*Görsel betimleme: Cumhuriyet gazetesinin bir sayfası. Gazetenin başlığı büyük kırmızı harflerle "Cumhuriyet" olarak yazılmış. Sayfanın tarihi 12 Ağustos 1962, Pazar. Manşet "Rusya dün uzaya üçüncü defa bir insan gönderdi" şeklinde. Başlığın altında bir fotoğraf yer alıyor. Fotoğrafta birkaç kadın otururken görülüyor. Sağ tarafta, manşetin altında bir kozmonotun (astronot) fotoğrafı var.
Cumhuriyet Gazetesinin kuruluşunun 100. yılında, Ankara’da, Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde 7 Mayıs’ta açılan ve 27 Mayıs’a kadar açık kalacak “Yüzyılın Tanığı: Cumhuriyet” sergisini gezebildiğim için kendimi şanslı addediyorum. Zira sergi -aynı zamanda- benim yaşamımın çok önemli bir bölümünün de tanığı adeta.
Cumhuriyet Gazetesinin kuruluş öyküsünden…
Bağımsızlık savaşı kazanıldıktan sonra yeni anayasanın hazırlık çalışmalarının yapıldığı 1923 yılı yaz aylarının sonunda İstanbul gazeteleri Ankara hükümeti ve Cumhuriyet’in ilanına karşı bir tutum içindeydi.
Bunun üzerine Mustafa Kemal, Yunus Nadi’yi yanına çağırarak Cumhuriyet’i savunacak bir gazete isteğini şöyle iletti:
“Benim Hakimiyet-i Milliye ve illiye ve senin Yeni Gün görevlerini hakkıyla yerine getirdiler. Şimdi, İstanbul’da Babıali’nin göbeğinde Cumhuriyet düşmanlarına ve hilafet yanlılarına karşı mücadele verecek bir gazete çıkaralım, adını da Cumhuriyet koyalım."
Çankaya Belediyesi ve Cumhuriyet Gazetesi’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği serginin küratörü Dilek Karaaziz Şener. Serginin koordinatörü Işık Kansu. Sergiye "Arif Kızılyalın, Celal Binzet, D. Eylem Altıok, Deniz Berktay, Eda Kasa, Eren Aysan, Dr. Ethem Torunoğlu, Gülsev Toksöz, Güven Baykan, Hasan Tahsin Benli, Mahmut Soyuer, Murat Sayın, Niyazi Altunya, Öner Yağcı, Seda Çeliktaş Kazak, Şefik Kahramankaptan, Serdar Şahinkaya, Umutcan Polat’dan oluşan ekip destek vermiş.
Yunus Nadi’nin, ilk sayısı 7 Mayıs 1924’te yayımlanan Cumhuriyet Gazetesi’ndeki “Okuyuculara Sunuş” başlıklı yazısından
“Cumhuriyet’in siyasi programı isminden belli olduğu gibi, onu yayımlayanları siyasi hayatları da bellidir. Cumhuriyet, Türkiye’de büyük kavgalarla elde edilmiş tarihi bir sonuçtur. Biz amaç uğrunda fiilen çalışmış insanlarız. Memlekette bu muzaffer ve galip fikrin çok kuvvetli taraftarları vardır. Cumhuriyet memlekete mal olmuş bir fikirdir. Biz onun temsilcisi ve koruyucusuyuz. Bu temel düşünce göz önünde tutulduktan sonra kesin olarak söyleriz ki bu gazetemiz ne hükümet gazetesi ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet sadece Cumhuriyet’in bilimsel ve yaygın ifadesiyle demokrasinin savunucusudur.”
Gazetenin kuruluşu itibarıyla 100 yıl süresince geçirdiği evreler, gazetenin arşivi ve müzesinden seçilen belge, bilgi ve nesneler aracılığıyla –çok başarılı dijital baskı çalışmasıyla- aktarılmış.
