Hafta içinde Mardin Artuklu Üniversitesi'nde düzenlenen "Türkiye Avrupa Birliği Forumu"na damgasını Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili Mehmet Halit Demir ve Mardin Valisi Hasan Duruer'in alkol tartışması vurdu.
Tartışma alkolle başlayıp, çok çocuklu ailelerle devam etti, Mardinlilerin elektrik kaçırıp kaçırmadıklarına kadar uzandı. Burada geçen hafta yayınlanan yazımda da içki içme hakkını savunmuştum. Devlet elini türbandan da çekmeli, rakında da demiştim, dinletememişim.
Forumdan önce verilen kokteylde misafirlere alkol ikrami yapılması bireysel hak ve özgürlükler ve kişinin özel alanı gibi konularda son derece haklı kaygıları olan hükümetin sayın milletvekili Demir'i çok kızdırmış. Bir tarafta öğrenciler ders görürken diğer tarafta tarihin ilk şarap üreticilerinden olan Süryanilerin ana vatanı Mardin'de misafirlere alkol ikram edilmesine şiddetle karşı çıkmış. ''Bu eğitime karşı bir darbedir,'' diyor.
Ayrıca Vali Duruer'in forumun açılışında yaptığı konuşmasının kamuoyunda büyük tepkilere neden olduğunu da belirtmiş. Konunun ani bir virajla alkolden çok çocukluluğa kayma anı da burası. Vali Bey konuşmasında ''İddia ediyorum, fakirlik ve cehalet arttıkça çocuk sayısı artıyor, insanlar bilgili ve zengin olduğu oranda çocuk sayısı azalıyor,' demiş.
Kokteyldeki içki ikramından dolayı zaten kızgın olan Sayın Milletvekili dinleyicilere dert yanar gibi yapıp Vali'ye çakmış. ''Bu ne biçim zihniyettir? Ya böyle birşey olabilir mi?'' "Ya" feryadı bana ait değil, cümlenin orijinalinde var. Mardin Milletvekili Mehmet Halit Demir Vali Duruer'in sözlerini bir an önce düzelteceğine inandığını da konuşmasının sonuna eklemiş.
Ancak ne yazık ki Vali'nin sözlerinde bir yanlışlık yok. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü'nün 2008 yılında gerçekleştirdiği Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması'nın sonuçlarına hızlıca göz atıldığında anne çocuk sağlığı ve eğitimi seviyesi üzerine elde edilen verilerin Mardin Valisi'ni doğrular nitelikte olduğunu görmek mümkün.
Eğitimle refah seviyesi arasındaki doğru orantı da Mili Eğitim Bakanlığı tarafından üç ayda bir yayınlanan 'Eğitim ve Sosyal Bilimler Dergisi'nin 2005 yılında basılan nüshasında okunabilir. ''Bir ülkenin refah ve mutluluğu; o ülke insanlarının nitelikli ve sürekli bir eğitim almaları ve bununla kazandıkları bilgi, beceri ile ekonomik büyümeye yapabilecekleri katma değere bağlıdır. Bunun için, sosyo-ekonomik gelişmenin en önemli itici gücü ve verimlilik artışının en önemli unsuru, toplumun eğitim düzeyidir,'' diyor Milli Eğitim Bakanlığı.
Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması'ndaki bir nokta özellikle dikkat çekici. Ayrı ayrı başlıklar altında elde edilen istatistiki verilere topluca bakıldığında en vahim sonuçlar hep Doğu Anadolu Bölgesi'ne ait. Türkiye genelinde haneye düşen çocuk sayısının en yüksek olduğu, bebek ölümlerinin en fazla olduğu, doğum kontrol yöntemlerinin en az yaygın olduğu ve nüfusa kaydedilmeyen çocuk yüzdesinin en fazla olduğu bölge yine Doğu Anadolu Bölgesi. Açık Öğretim Üniversitesi Türkiye Ekonomisi dersinin final sınavında sorulan ''Türkiye'de GSYİH'nin bölgesel dağılımı incelendiğinde GSYİH'den en düşük payı alan bölge hangisidir?'' sorusunun doğru yanıtı cevap anahtarı 'C' şıkkı, yani Doğu Anadolu Bölgesi.
Bütün bu istatistiki veriler ve gözlemler devlet kurumlarına ait. Sosyolog Mehmet Bedirhanoğlu da, yine 2008 yılında Güneydoğu Anadolu Bölgesi özelinde gerçekleştirdiği ve "suç ve çocuk ilişkisi"ni incelediği araştırmasında suça itilen çocukların çoğunluğunun ekonomik yetersizlikler içinde büyümüş çocuklar olduğunu iddia ediyor. Araştırmaya katılan çocukların yüzde 14'ünün fiziksel veya psikolojik rahatsızlıkları var, yüzde 41'i herhangi bir sosyal güvenceden yoksun, yüzde 26'sı yeşil kartlı. Yine bu çocukların annelerinin yüzde 69'u, babalarının ise yüzde 23'ü okur yazar değil. Bedirhanoğlu, araştırmasının değerlendirme bölümünde ''İlk olarak yapılması gereken yoksullukla mücadele,'' diyor.
Kısacası, çok didaktik olacak ben de farkındayım ama, ne kadar eğitim o kadar refah, ne kadar refah o kadar az çocuk. Tersinden okursak yoksulluk ve yoksunluk arttıkça çocuk sayısı artıyor. Bu sadece Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere ait bir durum da değil. Gelişmiş ülkelerde yapılan araştırmalar da erken yaşta evlilik, hanedeki çocuk sayısı, bebek ölüm oranları gibi konularda Türkiye'de yapılan araştırmalarla paralel sonuçlar veriyor. Kısacası Mardin milletvekili Mehmet Halis Demir'in feryadı oldukça afaki, herhangi bir bilimsel dayanağı olmadığı gibi gözünü açıp çevresine dikkatlice bakınan birisinin istatistiğe filan ihtiyaç duymadan tersini farkedebileceği gerçeklikler. İşin acıklı yanı bu afaki feryadın aslında resepsiyonda içki servisi yapıldığı için yükselmesi. Bir tür bel altı vuruşu yani.(ZE/EÜ)