Son yıllarda dünya genelinde yaşanan doğal felaketlerin üzücü bir şekilde çoğalması ve mevsimlerin yer değiştirmesi hepimizin bildiği üzere ekosistemdeki dengelerin bozulmasından kaynaklanıyor. Ekolojik sistemi oluşturan döngüde yer alan tüm canlılar dengeyi sağlayan zincirin birer parçası. Yok olma tehlikesi bulunan canlı türlerinin koruma altına alınmaması ve doğaya verilen tahribatın artması sonucunda, döngünün hızlı bir şekilde bozulduğu görülüyor. Küresel ısınmanın en büyük etkenlerinden biri olan ve atmosferin ısınmasına neden olan sera gazlarının çoğalması sonucu, ağaçlar gerekli karbondioksit emilimini sağlayamıyor. Bu nedenle ormanların tahrip edilmesi ve ağaçların yok olması, küresel ısınmanın etkilerini hızla artırmasına ve geri dönüşü olmayan felaketlerin doğmasına sebep oluyor. Ülkemizde bu konu ile ilgili gerekli çalışmalar yapılmadığı gibi doğa katliamına sebep olan projelerin hayata geçirilmesi konusunda ısrarcı yaklaşımlar söz konusu.
Aylardır uykularımızın kaçmasına neden olan yeşil yol projesi nedir?
Projenin amacı yayla turizmini geliştirmek ve bölgenin farkındalığının artırılmasını sağlamak. Bu amaç doğrultusunda Samsun’dan başlayarak, Sarp kapısına kadar turistlerin yaylaları daha kolay gezebilmelerine olanak sağlamak için yayla yollarının birbirine bağlanması planlandı.
Doğu Karadeniz’de yer alan Fırtına Vadisi; birçok türe yaşam alanı sunan ormanları, dereleri ve endemik bitki türleri ile ülkemiz için çok önemli doğal bir kaynak. Dünya doğayı koruma vakfının (WWF) 1999 yılında yayınladığı Avrupa’nın biyolojik çeşitlilik bakımından en değerli ve acil olarak korunması gereken 100 ormanı içerisinde yer alan Fırtına Vadisi ormanları "Avrupa Ormanları'nın Sıcak Noktaları" arasında yer alıyor. Bugün turizmi canlandırmak için yapılması planlanan bu proje yaylalara büyük zararlar verecek. Fırtına vadisindeki yaylarının hepsine gitmek için mevcut yollar bulunuyor. Yapılması planlanan yollarla yaylalar arası geçişi kolaylaştırmanın ve insanlara rahatlık sunma adına doğal güzellikleri bozmanın bir mantığı yok.
Projenin dış cephesinde, yaylalar arasındaki ulaşımın kolaylaştırılması asılı dururken iç cephede saklı kalan dinlenme tesisleri, benzin istasyonları ve otellerin inşa edilmesi duvarlara asılmaya başlamayacak mı? Bu bölgede turizmi canlandırmak için tüm bu yapılara gerek var mı? Son yıllarda turizmin yoğunlaştığı Ayder Yaylası ve Uzungöl’ün uğradığı hasarları gözlemledikten sonra diğer yaylalarında aynı zararı görmesini istemek ne kadar doğru? Bölgede şu an mevcut turizmin gerçekleştirilmesi sırasında bile büyük aksaklıklar mevcutken, daha iyi olabileceğini düşünmek ne kadar sağlıklı bir düşünce olur ?
Fırtına vadisinde yaşayan halk geçtiğimiz yıllarda uzun bir süre HES ile mücadele etmeye çalıştı. Bu konu gündeme ne kadar getirildi? Doğanın tahribatını önlemek için nasıl bir mücadele geliştirildi? Gelişmiş ülkelerde küresel ısınmanın etkilerini önlemek için insanlar hızla bilinçlendirilirken bizim ülkemizde yapılması planlanan önce HES şimdi Yeşil Yol Projesi tam olarak hayal kırıklığı yaratıyor.
Küresel ısınmanın doğuracağı en büyük felaketlerin başında kuraklık yer alırken; ülkemizde derelerin kurutulması ve ekolojik dengenin bozulmasına destek olmak ne kadar doğru bir hareket? Geçtiğimiz yıl ne yazık ki ülkenin tüm verimli ovalarında kuraklığın olumsuz etkileri görüldü. Tarım ürünlerinin büyük bir kısmında randıman kaybı yaşanmasına neden olan iklim değişiklikleri, küresel ısınmanın olumsuz etkisini gözler önüne seriyor. Yapılması planlanan yeşil yol ve benzeri projelerden ekonomik anlamda büyük kazançlar sağlanacağı düşünülüyor. Fakat bu projeler düşünülenin aksine telafisi olmayan büyük hasarlara yol açacak. Dünyadaki dev ekonomiler incelendiğinde, büyümenin yalnızca inşaat ve yol yapımı ile gerçekleşmediği çok net bir şekilde görülüyor. Bir ülkenin para biriminin değer kazanması; o ülkede yaşayan insanların istihdamı, sanayi üretimi ve tarım politikalarının geliştirilmesi sonucunda açığa çıkan veriler ile ölçülüyor.
Küresel ısınmanın artık önüne geçemeyiz fakat bir şekilde etkilerinin azalmasına yardımcı olabiliriz. Fırtına vadisinin çocukları olarak babaannelerimizin, dedelerimizin ve tüm yöre halkının yıllarca emek verdiği, koruduğu bu güzel yaylaların yok olmasına şahit olmak istemiyoruz. Bu dünyada nefes aldığımız her an yalnızca Hemşin değil, tüm bölgelerin korunması için ve küresel ısınmanın etkilerini azaltmak için ortak bilincin oluşturulmasına katkı sağlamalıyız. Fırtına vadisinin güzel bedenine oyuklar açıp, beton yollar sokuşturmak yerine, doğal güzelliğinde huzur bulmak istiyoruz. Yeşil yol istemiyoruz, biz sadece yeşil istiyoruz! (ÖH/ÇT)