"Bütün hayvanlar eşit doğar ve bu kanun hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına sahiptir. Sahipsiz hayvanların da, sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir." (5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu.)
31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimlerine iki ay kaldı.
Toplum yararını gözettiğini iddia eden yerel yönetimlere talip adayların öncelikli gündemlerinden biri kadınların ve LGBTİ+'ların güvensiz hissetmesine neden olan ilçe, belde ve mahallelerdeki yetersiz sokak aydınlatmaları, altyapı sorunları, 6 Şubat'tan itibaren hepimizin zihninde daha yüksek bir yerde asılı duran deprem, ekonomik kriz nedeniyle geçimleri her geçen gün zorlaşan insanlara yönelik politikalar ve sayıları gün geçtikçe artan sokakta yaşamak zorunda olan insanlar olması gerekiyor.
Ancak siyasi parti ve belediye başkan adaylarının kampanyaları sürerken mevcut iktidar ve müttefiklerinin açıklamalarında öne çıkan başlıklardan biri –bazen en önemlisi, hatta bazen 'köpek terörü'– sokakta yaşayan köpekler ya da onların deyimiyle ‘başıboş köpekler’.
Sokakta yaşayan köpekleri yereldeki en önemli tehditlerden biri ve kurtulunması gereken sorun olarak gören sadece iktidar partisi ve müttefikleri değil. Toplumun dizine kadar battığı ayrımcılık çamurundan çıkış yolları araması ve örgütlemesi gereken muhalefet parti liderlerinden de seçimler yaklaştıkça benzer açıklamalar geliyor.
Açıklamaların ortak noktası: Sokaktaki hayvanların yaşam hakkının yok sayılması ve gözden uzak merkezlere kapatılmasında görülen fayda.
"Sahipsiz köpek olmaz"
22 Ocak 2024’te 24 TV'de Esra Elönü'nün sorularını yanıtlayan İstanbul Valisi Davut Gül, sokaktaki köpeklerle ilgili "iki seçenek" olduğunu söyledi. Valiye göre söz konusu seçeneklerden biri hayvanları uyutmak, yani öldürmek.
"Sahipsiz köpek olmaz, bu hayvanların bir sahibinin olması gerekiyor," diyen valinin konuyla ilgili açıklaması şöyle:
"Yıl içerisinde aynı anda en az yüzde 75'inin kısırlaştırılması gerekiyor. Ortada iki tane yol var. Ya komple hepsini uyutacaksınız, ya da komple aynı anda hepsini kısırlaştıracaksınız. Üç-beş yıldır İstanbul'un bu meseleden yaşadığı sorun sürdürülebilir değil. İnsanlar ölüyor. Aynı anda bütün belediyeler bu işe para harcayarak, birinci önceliği olarak görürse bu iş 6 ayda İstanbul'un gündeminden çıkabilir."
Vali, sokaktaki köpeklerin popülasyonun artmasına dikkat çekerken tarihi "üç-beş yıl öncesinden" yani, Cumhuriyet Halk Partili (CHP) İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan başlatsa da yerel yönetimlerin bu konuda üzerine düşen görevleri yıllardır yerine getirmediği hayvan hakları savunucuları ve örgütleri tarafından ekseriyetle dile getirilen, bilinen bir gerçek.
“Bulunduğumuz durum artık hayvanlar için dip noktadır”
Sorumluluk
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununa ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve Uygulama Yönetmeliğine göre sokaktaki hayvanların bakımı, tehlikelerden korunması ve popülasyonlarının kontrolleri yerel yönetimlerin sorumluluğunda.