Sergi tanıtım yazısından
Sergi bir başarı, direnç ile bir saygın kurumun yaşama ve yaşatılma öyküsüdür.
Atatürk’ün adını koyduğu, Yunus Nadi’nin kurduğu Cumhuriyet Gazetesi 100 yıllık tarihi boyunca nice darboğazlardan geçti. Gün geldi sıkıyönetim yasaklarıyla kapatıldı, yazarları tutuklandı, işkenceden geçirildi, hatta öldürüldü. Cumhuriyet’i Cumhuriyet yapan görüşler, düşünceler, zorbaca susturulmak istendi. Zor zamanlarda gazetenin sırtını dayadığı ve güvendiği tek güç odağı ilkeleri ve okurları oldu. Okurunun çok duyarlı olduğu, sahiplendiği Cumhuriyet Gazetesi meslekte kendini geliştirmek isteyen gazeteciler için de bir okul işlevi gördü. Yazılı ve görsel basın alanı yıllarca Cumhuriyet okulundan yetişmiş gazetecilerden beslendi.”
Cumhuriyet’in kuruluşu, kurucusu Yunus Nadi ve ailesi, gazetenin imtiyaz sahipleri, Cumhuriyet Vakfı, yöneticileri, yazarları, çizerleri, foto muhabirleri, çalışanları, yitirdiği basın şehitleri, uğradığı baskılar, okurları, kitap yayınları, ekleri, sanatçı dostları ve spordan dış politikaya, siyasetten kültüre çeşitli alanlarda tarihsel sürece tanıklık eden gazete sayfalarını içeren sergi gezen kişiyi çok yönlü –ve yorucu- bir yolculuğa çıkarıyor. Belli ana başlıklarla kurgulanan sergide, mekân çok iyi kullanılmış.
Gazetenin ilk sayılarında Ziya Gökalp, Reşat Ekrem Koçu, Ahmet Rasim, Peyami Safa, Abidin Daver, Cenap Şahabettin, Vedat Nedim, Halit Ziya, Cevat Fehmi Başkut, Fuad Köprülü dahil birçok yazarın yer aldığını, 1925’te gazetenin Fransızca baskısının “La Republique” adıyla çıktığını ve 1952’ye dek yayımlandığını, 1935’ten başlayarak gazetenin yanı sıra kitap da yayınladığını, Yunus Nadi’nin oğlu Doğan Nadi’nin, gazetede yazarlıktan yazı işleri müdürlüğüne değin çeşitli görevler yaptığını, Mozart tutkunu olan Nadir Nadi’nin gazetede, 1930’dan önce, daha lise öğrencisiyken ara sıra müzik yazıları yazdığını, 1993’te Berin Nadi tarafından Cumhuriyet Vakfı’nın kurulduğunu, Yunus Nadi’nin çocukları ve yaşayan torunlarının kendi istekleriyle vakfa katılarak kendilerine dedelerinden kalan isim hakkını vakfa bağışladığını öğrendim/ hatırladım.
Cumhuriyet Gazetesi: Zafer Anıtı ve Kubilay Anıtı
Yunus Nadi’nin, Başkent Ankara’ya Cumhuriyet’in kuruluşunu ve ulusal kurtuluşu simgeleyecek bir anıt yapılması girişimlerinin sonucunda Ulus Zafer Anıtının Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından yapıldığını, anıtın 24 Kasım 1927’de açıldığını öğrendim. Yine 1930’da Menemen’de Asteğmen Kubilay’ın gericiler tarafından şehit edilmesinin Viyana’da okuyan Nadir Nadi’yi üzdüğünü, babasına yazdığı bir mektupla gazetenin öncülüğünde Menemen’de bir anıt yapılmasını önerdiğini, Yunus Nadi’nin girişimiyle Cumhuriyetin 10. yıl kutlamaları kapsamında temeli atılan anıtı heykeltıraş Ratip Aşir Acudoğu’nun yaptığını ve anıtın 26 Aralık 1934’te Başbakan tarafından açıldığını da sergide öğrendim.
