bunları, "doğrular"ı her fırsatta yineliyorum ve yinelemeyi de sürdüreceğim. çünkü bir hakkın gerçekten ve yaşamın içinde varolabilmesi için en gerekli ve olmazsa olmaz noktası budur!
en iyi olanı önceleyerek bu hizmetin sunumunu planladığınızda aslında hiçbir şey yapmış olmazsınız. o durumdakiler sıklıkla diyojen'in dediğini yinelerler: "gölge etme başka ihsân istemez!"
devletin ve onun görevlendirdiği hizmetle yükümlü insanların varlığı ve işlevi ise, toplumun son bireyine kadar bu hizmetlere erişimin ortam ve koşullarını sağlamaktır.
'eşitlik'le ilgili kurallar 1789 fransız ihtilâlinden bu yana böyle tanımlanmıştır. eşitliğin gerçekten söz konusu olması için öncelikle eşit sayılacak olanların eşit noktaya getirilmelidir. herkese "bir kez sağlık hizmeti bedava" derseniz bu herkesin eşit olduğu anlamına gelmez.
"dezavantajlı olan"ın fark edilmesi ve ona "özel" davranılmasının adı günümüzde "pozitif ayrımcılık"tır ve bunun gereğini yerine getirmek insan haklarına saygılı bir devletin görevlerinden birisidir. ancak böylelikle "eşitlik" gerçek anlamıyla sağlanabilir.
"yeşil kart"ın yaptığı ve yapmadığı...
kanun gereği 31 ocak 2012 itibariyle "yeşil kart" kaldırılacak; mevcut öngörülere göre daha önce bu olanaktan yararlanan yaklaşık 1,7 milyon kişi artık bu şansını yitirecek.
daha da önemlisi ekonomik krizin en çok vurduğu, günümüzde toplumun büyük kesimi olan "en alttakiler" bundan böyle artık sağlık hizmetlerine "prim ödeyerek" ulaşmak zorunda kalacaklar. atalarımız "tok açın halinden" anlamaz diye bir söz söylemişlerdir; günümüzde yapılan ve adına "dönüşüm" denilen ne varsa, hep "tok"ların gözüyle, "tok"lar için ve "tok"lar tarafından yapılıyor ne yazık ki ve "toklar açların halinden anlamıyor" gerçekten de!
sağlıkla ilgili adına "dönüşüm" denilen düzenlemer de böyle düzenlenmiş:
sgk başkanı fatih acar, kendisine yeni düzenlemeyle ilgili sorulan soruları yanıtladı: (1)
"1 ocak 2012 tarihinden itibaren 9,1 milyon yeşil kartlının genel sağlık sigortalısı olarak sgk'nın bünyesine katılacak. türkiye'deki 62,9 milyon kişi bugün itibarıyla sosyal güvenlik kapsamında olacak. bunlar ssk, bağkur ve emekli sandığı mensuplarıyla bakmakla yükümlü olduğu kişiler.
1 ocak 2012'den itibaren yeşil kartlıların da sgk'ya gelmesiyle toplam 72 milyon kişinin genel sağlık sigortası şemsiyesi altına alınacak. burada kapsam dışı olan bir kesim var, tutuklu ve hükümlüler (127 bin kişi), er, erbaş ve yedek subaylar (650 bin kişi) ile banka sandıkları... inşallah bunlar da 2013 yılında kuruma devredilecek ve kurum 74 milyonu genel sağlık sigortası bünyesine almış olacak"
kapsam dışında olanlar yalnız acar'ın saydıkları değil. bir de "buzdağı"nın görünmeyen tarafında olanlar var:
"işsizler, yoksullar, öğrenci olmayan gençler, tarımda güvencesiz çalışanlar, küçük ölçekli aile işletmelerinde çalışanlar, kayıt dışı çalıştırılanlar, part-time ve saat ücreti karşılığında çalışanlar, hem okuyup, hem çalışan üniversite öğrencileri, sosyal güvencesi olmayanlar ve onların bakmakla yükümlü olduğu aile bireyleri."
bu kesimlerden doğrudan söz etmiyor sgk başkanı, ama "yeşil kartlı"lara neler olacağını anlatırken en sonunda üstü kapalı bir şekilde bunların hepsini bir kefye koyuyor ve onların yükümlülüklerini de sıralıyor:
· yeşil kartlılar "1" yıllık vize süreleri doluncaya kadar aynı şekilde sağlık imkanlarından yararlanmaya devam edecekler.
· vize süreleri dolduğu zaman sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına gidecekler ve gelir testi yaptıracaklar.
· gelir düzeyi asgari ücretin üçte birinden az olduğu tespit edilen kişiler, primleri devlet tarafından ödenerek, sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam edecekler.
· geliri asgari ücretin üçte biriyle asgari ücret arasında olanlar 33 tl, geliri asgari ücretle asgari ücretin 2 katı arasında olanlar 100 tl, geliri asgari ücretin iki katının üzerinde olanlar da 200 tl prim ödeyerek sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam edecekler.
