Kadınların eşitlik mücadelesinde yerel yönetimlerin rolü, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamanın en somut adımlarını atabilecek bir zemin sunuyor. Ancak bu zeminin hayata geçirilebilmesi, yerel yönetimlerin niyetlerini somut politik eylemlere dönüştürmesiyle mümkün. O halde şu soruyu sormalıyız: Yerel yönetimler kadınların yaşamını nasıl dönüştürebilir?
Avcılar Belediyesi’nin 22 Kasım’da düzenlediği “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Acil Eylem Çalıştayı”, bu soruya yanıt bulmak için atılmış önemli bir adım.
Toplumun farklı kesimlerinden temsilcilerin bir araya geldiği Çalıştay'da, sadece konuşulmadı, hayata geçirilmek üzere somut önerilerin üretildiği bir model oluşturuldu.
Bu model yalnızca Avcılar için değil, tüm yerel yönetimler için ilham verici olabilir.
Yerel yönetimler toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda hangi somut adımları atmalı? Afet yönetimde kadınları nasıl önceleyebiliriz? Eşitlikçi bir yerel yönetim nasıl olur?
Aslına bakarsanız, bu soruların tamamına Avcılar Belediyesi’nin düzenlediği bu çalıştayda yanıt verildi. Daha doğrusu, yanıt verilmedi, çünkü bu çalıştayda yanıtların bizzat konunun özneleri tarafından ortaya konması hedeflendi.
Çalıştay, Afet ve Toplumsal Cinsiyet, Yargı ve Kadına Yönelik Şiddet, Sivil Toplum ve Kadına Yönelik Şiddet, Medya-Dil gibi yaklaşık on masadan oluştu.
Bu masalarda, her biri kendi alanında uzman kişiler bir araya geldi. Avcılar Belediyesi Kadın ve Aile Müdürlüğü tarafından düzenlenen çalıştayı ilk duyduğumuzda, pek çoğumuz klasik bir etkinlik olacağını düşündük: Birileri gelecek, uzun uzun konuşacak, sonra da gidecek. Ancak öyle olmadı. Hemen her masada bir moderatör ve bir raportör vardı.
Ayrıca, çalıştayın sonuç vermesi ve eylem planına katkı sunması amacıyla yanıtlanması gereken sorular bir izlek olarak sunuldu.
Masalardaki iş bölümü belirlendi, katılımcılara bilgi verildi ve “Birazdan konuşmalar başlayacak” denildiğinde, çalıştayın farklı bir şey olacağı anlaşıldı.
Biz Medya Masası’nda Türkiye Gazeteciler Sendikası’ndan Gülfem Karataş, gazeteciler Filiz Gazi, Ayşegül Başar, Mine Çağın, Derya Kap ve medya akademisyenleri Nur Tuğçe Biga, Seda Tunç Subaşı ile diğer katılımcılarla yerimizi aldık.
Çalıştayın başlamasını beklerken, açıkçası klasik bir belediye başkanı konuşması beklentisi içindeydik: Uzun, sıkıcı ve genelde erkek siyasetçilerin baskın olduğu türden bir konuşma.
Ancak Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara, Matematik Öğretmeni eşi Asiye Çaykara ile birlikte sahneye çıktı.
Utku Caner Çaykara, “Siyasi erkeklerin konuşmaları sırasında eşlerinin yanlarında durduğu gibi ben de eşimin yanında duracağım" diyerek bir kaç adım geriye çekildi ve sözü Asiye Çaykara'ya bıraktı.
Asiye Çaykara ise şu konuşmayı yaptı:
"Kadına karşı şiddet yalnızca bireylerin değil, toplumun onuruna dokunan bir meseledir. Bugün burada, bu karanlık gerçeği dönüştürmek için omuz omuza olmak güç veriyor. Şiddete karşı yalnız ve çaresiz olmadığımızı, birlikte daha güçlü olduğumuzu göstermek ve çözüm önerileri üretebilmek için bir aradayız. Şiddetin bahanesi olmaz diyerek bugün bir kez daha İstanbul Sözleşmesi ve onun hukuki dayanağı olan 6284 yasasının önemine inanıyor ve uygulanması gerektiğini biliyoruz. Bugün bu salonda birbirimizi güçlendirecek, yeni yollar ve çözümler üreteceğiz. Kadın dayanışmasıyla 'İyi ki kadınlar var!' diyebileceğiz. Eğitimci olarak her gün kız çocuklarının gözlerindeki ışığı görüyorum ve bu ışığın sönmemesi için güvenli, eşit ve adil bir dünya bırakmamız gerektiğini biliyorum. Bu tartışmalar sonucunda hep birlikte eşit bir Avcılar yaratacağımıza inanıyorum. Bu çalıştayın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayrıca, kadınların sesine verdiği değer için saygıdeğer eşime de teşekkür ediyorum. İstanbul Sözleşmesi yaşatır! Birlikte daha güçlüyüz!"
Medyacıların önerisi
Çalıştayın Medya ve Dil Masası’nda yer alan katılımcılar olarak bizler, toplumsal dönüşümde medyanın rolünü tartıştık. Ortaya çıkan öneriler, yerel yönetimlerin eşitlikçi bir dilin yaygınlaşmasında nasıl bir öncülük edebileceğini gösterdi.