Türkiye’deki ilk güzellik yarışmasını düzenleyen kurum
Gazetenin 1932’de düzenlediği güzellik yarışmasına, yeterli sayıda başvuru olmayınca iptal edildiğini, aynı yıl içinde Uluslararası Güzellik ve Zerafet Yarışması seçici kurul başkanlığından gazeteye ulaşan bir mektupta; Belçika’da yapılacak uluslararası yarışmaya katılmak üzere bir Türk güzeli belirlenmesi istenince, düzenlenen ulusal yarışmada Keriman‘ın Türkiye Güzeli seçildiğini, Belçika’da Temmuz 1932’de Dünya Güzeli seçildiğine dair haberin başlığı “Türkiye Güzeli Keriman Halis Dünya Kraliçesi İntihap Edildi” idi.
Sergide Cemal Nadir’in Amcabey, Efruz Bey ve Dalkavuk gibi tiplerinin yer aldığı karikatür örneklerini görmek, “isterim haftada bir name bu yaz…/ yazacaksan dediğim vech ile yaz” diyen ve pek sevdiğim Dr. İhsan Ünlüer’in yazı ve karikatürleriyle karşılaşmak güzeldi. Kamil Masaracı, İsmail Gülgeç ve Behiç Ak’ın geçmişteki karikatür ve çizgi bantlarıyla karşılaşmak da keyifliydi.
Kupürün tarihini not etmeyi unutmuşum ama “Ne açlık, ne polis, ne kömürsüzlük ve ne de ölüm korkusu kaldı” üst başlığıyla “Fikret öldü, yaşasın Fikret” başlıklı Dr. Hıfzı Topuz’un yazısı şahaneydi. Fikret Otyam’ın 1965 tarihli, “Oy Fırat, Asi Fırat” röportajındaki fotoğraf da, sigara kuyruğu fotoğrafları da…
Cumhuriyet Kitap Kulübü yayınlarının kapaklarının yer aldığı panoyu incelerken bu kitaplardan bazılarının -mesela İLHAN SELÇUK’un “Yüzbaşı Selahattin‘in Roman"ı - kitaplığımda yer aldığını anımsadım. Mesela “ana muhalefet dergisi Dinozor” adlı yayını hiç hatırlamadığımı fark ettim.
Cumhuriyet aydınlarının, Cumhuriyet Gazetesi yazarlarının katledildiğine dair haberlerin yer aldığı gazete sayfalarından etkilendim. “1 Şubat 1979: “Cinayet şimdi de basına yöneldi.”
Haber manşetlerinden örnekler
2 Eylül 1939: Nihayet harb başladı.
23 Kasım 1963: Başkan Kennedy öldürüldü.
14 1963: Yassıada’da karar günü bu sabah açıklanıyor.
26 Haziran 1950: Korea’da dün sabah harb başladı.
5 Ağustos 1980: Dolar 80 TL oldu.
2 Mart 1978: Devalüasyon.
5 Nisan 1949: Atlantik Paktı dün Waşington’da imzalandı.
8 Ağustos 1945: 20.000 ton dinamite muadil tek bomba.
(İlk atom bombası dün bir Japon şehrine atıldı, şehrin ne hale geldiği dumandan anlaşılamadı.)
Çeşitli dönemlerde siyasi yönetimler tarafından yayınları sakıncalı sayılan gazetenin 9 kez, toplam 163 gün kapatıldığı da bir panoda yer alıyordu.
Kendi kişisel tarihimde önemlidir Cumhuriyet Gazetesi. Zamanında boykot edip almadığım da oldu. Artık online okuyorum.
Cumhuriyet Gazetesi’ne emeği geçenlere müteşekkirim.
“Yüzyılın Tanığı: Cumhuriyet Gazetesi” sergisine emeği geçenlere –de- müteşekkirim.(ŞD/AÖ)