· sisteme kayıtlı olmayan 1.7 milyon kişi sgk'ya müracaat etmezse veya yeşil kart vize süresi dolanlar 1 ay içinde gelir testini yaptırmazsa asgari ücretin 2 katından fazla geliri olduğu kabul edilecek ve buna göre prim ödemek zorunda kalacaklar.
ilkin şunu belirtelim: 1 ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununda; genel sağlık sigortası zorunluluk esası üzerine kurulmuştur. herkesin kapsam içine alınması iki kez ertelenmiş, son olarak 1 ocak 2012'de herkesin bu yasa kapsamına girecekleri kesinleşmiştir.
yasa bu kapsama halinin nasıl uygulanacağına dair de kurallar koymaktadır (2):
· resmi olarak çalışmayanların yani genel sağlık sigortalısı olmayanlar ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerle, genel sağlık sigortalılığı statüsü sona erenler ve onların bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, yani aynı hane içinde yaşayan eş, evli olmayan çocuk, büyük anne ve büyük babadan oluşan ailenin toplam gelir tespitleri aile ve sosyal politikalar bakanlığına bağlı "sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları" tarafından yapılacaktır. doğum, ölüm, evlenme, boşanma vb. nedenlerle gelir testi yenilenecektir. gss tescili yapıldığı tarihten itibaren primi devlet tarafından ödenenler ile asgari ücretin üçte biri üzerinden prim ödeyenlerin gelir durumları her yıl gözden geçirilerek yenilenecektir.
· bu durumda olanlar 31 ocak 2012 tarihine kadar ilgili vakıflara başvuracaklar. gelir testine tabi tutulacak kişinin gelir testi yaptırmak üzere vakfa bizzat yazılı başvurusu esastır. özürlülük ve yaşlılık gibi nedenler de ise vekili tarafından başvuru yapılabilecektir.
· başvurmamaları halinde mernis ve adrese dayalı nüfus tespitlerinden yola çıkılarak sgk'ya bağlandıkları re'sen tescil edilecektir. bu tescilde prim düzeyleri asgari ücretin iki katı aylık gelire sahipmiş gibi kabul edilecek ve kişiler gsk'ya borçlu sayılacaklardır.
· gelir tespitinde, aile bireylerinin harcamaları, bankalardaki tüm hesaplarına ilişkin bilgiler; sürekli olarak alınan nakdi sosyal yardımlar(3); taşınır ve taşınmazları ile bunlardan doğan hakları da dikkate alınarak aile içinde kişi başına düşen gelirin aylık tutarının tespitinde puanlama ormülünün gelir tespit ölçütleri kullanılacaktır. gelir tespiti sonucu elde edilen ailenin ortalama aylık geliri, gelir tespitinde esas alınan aile bireyi sayısına bölünerek aile içindeki kişi başına düşen aylık gelir tespit edilecektir.
· primi devlet tarafından ödenen sgk'lılar, üniversite ve özel sağlık kurulularına ancak kamu sağlık kurumları sevk ederlerse başvurabilecekler, bu durumda masraflarını önceden kendileri karşılayacaklar ve alacakları fatıraları sgk'ya ibraz ederek, ilgili katkı ve katılım payları hariç daha sonra geri alacaklar. dolayısıyla peşin parası olmayan (normal durumda olmaması gerekir, eğer varsa o zaman geliriyle ilgili yanlış beyan vermiş olacaktır.) ve ödeyemeyenler bu hizmetlerden yararlanamayacaklar.
· kısmi süreli iş sözleşmesi ile ay içerisinde 30 günde az çalışan sigortalıların eksik günlerine ait gss primlerini kendileri tarafından 30 güne tamamlama yükümlülüğü vardır.
· kamu çalışanlarının gss primleri (brüt ücretlerinin % 5'i oranında) 1 ocak 2012'den başlayarak artık maaşlarından kesilecektir.
sağlık vergisi
bu ülkede "gelir vergisi"nin toplam vergiler içindeki payı bilinir. devlet kayıt dışılık nedeniyle gelir vergisi toplayamadığını beyan etmekte, bu yüzden verginin çoğunu dolaylı vergi olarak toplamaktadır. ama konu en yoksuldan sağlık gerekçesiyle "vergi" toplamanın yolu bulunmuştur:
buna göre:
1. kişi başına düşen aylık geliri asgari ücretin üçte birinden (295 tl) az olan vatandaşların primleri devlet tarafından ödenecektir.
2. asgari ücretin üçte biri( 295,3 tl) ile asgari ücret(886,5 tl) arasında olanlar, (295,3 × %12=) 35,4 tl/ay zorunlu sağlık sigorta primi ödeyeceklerdir.
3. asgari ücret ile asgari ücretin iki katı arasında olanlar (886,5 × %12 =) 106,38 tl/ay zorunlu sağlık sigorta primi ödeyeceklerdir.