Öne çıkan fikirlerden biri Medya Dayanışma ve Danışma Kurulu (MDD) modeli oldu. Bu modelle her belediyede, gönüllü akademisyenler, gazeteciler ve meslek örgütü temsilcilerinden oluşan bir yapı kurulması önerildi.
MDD, belediye çalışanlarına toplumsal cinsiyet odaklı eğitimlerden medya okuryazarlığına kadar birçok konuda destek sunabilir.
Ayrıca, belediyenin düzenleyeceği etkinliklerin organizasyonundan içerik üretimine kadar her aşamada danışmanlık sağlayabilir.
Bu danışmanlık toplumsal cinsiyet eşitlikçi bir yaklaşım var mı yok mu? Bu sorunun yanıtlandığı bir rehberlik gibi düşünülebilir.
Örneğin, Avcılar Belediyesi’nin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında gençler için düzenleyeceği bir kısa film yarışmasının organizasyonu ve jüri seçiminde bu kurul etkin bir rol oynayabilir.
Bunun yanı sıra, yerelde çalışan kadın gazetecilerin İstanbul’daki medya kuruluşlarında gözlem yaparak deneyim kazanmalarını sağlayacak bir haftalık bir program önerildi. Ayrıca, belediyeden gönderilen basın bültenlerinin eşitlikçi bir dille yazılması ve kullanılan görsellerin de buna göre seçilmesi gerektiği vurgulandı.
Medya ve yerel yönetimlerin birlikte çalışarak eşitlikçi bir dil ve temsilin yaygınlaşmasını sağlaması gerektiği düşüncesi çalıştayın en önemli çıktılarından biriydi.
Yerel yönetimlerin medya okuryazarlığı atölyeleri düzenlemesi, gençlere yönelik eğitimler vermesi ve kadın gazetecilerin görünürlüğünü artırması gibi somut öneriler sıralandı. Masamızdaki akademisyen arkadaşlarımız, sürecin takipçisi olmak gerektiğini de hatırlattı.
Avcılar Belediyesi'nin bu çalıştaydan çıkacak önerileri yakın zamanda bir eylem planı olarak kamuoyu ile paylaşacağını ümit ediyoruz.
***
İki önemli dava
Yedi yıllık evliliği boyunca sürekli şiddet gören ve boşanmak isteyince eşi Yasin Avcı’nın tehditleriyle karşı karşıya kalan Serap Avcı, 18 Nisan gecesi ölümle burun buruna geldi. Eşinden gördüğü yoğun şiddete karşılık hayatını korumak için bıçağa sarılmak zorunda kalan Serap, bugün "eşi kasten öldürme" suçlamasıyla tutuklu yargılanıyor.
27 Kasım’da Küçükçekmece 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya dair detaylı bilgiyi Çatlak Zemin'deki bu yazıdan okumak mümkün. Bir sonraki duruşma, 25 Şubat 2025’te.
Karabük-Yenice karayolu Yeşilköy mevkiindeki Filyos Çayı'nda 26 Mart 2023 tarihinde cansız bedeni bulunan Gabonlu üniversite öğrencisi 17 yaşındaki Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga ile ilgili davanın altıncı duruşması da 29 Kasım Cuma günü görüldü.
Polis ekipleri adliye önünde ve içerisinde geniş güvenlik önlemleri alırken, duruşmaya baba Guy Serge Ibouanga, anne Jessica Santda Makemba Panga, avukatlar ve Gabonlu öğrenciler katıldı.Davada mütalaa açıklandı.
Mütalaada "cinsel istismar" ve "muhtemel kastla öldürmek" suçlarından ceza istendi. Bir sonraki duruşma 17 Aralık’ta.
***
Tiyatrodur her hali anlayan anlatan
İklim krizinin vurduğu bir dünyadayız! Kıyamet gibi “acayip” bir şey olmuş, ama tam öyle de olmamış! Hiçbir ülkenin istemediği, “Parazitler” denen göçebe topluluklar çıkmış ortaya. Bir oğlan: Diyar! Bu yeni toplumun hikâye anlatıcılarından biri.9,8’lik Kıyamet isimli tiyatro oyunundan söz ediyorum.
Şamil Yılmaz'ın yazdığı, Oğulcan Arman Uslu'nun oynadığı, Sezen Keser yönetimindeki “9/8’lik Kıyamet” şüphe yok ki çok daha derinlemesine değerlendirmeyi hak ediyor. O da başka yazının konusu olsun.
Oyunda, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde Karaköy sokaklarında polisin ablukasında kalan ve asıl gruplarla bir araya gelmesi engellenen Mor Dayanışma’daki kadınların benzeri kahkahalarını ve müthiş esprileriyle polislerin yüzünü dahi zaman zaman güldüren neşelerini de görmek mümkün.
Yaşasın kadınlar, yaşasın faşizmi dahi değişime davet eden kadın kahkahası, neşesi...
Özgür bir yeni hafta gelsin. Eşitlikten yana, adaletli…
(EMK)