Şiir dalında dört kez Pulitzer ödülü almış olan şair Robert Frost, bir şiirinde “Bir ormanda iki yol birbirinden ayrıldı ve ben daha az gidilen yolu seçtim, bu büyük bir fark yarattı" der.
Yönettiğimiz birimlerde, görev alanımız ile ilgili alacağımız kararlar, ünlü şair Robert Frost’un şiirinde belirttiği gibi "hadi bu yolu kullanalım da nereye varacağımızı görelim" kadar basit değildir.
İster küçük bir kurumu, ister büyük bir kurumu yönetiyor olalım, kurumun başarısı için, görev alanımızda yaşayan insanların daha konforlu, daha yaşanılabilir bir kentte yaşaması için doğru kararlar vermemiz gerekiyor.
Bilinçli karar almak
Kurumlarımızın başarılı olması için daha rasyonel, toplumun faydasına olan kararlar vermek amacıyla, bilimsel karar alma süreçlerini mutlaka yönettiğimiz kurumlarda kurumsal bir kültür haline getirmemiz gerekir. Bunu bir kültür haline getirdiğimizde, kurumlarımız aceleci karar vermeyi önleyecek ve aldığımız kararla daha bilinçli, daha faydacı olacaktır.
Yerel yönetimler nedir? sorusuna vereceğimiz genel cevap, ülkelerin merkezi yönetimlerinden ayrı olarak örgütlenen ve kendi sorumluluk bölgelerinde yaşamlarını sürdüren insanların ortak ihtiyaçlarını yerel düzeyde karşılamak için oluşturulan kamu tüzel kişilikleridir.
Bir başka anlatımla, belirli bir coğrafi alanda kurulan, özel gelirleri ve bütçesi olan, kendine has örgüt yapısı ve personeli bulunan, karar organları yerel halk tarafından seçilen, görev ve yetkileri yasalarla belirlenen, merkezi otoriteden bağımsız kamu tüzel kişileri olarak da tanımlanmaktadır.
Yerel yönetimlerde karar süreçlerine katılımın yüksekliği, o yerel yönetimin işleyişindeki demokratik tutum ve davranışın en önemli göstergelerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Bu durumda karar nedir? diye sorduğumuzda, karşımıza çıkan cevap, bir iş ya da problem hakkında düşünülerek verilen kesin yargı olarak tanımlanmaktadır.
Karar, aynı zamanda, yapılan araştırma, tartışma ve incelemeler sonucunda soruların cevap bulduğu, tartışmaların son bulduğu, varılan sonucun uygulanmaya başlandığı bir seçimin sonucu olarak tanımlanır. Karar verilince, seçilen yolun uygulanma süreci başlar.
Ülkemizdeki kamu yönetimi anlayışında ve uygulamada merkezci bir anlayış kendini göstermektedir.
Bu anlayıştan dolayı da yönetim kademesinde bulunanlar, alınan kararlara astların katılması konusunda bir direnç göstermektedir. Uygulama ülke genelinde bir kural haline geldiği için, astlar da kararlara katılmakta çok istekli olmamaktadır. Genel olarak uygulamada, kararlar üst yöneticiler tarafından alınmakta olup, uygulayıcı olan birimler tarafından yerine getirilmektedir. Kararların katılımcı bir şekilde alınması çok sınırlıdır, hatta istisnadır.
Yönetimlerde katılım dediğimizde, akla gelen ilk şey halkın kendi kendisini yönetmesi anlaşılmaktadır. Yönetimlerde katılımı sağladığımızda şu sonuç ortaya çıkmaktadır: Yerel yönetim halkın yönetimidir.
Katılımın en fazla olması gereken yerlerden biri de yerel yönetimlerdir. Çünkü yerel yönetimler demokrasinin anaokuludur. Yerel yönetimlerde halkın kararlara katılım düzeyini yukarılara çektiğimiz sürece, halkı kararların seyircisi olmaktan çıkarıp yönetime ortak etmiş oluruz.
