Uğruna sayfalarca romanlar, dizelerce şiirler ve ciltlerce destanlar yazılmış "yalnızlık" duygusu üzerine edilmiş ne sahici bir haykırıştır bu.
Civan Canova'nın insanı hayat denizine daldırıp çıkartan sonsuz dimağının kelimeleriyle ortaya çıkmış; Turgay Kantürk'ün ileri teknolojiyi kullanmadaki başarısıyla yönetilmiş ve Musa Uzunlar, Özlem Güveli ve Özden Çiftçi'nin muhteşem oyunlarıyla sahnedeki yerini almış bir oyun "Ful Yaprakları".
Ful çiçeğinin yaprakları
İlerleyen teknolojinin "mucizeleriyle" bolca beslenen sinema sektörünün ve "bir uzaktan kumanda mesafesi" kadar uzağımızda / yakınımızda bulunan televizyonun sunduklarının yanında; gücünü, etkinliğini ve halka ulaşabilirliğini yitirdiği düşünülen tiyatro sanatının; tükenmenin ötesinde, sıçrayışının müjdecisi olabilecek kadar, iz bırakan bir oyun "Ful Yaprakları"'.
Ful çiçeklerinin yaşam serüveni de, dünya üzerinde salınan pek çok canlınınkine benzer bir şekilde acımasızdır.
Çiçekçiler, ful çiçeğinin daha canlı görülebilmesi için çürümeye yüz tutmuş yapraklarını sürekli koparırlar. Taze kalan yaprakların daha canlı, daha mutlu, daha nezih hayatlar sürebilmesinin koşulu olarak koparılıp atılmış "çürük" yaprakların hikayesidir "Ful Yaprakları".
Sürprizlerle bezeli hikaye
Sıradan olandan ziyade aykırı olanla; normal olandan ziyade anormal olanla; görünür olandan ziyade saklı olanla, ilgilidir.
Karakterlerin oyunun ilerleyişindeki sürprizlerle bezeli hikayelerine dair bir şeyler söylemektense, bu keşifleri, oyunun açılan sayfalarıyla birlikte yakalama zevkini, seyirciye bırakalım.
Aslında oyunun temel sorunlarından bir tanesi, adına "iletişim çağı" denen ve daha çok iletişim kurulabilmesi için onca aracın olduğu bu çağda; bütün bu ilerlemelere tezat; yalnızlaşan ve iletişimsizlik sorunu yaşan insana dairdir.
Sanallığın gizeminin koruyuculuğu
"Bir benzerini arama sorunu" üzerinden ilerleyen oyunda, kendi benzerleriyle iletişim kurabilmek için, sanal ortamlarda gezinen insanların derin çaresizliğine tanık oluruz.
"Kendi benzerini bulma" hedefinden, "olmak istediğin karakterin benzerini bulma" hedefine gidişin çaresizliğidir bu. Birebir temasın korkutuculuğundan ziyade, sanallığın gizeminin koruyuculuğudur, tercih edilen.
Kendi söylediği yalanlara inanılmasını isteyen, ama karşısındaki insanın da tamamen yalandan arınmış olmasını talep eden ruh halleri içindeki insanların kalabalığıyla dolu, internet aleminin chat odaları.
Gerçeği sanalın içinde eritmek
Hayatın kırılamayan, geri döndürülemeyen, değiştirilemeyen gerçeklerinin ötesinde, kırılabilen, geri döndürülebilen ve değiştirilebilen bir gerçeklik sunmasıdır, sanallığın haşmetli cazibesi.
"Yaşam, hiçbir evresinde kucak açmamıştır; koca şehrin ortasında, tek kişilik hücrelerinde yaşamak zorunda bırakılanlara. Tek yol, kendilerine benzer birilerini bulmaktır. Ama "kendilerine benzer birileri" de yoktur aslında.
Çünkü o ortamda, kendileri bile kendilerine benzememektedir. O halde, gerçeği sanalın içinde eritmek ve de yeniden şekillendirmek gerekmektedir" der yazar Civan Canova'nın kelimeleri.
Sivrilmiş yalnızlık duygusu
Şunu da belirtmek gerekir ki, oyun, ilk başlarda sonsuz sanallığın içinde "bir benzerini bulma"' üzerinden yürüse de, daha sonra "aykırı olmak"la bezenmiş ve sivrilmiş yalnızlık duygusu üzerine yönelir.
Zira internette kendi benzerlerini arayan insanlar, sadece aykırılar değildir. Aykırı olmanın, yalnızlığa eş değer olduğu yaşamların derin haykırışını sunuyor "Ful Yaprakları".
Tıpkı Edip Cansever'in şiirindeki gibi:
"biz ki,
ayrıntıya
aykırıya
ayrıksıya
azınlığa tutkunuz"
Ele aldığı sorunun insaniliği ve evrenselliği nedeniyle pek çok dile çevrilip dünya seyircisiyle de buluşmayı hak eden bir oyun "Ful Yaprakları"'.
DT'de bir ilk
Metnin içeriğiyle oyunun sunum tekniklerinin de eşsiz uyumu sayesinde, insana topyekün bir tiyatro keyfi yaşattığını da söylemek mümkün. Buna ek olarak, İstanbul Devlet Tiyatroları (DT), Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek bu oyunun internetten "online" olarak da izlenmesini sağladı.
Tiyatronun tiyatroda izlenmesi gerektiği gerçeğinin sonsuz destekçisi olsak da, oyunun içeriğine ve tekniğine uyumlu olaraktan böyle bir ilkin gerçekleşmiş olması da, Türkiye'de tiyatronun yeniliklere açık olması adına önemli bir adımdır.
Tiyatro oyunları, tiyatronun bağımlı tutkunları haricinde, genelde izleyici üzerinde, birden çok kez izleme etkisi yaratmaz. "Ful Yaprakları"nın ise izleyicileri arasında, tam aksine, ikinci ya da üçüncü seferlerine çıkmış serüvencileri muhakkak olacaktır.
Öyle ki, bazı yemeklerin tadı bir lokmada çıkar. Ama bazılarının tadına ise, her lokmada, ayrı ayrı lezzetlerle buluşarak, yavaş bir sindirmeyle varılır. Yazanın, yönetenin, oynayanın, eli değen herkesin emeğine ve ruhuna sağlık! (ZS/AD)