4. asgari ücretin iki katından daha fazla olanlar (1773 × %12 =) 212,76 tl tutarında zorunlu sağlık sigorta primi ödeyeceklerdir.
bu primlerin tümü kişiler tarafından kendilerince ödenecektir. sgk genel sağlık sigortalısı olan bu kişiler için her ay genel sağlık sigortası primini re'sen tahakkuk ettirerek tahsil edecektir.
kuşkusuz en önemli nokta, toplam aylık sgk prim giderinin saptanması olacaktır. bunun için kişi başına düşen prim miktarları aile içindeki birey sayısıyla çarpılarak bulunacaktır. dolayısıyla öncelikle ailenin gelirinden aylık toplam prim miktarı çıkarılmalı ve aileye kalan parayla bu ailenin bir ay boyunca yaşayıp yaşayamayacağı değerlendirilmelidir:
buna göre asgari ücretin 1,5 katı (1329,75 tl) aylık geliri olan dört kişilik bir ailenin ödeyeceği prim miktarı (4*106,38)= 425,52 tl olacaktır. bu primi ödedikten sonra elinde kalacak olan para 904,23 tl'dir. bu parayla kıyaslarsak bu aile devlete her ay, nafakasının % 47'sini yani yarısını "prim" olarak ödeyecektir.
sağlık hizmeti alsa da almasa da!
eğer bu aile içinde bu ödediği primden doğan hakkını kullanmak için sağlık hizmeti kullanılırsa bu kez, başvuru ve ilaç başına ödeyeceği sabit ücret ve sgk tarafından belirlenen kurum katkı payı tetkik, tedavi, ilaç için belirlenen oranlarda ödeyeceği "katkı payları"nı eklemek gerekecektir. bu durumda ailenin nafakasından sgk'ya gidecek miktar büyüyecektir.
başka bir deyişle sgk en az ailenin bütçesinin yarısına "el koymuş" olacaktır. doğal olarak aile bunları ödemeyeceği için sağlık hizmetinin sgk üzerinden kullanmayacaktır. başka yollar arayacaktır. ama bu durumda da sgk'ya ödenecek primleri her ay birikecek ve herhangi bir şekilde bir banka üzerinden bir mali faaliyette bulunduğunda bu miktarlar toplu olarak kesilecektir.
fazla söze gerek yoktur. resim ortadadır. devlet sağlığı bahabe ederek halka yeni ve üstelik de ödeyemeyeceği bir vergi salmıştır. bunun adı da sağlıkta dönüşüm vergisidir. bu vatandaş kendisine yapılanı unutmayacaktır.
ttb'nin açıklaması
durumu durumu vatandaşa bildirme yükümlülüğünü yerine getiren türk tabipleri birliği de sağlık hizmeti açısından yaşanacakları net olarak ortaya koymaktadır:
· 1 ocak 2012'den itibaren aylık geliri asgari ücretin üçte birinden fazla olan bütün vatandaşlar her ay düzenli olarak gss primi ödemek zorundadırlar. ödenmesi zorunlu olan primler, ödenmediği takdirde sürekli olarak birikecek ve daha sonra faizi ile birlikte vatandaştan tahsil edilecektir.
· gss'de yapılan bu düzenlemelerle birlikte vatandaşlar için sağlık güvencesi artık ancak prim ödeme ile mümkün hale gelmiş; yurttaşlık hakkı olan sağlık hizmeti "paran kadar sağlık"a dönmüştür. parasını ödeyemeyen yurttaşlar yoksul olduğunu devlete ispat etmeye mecbur kılınmakta ve "sadaka" niyeti ile hizmet almaya mahkum edilmektedir.
· yapılan düzenlemeler başta yoksullar olmak üzere bütün vatandaşlarımızın sağlık hakkı için çok ciddi tehdit oluşturmaktadır.
"oysa sağlık bütün vatandaşlar için doğuştan kazanılmış bir haktır ve toplumun bütün kesimlerine eşit ve ücretsiz sağlık hizmeti ancak ve ancak genel vergilerle finanse edilen kamusal bir sağlık sistemiyle verilebilir." (ms/hk)
(1) akşam gazetesi, http://www.aksam.com.tr/yesil-devrim-1-ocak-2012de-basliyor--87751h.html
(2) http://www.saglikaktuel.com/haber/genel-saglik-sigortasi-gss-zorunlulugunda-ikinci-asama-1-ocak-2012de-basladi-22991.htm (hazırlayan: dr. ergün demir - dr. veli atanur ses izmir şube)
(3) shçek sosyal ekonomik destek yönetmeliği ile yoksul çocukların öğrenimi için her bir çocuk için ödenen ayda 300-400 tl, 2022 sayılı yasa gereği 3 ayda bir güçsüzlere ve yaşlılara yapılan 300 tl ile özürlülere yapılan 500-600 tl nakdi yardımlar, 5378 sayılı yasa gereği %50 ve yukarı ağır özürlülük raporu olanlara ödenen net asgari ücret tutarındaki ödeme, gelir tespitinde kullanılan puanlama sistemi içine konuluyor. özetle güçsüzlere, yaşlılara özürlülere, engellilere ve yoksul ailelerin çocuklarının eğitimi için ödenen nakdi yardımlar kişilerin gelir tespitinde esas alınmıştır.
(4) türk tabipleri birliği basın açıklaması http://www.ttb.orgtr