El Salvador Başkanı solcu Mauricio Funes, El Mozote katliamı için 30 yıldönümünde özür diledi. Ordunun Aralık 1981'de sivil halka yönelik gerçekleştirdiği katliamda yaklaşık 1000 kişi öldürülmüştü. El Mozote Güney Amerika'da modern dönemdeki en büyük katliam olarak kabul ediliyor. Sivil halka yüklenen "suç" gerillalarla iş birliği yapmaktı. Ölenlerin yarıya yakını çocuktu.
Uruguay ise darbe döneminde (1973-1985) yapılan bütün insan hakları ihlalleri için özür dilemeye hazırlanıyor. Amerikalar Arası İnsan Hakları Mahkemesi (CDIH) Uruguay'ı diktatörlük dönemi uygulamaları nedeniyle bir çok kez mahkum etti.
Bu Başkan Jose Mujica ile birlikte "gerçekleri araştırma komisyonu" kuran Uruguay'ı daha da motive eden bir faktöre dönüştü. Kendisi de dönemin hapishanelerinde ağır işkencelere maruz kalmış olan eski Tupamaros lideri Mujica'nın ağzından bu "özrü" duymak ilginç olacak.
Önümüzdeki mart ayında Mujica hükümeti bir miting düzenleyerek özür dilemeye hazırlanıyor. Olay tabii kuru bir özürle kalmayacak, diktatörlük dönemini unutturmamak üzere çeşitli çalışmalara da girişilecek. Mağdur yakınlarına tazminat ödemede gündemde.
Ancak şunu da belirtmek gerek: Brezilya ve Uruguay'da sol partiler iktidarda olmasına karşın ordu tarih boyu sahip olduğu gücünü koruyor. Bu yüzden geçmişle hesaplaşma çabaları bu iki ülkede yavaş ilerliyor.
Arjantin'de ise geçtiğimiz günlerde cunta dönemine (1976-1983) ait bazı yeni belgeler açığa çıktı. Bu dokümanlar Arjantin ve Uruguay ulusal istihbarat örgütleri arasındaki yazışmalar.
Bu yazışmalar Plan Condor* çerçevesinde her iki ülkenin istihbarat örgütlerinin iş birliğini belgeliyor.
Suçları solcu olmak
Diğer yandan Antropologlar Derneği (EAAF) 1975-76 arası kaybedilen üç kardeşin cesetlerini 35 yıl sonra da olsa teşhis etti. Monte Grande mezarlığında yapılan araştırmalar sonucu DNA karşılaştırmalarıyla işkence sonucu öldürülmüş olan kişilerin Armando, Cesar ve Buenaventura Torres kardeşler olduğu sonucuna ulaşıldı.
Şili'de 12 Ocak'ta profesör John Dignes, Pinochet dönemine ait 151 yeni işkence ve öldürme vakasının belgelerini açıkladı. Bu kaybedilen 151 kişinin çoğu geçmişte Devrimci Sol Hareket (MIR) üyesi.
Ardından Gazetecilik Araştırma ve Bilgi Merkezi (CIPER) yeni belgeler yayımlayarak darbe sonrası öldürülen 14 ü işçi 19 kişiye ilişkin ayrıntıları kamuoyuyla paylaştı. 18 Eylül 1973'te öldürülen işçiler, çalıştıkları kağıt fabrikasından alınarak kaybedilmişler. Suçları solcu olmak.
Bütün bu geçmişle hesaplaşma süreçleri Güney'in her ülkesinde farklı biçimlerde ve inişli çıkışlı süreçler izliyor. Dolayısıyla farklı sonuçlar da doğuruyor. Örneğin Şili toplumsal muhalefeti ülkeyi köklü bir geçmişle hesaplaşma sürecine sokma konusunda yetersiz. Kaldı ki Sebastian Piñera hükümetinin zaten böyle bir iddiası yok.
Hükümet daha çok geçmişin mahkum olmasını, Şili'nin bugününü aklama çabasının bir parçası olarak kullanmaya çalışıyor.
Şöyle ki, Pinochet her ne kadar yargılanmış mahkum edilmiş ve artık yaşamıyor olsa da eseri dimdik ayakta. Darbe sonrası yarattığı neo-liberal, sosyo-ekonomik yapı, bundan yararlanan ve bu sayede zengin olan (başta Başkan S. Piñera olmak üzere) kesimler herhangi bir sorgulamaya tabi değil.
Mapuchelerin mücadelesi
Bunun ötesinde devlet terörü "terörle mücadele yasası"na dayanarak hala yürürlükte. Bundan yakın zamanda nasibini alanlar parasız eğitim için sokağa dökülen öğrenciler ve yaşam mücadelesi veren Mapuche yerlileri.
Şu an yüzlerce Mapuche doğayı ve haklarını savundukları için "terör suçlusu" olarak mahkum edilmiş durumdalar. Ve her fırsatta Piñera hükümeti ırkçılığını göstererek Mapuchelere karşı şiddet kullanmaktan imtina etmiyor.
You Tube'da "Golpiza a Madre Mapuche y su Bebe-Comunidad Mapuche Rofue.3gp" başlığı altında yayınlanan video evinin bahçesinde çalışan bir Maphuce kadın ve çocuğuna Carabineroların** acımasızca saldırışını belgeliyor.
Özetle Pinochet ve benzerlerinin yargılanması bazı nostalji meraklısı ihtiyar ruhları rahatlatabilir. Ama önemli olan gerçek bir hesaplaşmanın, günah çıkarmanın ötesinde bir anlamı olduğunun farkına varmamız; bunun yolununsa birçok şeyi "hemen ve şimdi" yapmak ve yaşamaktan geçtiğini görmemiz gerekir.
* Plan Condor 1970'lerde CIA destekli yapılan darbelerin paralelinde, 1975 yılında Santiago'da bölge ülkelerinin (Şili, Arjantin, Brezilya, Paraguay, Uruguay ve Bolivya) istihbarat örgütleri biraraya gelerek sola karşı terör estirme çabasını ortaklaştırırlar. Bütün bu sürece Akbaba Operasyonu ya da Planı adı verilmektedir.
** Carabineros Pinochet dönemi hatırası, polis-jandarma karşımı fiilen her ikisininde yerini tutan "güvenlik" örgütü.