"Bismillahirrahmanirrahim"
Word bu kelimenin yanlış olduğunu iddia etse de aslında hepimizin gayet iyi bildiği bir kelimedir. Word anlamını kabul ediyor ama; "Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla başlarım." Bu hali daha anlaşılır ayrıca.
Hepimiz başbakanı dinledik; yeni hedefimiz "dindar" nesil yetiştirmek. Dindar kelimesi gayet ucu açık bir kelime oysa. Bir Yahudi de dindar olabilir, bir Hıristiyan da- sorun yok gibi görünüyor. Ama "aynası iştir kişinin lafa bakılmaz" diye atalarımız boşu boşuna söylememişler değil mi? İşlere bakın, kararı siz verin.
Vallahi billahi meramım başbakanın söylediklerini yazmak değil(di). İşe "Allah'ın adı ile" başlayınca ellerim beni buraya getirdi.
Ben başbakanın sözlerinden çok daha keyifli bir şeyden bahsetmek istiyorum aslında. Son birkaç gündür kaldığın evde televizyon izliyorum. Bu süreçte anladım ki; televizyon aslında hem çok eğlenceli hem de öğretici!
Meğer yıllarca "Televizyonu çok eğitici buluyorum. Ne zaman biri açsa diğer odaya gidip kitap okuyorum." diyen Groucho Marx'ı dinleyerek hata yapmışım. Neredeyse kendi evime dönmeden, bir alışveriş merkezine gidip afilli bir televizyon alacaktım(!)
Bir türlü konuya giremememde bir hikmet olsa gerek! Acaba yazarsam çarpılır mıyım ki? (çarpma ve çarpılma anlamları için TDKyı referans vermeyeceğim. Zaten Poe'nun ifadesiyle "kartal gözlü" okurlar neyi ifade ettiğimi anlamışlardır. Çünkü bizim kartal gözlü okurlarımız muhtemelen ya çarpılmış, ya da çarpılmışa rastlamışlardır. Allah çarpmaz inşallah.)
Okur yazınca da aklıma yazar geliyor. Yazar gelince de Paul Auster hakkında başbakanın yaptığı açıklama. Tamam, bu konunun üzerine gitmeyeceğim, zira çarpılmak istemiyorum ama en azından alıntılamak istiyorum; "Ah! Biz sana çok muhtaçtık. Niye gelmedin ya. Aman gel! ne olur! Gelsen ne olur gelmesen ne olur ya! Türkiye irtifa mı kaybeder?" (İzlemediyseniz, izleyin ve özellikle kullanılan dile ve tonlamaya dikkat edin! Çok aşinasınız değil mi?)
Biliyoruz ki Paul Auster'ın Türkiye için söyledikleri de, Başbakanın bu tavrına cevabı da pek çok şey gibi "bizim nezdimizde yok hükmündedir." (Bu günlerde her şey herkes yok hükmünde zaten. Ne ya da kim var ki gerçekte?)
Artık sadede gelmekte fayda var .
Başa sarıyorum. Belki izlemişsinizdir. Televizyonda yayınlanan bir reklamda duyduğumuz "dünya alimlerinin saygı duyduğu bir alimin" sözlerini aktarıyorum. (Bu sesin sahibinin Cübbeli Ahmet Hoca olduğunu küçük bir araştırmadan sonra öğrendim)
Reklam kısa bir girişten sonra Cübbeli Ahmet Hoca'nın şu cümleleriyle devam ediyor; (Parantez içindeki ekler bana ait)
"Bismillahirrahmanirrahim"
Allah Fadıl Bey'in (Fadıl Akagündüz) yatırımlarını çok mübarek eylesin, ona çok fütuhat versin. (TDK'ya göre fütuhat; zaferler, fetihler demekmiş.)
Çok hayırlar versin. (Yalnız bu referandum sürecindeki "hayırlı" sabahlardan daha farklı bir hayır. Yani hayır; İyi, hayırlı, yararlı, faydalı demek olan hayır. Hayır'ın bir de incir anlamı varmış- ama bunun konumuzla pek alakası yok, geçiyorum. )
İslama, Müslümanlara, vatanımıza, milletimize çok hizmetler vermesini nasip etsin. (Buraların mealine hacet duymuyorum)
Allah-u Teala kendisini nazarlardan, gözlerden muhafaza etsin! (Valla benim gözüm değer mi bilmem ancak zaten öyle gözle, nazarla yıkılacak bir saltanatı yok Fadıl beyin)
Tabi ki bu bizim projeye güvenimizi gösteriyor, itimadımızı telkin ediyor. (E tabii, siz güveninizi gösterin ki halk da peşinizden gelsin. Koşullu bir gidiş tabi ki, parası varsa gelir halk peşinizden)
Bu konuşma "Amin" diye bitiyor tahmin edeceğiniz üzere.
Başta da belirttim ya televizyon gerçekten çok eğlenceli ve çok da öğretici. Bilmediğiniz kelimeleri not alın, sonra TDK sözlüğü açın, öğrenin. Zira bu yazı boyunca kullandığım çeşitli kelimelere gelecekte çok ihtiyaç duyabilirsiniz. (Ben alıştırma yapıyorum) Çünkü biliyorsunuz farklı bir nesil geliyor artık.
Hasbıhal ederken kelam kelamı açıyor benim suçum yok. Örneğin şu yeni nesil de aklıma "Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır" cümlesini getiriyor ve eklemeden edemiyorum. İşte bu ahval ve şerait içinde bu cümleyi de çağa uydurmak ve güncellemek gerekiyor. Çok büyük bir değişiklik yapmaya gerek yok aslında. Mesela;
"Hocalar (gülümseyin), yeni nesil sizin eseriniz olacaktır."
Ne dersiniz? Çarpılır mıyım ben (de)?
Yoksa benim cümlelerim (de) mi yok hükmünde? (SK/HK)