4748 sayılı "Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun" Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 26.03.2002 tarihinde kabul edilmişti. 9.4.2002 günlü ve 24712 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yasanın 2 inci maddesiyle 5680 sayılı Basın Kanununun Ek 1. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları değiştirildi. Üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırıldı. Değiştirilen Ek 1. madde şöyle düzenlendi:
"Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlâkın korunması, suç işlenmesinin önlenmesi ile Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun ve Anayasanın 174. maddesi kapsamında yer alan inkılâp kanunları aleyhine işlenen suçlar için, tedbir yoluyla soruşturma safhasında Cumhuriyet savcılığının talebi üzerine sulh ceza hakimince, kovuşturma safhasında görevli mahkemece her türlü basılmış eserin dağıtımının önlenmesine veya toplatılmasına karar verilebilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde bu eserlerin dağıtımının önlenmesine veya toplatılmasına, doğrudan doğruya Cumhuriyet savcılığınca yazılı olarak karar verilebilir. Bu halde Cumhuriyet savcısı kararını en geç yirmi dört saat içinde yetkili sulh ceza hâkiminin onayına sunar. Sulh ceza hâkimi kırk sekiz saat içinde kararını açıklar; aksi halde Cumhuriyet savcılığının kararı kendiliğinden hükümsüz sayılır.
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, Cumhuriyetin temel ilkeleri ve millî güvenlik aleyhinde işlenmiş bir suçtan mahkûmiyet halinde, faillerden bir veya birkaçına ait olmaları şartıyla suçu ihtiva eden mevkute veya mevkute sayılmayan basılmış eserlerin basımında kullanılan makineler ile diğer basım aletlerinin müsaderesine de karar verilir."
Acaba "uyum yasaları" paketinden çıkan Basın Yasasının Ek 1. maddesine göre "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlâkın korunması, suç işlenmesinin önlenmesi" ne demektir? Maddedeki düzenleme nasıl anlaşılmalıdır?
Büyük bir olasılıkla "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü"'nden kasıt olsa olsa Terörle Mücadele Kanunu'nun 8. maddesindeki "bölücülük" suçudur. "Genel ahlak" ise TCK'nun 426 ve 427. maddelerinde düzenlenen "halkın ar ve haya duygularını inciten veya cinsi arzuları tahrik ve istismar eden" suçlar olabilir. "Milli güvenlik", "Kamu düzeni" ve Suç işlenmesinin önlenmesi" gibi kavramlar ise tartışma yaratacak bir düzenlemelerdir. (Cevat Özel. İstanbul Basın Savcısı. Yasa hakkındaki inceleme yazısı http://www.hukukcu.com/bilimsel/index.htm ). Oysa yasalardaki tanımlar açık ve net olmalıdır. Anlaşılır yasalar yapılmalıdır.
"Basılı eserlerin dağıtımının önlenmesi" ve "toplatılması" gibi ağır yaptırımlar oluşturan müdahalenin hukuka uygun hale getirilmesi için kabul edildiği anlaşılan bu madde ile; aslında kastı aşan böyle bir düzenlemeden dolayı ifade özgürlüğü hakkının kullanılması alanında ciddi bir sınırlandırma yaratılmıştır. Önceki düzenlemede uygulama daha açıktı. Çünkü örneğin "toplatma" için uygulanması olası yasalar ve maddeler tek tek sayılmış durumdaydı. Örneğin "TCK'nın İkinci Kitabının Birinci Babının 1,2 ve 4. fasıllarında yer alan maddelerdeki suçlar ile Türk Ceza Kanunu'nun 311 ve 312. maddelerinde tarifi yapılan suçlar.." deniliyordu. Yeni yapılan düzenlemeye dayanarak yapılacak olan "sınırlandırma" veya "müdahale" uygulamada hukuka aykırı olacaktır. Yeni düzenlemede yasaların veya maddelerin tek tek sayılması yöntemi terkedilmiştir.
Uygulamada ortaya çıkacak sorunlar daha çok tartışma yaratacaktır. Aslında fikrimizce "toplatma" / "dağıtımın engellenmesi" şeklindeki müdahaleler kaldırılmalıdır. Fakat yasa koyucunun kafasının içindeki mantık özgürlükleri genişletmekten yana olmayıp tam aksine "sınırlandırma"dan yanadır. Hatta ve hatta "uyum yasası" dedikleri paket içinden çıkan yeni yasalarda bile...
İşte bir uygulama örneği daha: Ankara 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi 2002/868 D.İş sayılı ve 23.10.2002 günlü kararı ile "Ankara DGM C. Savcısı Nuh Mete Yüksel'le ilgili her türlü basın ve medya yoluyla yapılacak yazılı, görsel ve işitsel yayınların kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi açısından 3713 Sayılı Yasanın 6. ve 4748 sayılı Yasa ile değişik 5680 sayılı Yasanın Ek 1 . maddesi gereğince yurt çapında önlenmesine" karar vermiştir.
Zaten Anayasaya aykırı olan Ek 1. maddeye göre yayınların "yurt çapında önlenmesi" kararı verilemez. Maddede böyle bir düzenleme yoktur. Ayrıca Anayasaya göre yayın yasağı koymak zaten yasaktır. Yayınları, yayınlanmadan önce yayın yasağına göre yasaklamak sansürdür. Yayından dolayı suç oluşmuşsa, örneğin TMK'nun 6. maddesine aykırılık varsa dava açılır. Ama yayın yasaklanmaz. Dün yasak koyulmayan "kişisi aynı olan" haberler için bu gün yasak konursa; uygulamadaki çifte standart uyumsuzluk yaratır. Bu kez hukuka aykırı uygulamaların da "yurt çapında yayılması önlenemez". Böyle bir sonuç ise uyum yasalarındaki uyumsuzluğun tipik bir örneği demektir. (EÖ/BB)