Uygulayacağımız yöntemlerle halkın kararlara katılımı zorla ya da "dostlar alışverişte görsün" şeklinde olmamalıdır. Kararlara katılımın istekli ve bilinçli olması, yine kim, hangi karara, nerede, ne zaman ve nasıl katılacağının sınırlarının belirlenmiş olması gerekir. Özellikle uygulanacak projeler kapsamında bulunan ve projeden etkilenecek bölgede yaşayanların katılımının sağlanması gerekmektedir.
Yerel yönetimlerde karar verme sürecinin çok iyi işletilmesi gerekir. Çünkü tüm kurumlarda olduğu gibi yerel yönetimlerde de yönetim süreci, örgütü yaşatma sürecidir. Kurumu yaşatmak için de kurumun etkililiğini yükseltmek ve etki alanı içerisinde bulunan toplumun ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır.
İlkeler
Kurumlardaki yönetim ve karar alma süreçleri, yönetimin amaçları doğrultusunda, sorun çözme sürecidir. Yönetim kadrosu, kurumun amaçlarına ulaşmasında karşısına çıkan ve bu amaçları engelleyen sorunları çözmek zorundadır.
Karar verme sürecinde, üst yöneticilerin izlemesi gereken bazı ilkeler vardır: Yöneticiler karar alma sürecinde; yerel yönetimlerde karar verme sürecinde, karardan faydalananların, teknik ve idari ekiplerin kanıtları tartarak, konunun alternatiflerini inceleyerek bunun sonucunda analizlerden çıkan sonuçlar doğrultusunda bir yol seçerek, sorunların çözülmesine olanak tanıyan aşamalı bir süreçtir.
Tanımlanan bir süreç uygulaması olduğunda, sonunda kararın doğru olup olmadığını gözden geçirme fırsatını da sağlayacağı unutulmamalıdır. Ve öncelikle karar tanımlanmalıdır. Karar ile ilgili bilgiler toplanmalıdır. Karar ile ilgili alternatifler belirlenmelidir.
Etki sahasında olan kişi ve grupları yönlendiren, uzlaştıran ve koordinasyonu sağlayan bir faaliyet göstermelidir.
Konun dışına çıkılmamasına dikkat edilmeli
Karar sürecinde kendisinin altında olan yöneticilere ve alınacak kararın etkileyeceği kişi ve gruplara katılma olanağı vermelidir. Kurumda ve yetkili olduğu alanda demokratik bir hava yaratmalıdır. Karar alma sürecindeki çalışmalarda, çalışmaların amacından sapmaması için gerekli önlemleri almalıdır. Konunun dışına çıkılmamasına dikkat etmelidir.
Yerel yöneticiler kooperatif karar alma süreçlerinin ve yöntemlerinin önemini kavramalıdır. Kararlarda üst ve alt yöneticilerle düşünce birliğini sağlamalıdır. Yerel yönetimin yetkili olduğu sınırlar içerisinde, yaşayan grupların değerleri ve sosyo-kültürel yapıları, karar süreçlerinde dikkate alınmalıdır.
Demokratik yönetimlerde bir ilke olarak kabul edilen, karar alınmadan önce karardan olumlu veya olumsuz etkilenecek olan grupların veya kişilerin düşünceleri alınmalıdır. Bu durum, alınan kararların uygulanmasını kolaylaştırır.
Yerel yönetimlerde görevli üst yöneticiler, takdir haklarını kullanırken kamu yararını gözetmelidir. Halkın karar alma sürecinde etkinliği sağlanmalıdır. Aksi takdirde sistem, toplumla bütünleşmez ve Kent Bilimci Ruşen Keleş’in deyimiyle "kupkuru bir kalıp" olmaktan öteye geçemeyen bir devlet yetisi haline gelir.
(MY/EMK)