Ankara Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkanı Tuğba Gürsoy, geçtiğimiz aylarda Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin (ABB) kısırlaştırdığını söylediği hayvanlardan birinin doğum yaptığını açıkladı. Bu olayın duyulmasından hemen önce sokaktaki köpeklerle ilgili açıklama yapan ABB Başkanı Mansur Yavaş, “Kısırlaştırmayla popülasyonunun önünü almanın imkânı yok,” diyerek sorumluluğu gönüllülere ve sivil toplum kuruluşlarına attı. Hayvan hakları örgüt ve dernekleri ise Yavaş’ın ABB Başkanı seçildiği 2019 yılından beri sorumluluğunda olan sokak ve barınaktaki hayvanlarla ilgili üzerine düşeni yapmadığını söyledi.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) İBB Başkan Adayı Murat Kurum, 25 Ocak 2024’teki "Türkiye Yüzyılı İstanbul Vizyonu" toplantısında yaptığı bir açıklamayla "Sahipsiz hayvanlar İstanbul için bir sorun olmaktan çıkacak," dedi ve yaşam alanı sokaklar olan hayvanlarla ilgili projelerinden bahsetti. Kurum, açıklamasına şöyle devam etti:
"İstanbulumuzda maalesef başıboş gezen yüz binlerce sahipsiz hayvan var. Annelerimiz endişe içinde, çocuklarımız tehdit altında. Vatandaşlarımız bizi daima bu manada çözümlerle görecek. Annelerimizin, çocuklarımızın korkularını giderirken görecek. Biz bu sorunun farkındayız ve mevcut büyükşehir yönetimi tarafından çözümsüz bırakılan bu sorunu gidereceğiz. 39 ilçemizde hizmet verecek tesislerimizi kuracağız."
"Ahlâk yoksa, başıboş köpekler vardır"
Sokaktaki hayvanları hedef gösteren söylemleri yaygınlaştıran ve her geçen gün üzerine bir yenisini ekleyenlerden bir diğeri ise Yeniden Refah Partisi ve partinin lideri Fatih Erbakan. Parti, "Ahlâklı Belediyecilik" başlığıyla sürdürdüğü yerel seçim kampanyası kapsamında "Ahlâk yoksa, başıboş köpekler vardır" dediği bir video yayınladı. Bir çocuğun da yer aldığı videoda "Sokaklarımızı güvenli tutacağız, çocuklarımızı yaşatacağız," diyen bir ses yankılandı.
Bu açıklamalar ışığında, esasen suçu sokakta yaşayan hayvanlara atan siyasilerin yapması gereken, bu konuda üzerlerine düşeni ne kadar yerine getirdiklerini şeffaflıkla topluma açıklamak. Çözümü hayvanları sahipli ya da sahipsiz olarak ayırmakta, toplatmakta, barınaklara kapatmakta, öldürmekte görenler, beş yıl boyunca görevde oldukları belediyelerde sokaktaki ve barınaktaki hayvanlar için kullanmaları gereken ödenekleri nerelere kullandıklarını açıklamakla yükümlü. Çünkü sorun sokakta yaşayan ve kısırlaştırılmadıkları için tabii ki üreyen hayvanlarda değil, onların popülasyonunu kontrol altına almayan belediyelerde ve yöneticilerde. Yani "başıboş köpek sorunu" olarak tanımlanan sorun kelimenin tam anlamıyla yerel yönetimde görev alanların kötü yöneticiliğinden kaynaklanıyor.
“‘Başıboş’ olanlar köpekler değil, nefret siyasetiyle beslenen yöneticilerdir”
"Oy vermeyeceğiz"
2019 yılında hazırlanan Meclis Araştırma Komisyonu Raporuna göre, sorunun tek etkili çözümü kısırlaştırma ve 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununun etkin bir şekilde uygulanması.
Dün (28 Ocak) İstanbul’un Üsküdar ilçesinde bir araya gelen Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi, tüm bu ayrımcı söylemleri ve politikaları hatırlattığı açıklamasını, sokaktaki hayvanları hedef gösteren siyasilere oy vermeyeceklerini söyleyerek sonlandırdı. Çağrıya katılarak ve yaygınlaşmasını umarak: "Dostlarımıza el uzatan, onları düşmanlaştıran ve birlikte yaşama kültürünü baltalama vaadiyle sandıklara yüklenen siyasilere oy vermeyeceğiz. Faşist düşmanlık politikalarına boyun eğmeyeceğiz."
* Ömer Seyfettin’in deyimiyle 'beşeriyetin kurucuları': “Ah bilmiyorlar, bilmiyorlar. Köpek olmasa ne bu cemiyetler ne bu memleketler ne bu akvam ne bu saadet ve servet, ne bu müessesat ve şimendiferler olacaktı. Evet, köpek beşeriyetin banisidir.” (TY)