Ankara'da 23 Mart 2006 günü yapılan "Küresel Terör ve Uluslararası İşbirliği" sempozyumunun ardından yeniden Terörle Mücadele Kanunu (TMK) Değişiklik Tasarısını gündeme getirebilirler.
Kanunun geçmişi ve değişikliklerini gözden geçirmekte yarar var. Bilindiği üzere, 12 Nisan 1991 tarihinde kabul edilen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu aynı günlü 20843 1. mükerrer sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Terörle Mücadele Kanunu'nun bir çok maddesi için iptal istemi ile Anayasa Mahkemesine başvurulmuştur. Anayasa Mahkemesi Esas 1991/18, Karar 1992/20 sayılı 31.3.1992 tarihli kararı ile iptal istemi hakkında kısman ret, kısmen kabul kararı vermiştir (27.01.1993 günlü 21478 mükerrer sayılı R.G).
Yargısal uygulamalarda Kanunun 8. maddesinin ifade özgürlüğü önünde yarattığı engeller nedeniyle tartışmalar yaşanmıştır. "Devletin bölünmezliği aleyhine propaganda" suçunu cezalandıran 8. maddede en önemli ilk değişiklik 27 Ekim 1995 tarihinde 4126 sayılı yasayla yapılmıştır.
Bu değişiklikle hapis cezalarının paraya çevrilmesine olanak sağlanmıştı. İkinci değişiklik birinci Uyum Yasası olarak adlandırılan 4744 sayılı Yasa ile yapılmış ve para cezalarının oranları değiştirilmiştir. Her iki değişiklikte maddenin suç saydığı fiille ilgili asıl içeriğinde değişiklik yapılmamıştır.
Terörle Mücadele Yasasında değişiklik yapan 4903 sayılı "Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun" ise 19.06.2003 tarihinde kabul edilmiştir. Terörle Mücadele Kanununun 1 inci maddesinin kenar başlığı "Terör ve örgüt tanımı" şeklinde değiştirilmiş ve terör kavramı yeniden tanımlanmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanı yapılan değişiklikte 1. maddeye değil ama TMK'nun ünlü 8. maddesinin yürürlükten kaldırılmasına karşı çıkmış ve bu maddelerin yeniden ve bir kere daha görüşülmesi için "gerekçeleriyle" Meclise geri göndermişti.
Mecliste yeniden yapılan görüşmelerden sonra 15.07.2003 kabul tarihli 4928 sayılı Yasa ile 3713 sayılı TMK'nun 8. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Daha sonra 15.07.2003 kabul tarihli 4928 sayılı yasayla değişikliğe uğrayan 3713 sayılı TMK'nun 1. madde başlığı "Terör ve Örgüt Tanımı" olarak değiştirildi.
Uluslararası sözleşmelerdeki tanıma yaklaşmak amacıyla da ilk fıkrası da şöyle değiştirildi:
"Madde 1 - (Değişik 1. fıkra: 4928 - 15.7.2003 / m.20) Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir (Değişik 2. fıkra: 4928 - 15.7.2003 / m.20).
"İki veya daha fazla kimsenin birinci fıkrada yazılı terör suçunu işlemek amacıyla birleşmesi halinde bu Kanunda yazılı olan örgüt meydana gelmiş sayılır.
"Terör terimi, Türk Ceza Kanunu ile ceza hükümlerini içeren özel kanunlarda geçen teşekkül, cemiyet, silahlı cemiyet, çete veya silahlı çeteyi de kapsar."
Maddenin başlığında ve iki fıkrasında yapılan değişiklikle terör ve örgüt tanımı değiştirilmek suretiyle; baskı, korkutma, sindirme veya tehdidin ancak cebir ve şiddet kullanılması halinde terör suçunun mümkün olabileceği; terör suçunu işlemek amacıyla iki veya daha fazla kimsenin birleşmesi halinde terör örgütünün kurulmuş sayılacağı hükme bağlanmıştır.
Tartışmaya açılmamış ama var olan Terörle Mücadele Kanunu Değişiklik Tasarısında 1 inci maddeye yani "terör ve örgüt tanımı"na bir ekleme yapılmak isteniyor. Değişikliğe göre 1 inci maddenin ilk fıkrasında yapılan "terör" tanımından sonra eklenmek istenen ikinci fıkra olarak şöyle düzenlenmiş:
"Bir yabancı devleti yahut uluslararası bir kuruluşu herhangi bir işlemi yapmaya yahut yapmamaya zorlamak yahut ülkenin veya uluslararası kuruluşun temel anayasal, siyasi, hukuki, ekonomik ve sosyal yapısını bozmak yahut bu yapıyı ciddi şekilde istikrarsız kılmak amacıyla girişilen her türlü suç teşkil eden eylemler de terör sayılır. Bu fıkra kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik alanı dışında işlenen suçun Türkiye'de kovuşturulması Adalet Bakanının talebine bağlıdır"
Böylelikle yabancı devlet ya da uluslararası kuruluşlara karşı belli amaçlarla girişilen "her türlü suç teşkil eden eylemler" de "terör suçu" sayılacaktır. Suçun yurt dışında işlenmesi ya da kovuşturmanın Adalet Bakanının talebine bağlı olması böyle bir eklemenin hukuka aykırılığını ortadan kaldırmayacaktır.
Uluslararası sözleşmelerdeki çeşitli terör tanımlarına da aykırı olan böyle bir düzenleme yapılmamalıdır.
Yeni 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 220. maddesindeki "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçunda ise; örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.
TMK'da ise iki kişinin veya daha fazla kişinin birleşmesi ile terör örgütünün var sayılacağı kabul edilmiştir. Tasarıda benzeri bir çok farklılık yaratan madde olduğu anlaşılmaktadır.
Bu değişiklikler sadece 1. madde hakkındaki endişelerdir. Hükümet edenler, TMK'da yapılmak istenen değişiklikleri önümüzdeki günlerde yeniden gündeme getireceklerdir.
"Küresel Terör ve Uluslararası İşbirliği" sempozyumu bunu çağrıştırmaktadır. Bu sempozyumda teröre karşı uluslararası işbirliği konusunda bilinmeyenlerin konuşulmadığı, aksine bilinen gerçeklerin tekrarlandığı anlaşılıyor.
Türkiye'de "uluslararası işbirliği" adına terörle mücadele konusunda elde bulunan Terörle Mücadele Kanunu "geriye dönülerek" ve eski düzenlemeleri geri getirmek biçiminde düzenlenirse, yeni Türk Ceza Kanunundaki hükümlerde çok kısa sürede geçerliliğini yitirir.
Oysa önümüzdeki günlerde gündeme getirileceğine dair işaretler bulunan Terörle Mücadele Kanunu tasarısının gün ışığına çıkarılarak tartışmaya açılmasında yarar vardır. Nasıl bir tasarı ile karşı karşıya kalacağız görmek ve bilmek kamuoyunun hakkıdır. (Fİ/BA)