne yolculuk ederken burada Kaptol adlı yerde Zagreb Piskoposluğu'nu kurmasıyla kurulmuş. O döneme ait katedral de, her ne kadar 1880'lerdeki büyük depremde ağır hasar görse de, 30 yıldır da kaynak yetersizliğinden restorasyondan tam anlamıyla çıkamasa da tüm görkemiyle yokuşu göğüsleyenleri karşılıyor.
Meclis ve Başbakanlık korumasız!
Jesuitlerin inşa ettiği St. Katarina Kilisesi ve kentin ilk üniversitesini gezdikten sonra yakınında Hırvatistan Parlamentosu ve Hırvatların eski 'Çankaya Köşkü' şimdiki Başbakanlık binalarının önünden geçiyoruz. Tek bir polise rastlamıyoruz. Meydanın iki köşesinde bir tek siyah makam araçları ve şoförleri var. Kent içindeki polise, bir tek Türkiye Büyükelçiliği'nin önünde görebiliyoruz.
Zlatko, Sırbistan savaş uçakları Cumhurbaşkanlık malikanesini bombaladıktan sonra Köşkün dağlık bölgesine taşındığını söylüyor.
Zagreb radyosu restorasyonda...
1750'lerde bu Bradec şehrini yerle bir eden yangından bir tek bir taş ev kurtulmuş. Kamenita Kapısı denilen bu ev aynı zamanda eski kenti geçiş olarak kullanılıyor. Evin içindeki virajı aldığınızda Meryem Ananın bir ikonasını görüyorsunuz. İnsanlar önünden geçerken dua ediyorlar.
Yakınında, restorasyonu için kat be kat iskelenin dayandırıldığı Zagreb Radyosu binasını görüyoruz. "Akşam olur/ Mektuplar hasretlik söyler/ Zagreb radyosunda lili marlen türküsü/ Siperden sipere ateş tokuşturanlar/ karanlıkta dem çeken/ishak kuşu....", var ya?
Meslektaşım Zagorka'yla buluşma
Çarşı içinde, benden hayli önce mesleğe sarılmış ve Zagreblilerce ölümsüzleşmesini sağlayacak işler yapmış bir meslektaşımla karşılaşıyoruz. Marija Juric Zagorka (1873-1957), Hırvatistan'ın ilk profesyonel gazetecisi ve en çok okunan kadın yazarı. Sağlam kişiliğiyle biliniyor ve kadın hakları alanındaki çalışmalarıyla hatırlanıyormuş.
Birkaç duvarda Nikola Tesla'nın figürlerinin, bir meydanın girişinde de heybelinin önünden geçiyoruz. Elektrik alanındaki buluşlarıyla, floresan lambayı icadıyla dünyanın tanıdığı biri. Söylenen o ki, kravatı da icat eden bir halkmış. Fransızlar, kravatı Hırvatistan Ordusu'nda yüzyıllar öncesinde görmüşler. 80'in üzerinde de kravat düğümü yapma tarzı varmış.
Zagreb, her köşesi manalı, anlamlı bir kent. Kültürlerinden bize benzer özelliklere de rastlıyoruz. Neredeyse her köşe de "kesteni" (kestane) ve mısır satıcısı var.
Bir yolsuzluğu var işte!
Oteldeki bir sohbette de söylemişlerdi ancak havaalanında eline aldığım Vecernji List gazetesinin manşeti de aynı konudaydı. Geçen yıla kadar Başbakan olan İvo Sanader'in içine battığı yolsuzluklar..
Söylenen o ki, bu sorun yoluna girerse Hırvatistan Avrupa Birliği üyeliği önündeki engelleri aşmış olacak... Şimdilikse ekonomik krizle boğuşuyor.
Kentte varlık göstermek İstanbul'a göre kat be kat daha ucuz. Gündüzleri yollarda çok rahat yürüyorsunuz, sessizliği sizi şaşırtabilir. Geceleri Zagreb çok iyi ışıklandırılıyor. Dışarıdan görünen, mütevazı, zevkli ve dingin bir hayat var orada! (EÖ)