Synth-pop sound’uyla çizdikleri yolda uzun süredir emin adımlarla ilerleyen Klor, son EP’sinin kapanış şarkısı “Derin Okyanus”u tüm dijital platformlarda yayınladı. Mavi okyanuslarda kaybolanların duygularını hareketli bir şekilde birleştiren şarkı, dinleyicide diğer parçalara göre daha enerjik bir etki bırakıyor.
Türkiye’de synth-pop denince akla gelen ilk isimlerden olan Klor, “Derin Okyanus” adlı son EP’sini, çalışmayla aynı adı taşıyan şarkıyla kapatıyor. Sözü ve müziği Klor grubundan Deniz Dağlar Atalay, Ege Öztayfun ve Onur Sherifi’ye ait olan “Derin Okyanus”, diğer parçaların karanlık atmosferine nazaran daha “açık bir renk”te ve okyanus gibi masmavi gözlerde kaybolan birinin hikâyesini enerjik sound’uyla birleştirerek dinleyiciye ulaştırıyor. Klor’la hafiften geçmişe doğru yeltenip oradan şarkıya ve anlattıklarına değindiğimiz bir söyleşi yaptık.
Dergy.com’dan Sebla Koçan’a verdiğiniz röportajda, “Geçmişte kurduğumuz hayal dünyalarına dönmek çok eğlenceli,” diyorsunuz. Döndünüz mü o dünyaya? Ne âlemde “oralar”?
Hâlâ oralardan besleniyoruz ama son EP’de de hissedildiği gibi şarkıdan şarkıya o hayallerin janrları değişebiliyor. Aynı dünyanın içinde farklı hikâyeler ve farklı ifade biçimleri sunmaya çalışıyoruz diyebiliriz.
Ve yine Yellowbos’tan Zeynep Toker’e verdiğiniz röportajda da, “Türkiye’de acıdan beslenen, hüzünleri yüksek perdeden işleyen yeterince müzik var ve buradan uzak durmak istiyoruz,” diyorsunuz. Buradaki anlayışınızı haklı buluyorum. Bizde, “Sanatçı dediğiniz muhalif olur” mottosundan çıkan ve yine sanatçının sizin bahsettiğiniz gibi “hüzünleri yüksek perdeden işlemesi gereken” kişiler olduğuna inanılan bir imaj var. Sanatın aynı zamanda kaliteli bir eğlence anlayışı olduğunu unutuyoruz ve “normal” işler yapan sanatçılar, “suya sabuna dokunmamak”la suçlanıyor. Ne yapalım? Toplu ağlama ayini mi düzenleyelim diye sorasım geliyor. Bunu anlaması biraz zor açıkçası. Siz neler söylemek istersiniz bu konuda?
Ana akımda acıyı şerbet yapıp içen sanatçıların arabesk kültürünü modernize eden müzikleriyle herhangi bir muhalefet sergilemediklerini de çok görüyoruz. Muhalif olmanın memnuniyetsizlikten doğan mutsuz bir tarafı varsa, hayal kurmaktan ve umut etmekten doğan kıpır kıpır bir tarafı da var. Biz hayalini kurduğumuz hayatı yaşamakta inat ediyoruz.
“Derin Okyanus” EP’niz aynı adı taşıyan şarkıyla kapanışını yaptı. EP’deki diğer şarkılar daha koyu, hatta depresif. “Derin Okyanus” da neşeli bir parça değil ama diğerlerine nazaran daha naif. Böyle mi kurgulamıştınız en baştan?
Evet, “Derin Okyanus” EP'sine başlamadan önce, synth-pop'tan ziyade, daha karanlık synthwave tınılarının baskın olacağı bir EP yapmayı istemiştik. Şarkıların daha koyu bir tonu var fakat “depresifliğin” içinde hep bir umut var ve bu da onları daha isyankâr yapıyor. Karanlıktan çıkmamızı sağlayacak bir ateş yakıyor. Yıldızlar şarkısında dediğimiz gibi: “Yıldızlardan bulduk yönümüzü hep, her yer karanlıkken.”
Sound olarak da yine şarkının işleyişine uygun bir ritim var. Dinleyeni sözlerle birlikte piste sürükleyecek gibi… Ama dans ederken eşlik edilen şarkının sözlerindeki o hafif büyülü hava pistte akıp gidecekmiş gibi geliyor kulağa… En azından ben böyle anladım. Sözlerle sound’un bu ters uyumunu yaratmak zor muydu?
Bizi biz yapan yegâne şey problemlerimizle nasıl başa çıktığımız, sorunlara nasıl tepki gösterdiğimiz. Klor’un temsil ettiği karakter de aşk acısı çektiği zaman veya kaybolmuş hissettiği zaman bunun altında ezilmeyip; içip, dans edip, kurtlarını döküp üstesinden gelebilecek bir karakter. Bazen kalp kırıklıklarına böyle yaklaşmak isteriz.
Şarkıda “nasıl olduysa”, “hiç fark etmeden maviye dalan” biri var. Ani ve öylesine bir dalış ki “mavi”yi deniz değil, “okyanus” kadar uzaklara ve derinlere götürebiliyor. Gittiğinde de kayboluyor, boğuluyor… Bunları notaya ve kâğıda dökerken aklınıza bir imge geldi mi yoksa salt duygulardan mı yola çıktınız? “Manzara”ya müsait çünkü…
Bazen kendimizi bir şeylere çok kaptırmış buluyoruz. Birkaç kulaç atarak başlıyoruz ama kafamız suyun içine gömülü olunca nerede olduğumuzu fark etmeden yüzmeye devam ediyoruz ve kafamızı kaldırdığımızda koca bir denizin ortasında, karadan çok uzakta kendimizi yalnız buluyoruz. Bu hissiyatın üzerine kurulu diyebiliriz.
Siz böyle derin bir okyanusa dalsaydınız ne yapardınız?
Sırt üstü uzanıp akıntının bizi bir kıyıya yanaştırmasını bekleyebilirdik.
Bundan sonra neler bekleyelim Klor’dan?
Üstünde uzun süredir çalıştığımız ve farklı şeyler kurcaladığımız yeni şarkılarımız var. Bizi takipte kalınız dostlar. Sizler beğenince, dinleyince motive oluyoruz.
(BS/AÖ)