Çalışma hayatına ilişkin yasa hükümlerinden genellikle düzenleyici kurallar olarak söz edilir. Ancak her düzenlemenin arkasında onlarca yılın deneyimi, tespitleri bulunuyor. Hiçbir kural, dayanaksız değil.
Temel insan haklarından, sosyal şartlardan hareket eden Uluslararası Çalışma Sözleşmeleri ile Avrupa Birliği (AB) yönergelerinden süzülerek elde edilmiş çalışma standartları söz konusu. Sorun, düzenlemelerin arka planında var olan yaşanmışlığı deneyimleri, bilimsel gerçekleri atlamada, doğru sonuçlar çıkaramamakta.
Nitekim, günümüzde çalışma ilişkilerinde temel hedef, çalışanların sağlığı ve güvenliğidir. Sağlığı ve güvenliği bozabilecek her unsur risk oluşturur. Sağlık ve güvenliğin sağlanabilmesi için risk tespiti ve bunlara karşı alınacak önlemler çok önemlidir.
Ama riskler tespit edilirken ülkemizde genellikle eksik bir tanımlama yapılıyor. Kimyasal, biyolojik, ergonomik tehlikeler vb. fiziksel iş riski olarak görülürken, çalışma süreleri ve üretime bağlı ücret türü fiziksel iş riski olarak algılanmıyor.
Uzun ve yoğun sürelerle çalışma
Halbuki, uluslararası çalışma standartlarına göre düzenlendikleri için yürürlükten kaldırılanlar dahil 4857 sayılı İş Kanunu’nda da çalışma süreleri esasen risk olarak algılanıyor.
Nitekim, bazı işlerde günde en fazla 7 buçuk saat veya daha az çalışılacağına ilişkin sınırlandırmanın sağlık kuralları nedeniyle yapıldığı bizzat İş Kanunu’nda vurgulanıyor.
Örneğin, yeraltı işlerinde günlük çalışma süresi 7 buçuk saat, madenlerde yer altında 6 saat (tekrar 7 buçuk saate çekiliyor), en uç örnek olarak 18-40 metre derinlikte çalışan tüplü dalgıcın çalışma süresi ise, günde sadece yarım saat olarak belirlenerek çalışanların sağlığı korunmak isteniyor.
Bu sürelerin üstünde çalışma risk olarak kabul ediliyor. Bu işlerin dışında bir iş yaptırılması da önleniyor. Sağlık kuralları nedeniyle çalışma süresi sınırlandırılmış işler, ilgili yönetmelikte ayrıntılı olarak belirleniyor.
Gece çalışması da risktir
Bu bağlamda, sağlık kuralları açısından riskli görüldüğü için gece işi de 7 buçuk saatle sınırlandırılıyor. 4857 sayılı İş Kanunu’na göre, saat 20.00 ile 06.00 arasında kalan süre gece dönemi olarak tanımlanıyor. Yapılan iş, çalışma süresi sınırlandırılmamış işlerden de olsa, gece döneminde görülüyorsa, en fazla 7 buçuk saat çalışılması isteniyor.
Bu sınırlandırmanın nedeni de işçinin sağlığı için. Nitekim, sağlığı bozabilecek bir iş riski olduğundan, gece işinde çalışacakların sağlıklarının buna uygun olduğunun işe girmeden önce bilinmesi gerekiyor. Bu nedenle, sağlıklarının gece işi yapmaya uygun olduğu yönünde sağlık raporu alınması şart koşuluyor.
Yine, aynı nedenle postalar halinde çalışılan işyerlerinde postaların yer değiştirmesi gerekiyor. Üstelik postalar yer değiştirirken gece postasının mutlaka gündüz postası olması isteniyor.
Gece çalışmasından dolayı rahatsızlandığı hekim raporuyla saptanan işçinin gündüz işine alınması gerekiyor. Görüleceği üzere gece çalışmasını düzenleyen yasa maddesindeki tüm düzenlemeler, gece çalışmasının bizzat risk olmasından hareket ediyor ve sonuçta bu nedenle gece işindeki çalışma süresi 7 buçuk saat ile sınırlandırılıyor. Fazla çalışma yapılmasına olanak verilmiyor.
Koruyucu kural bozuluyor
Hal böyleyken, Mecliste görüşülmeyi bekleyen, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile diğer Kanunlarda değişiklik yapmak isteyen 687 sıra nolu Torba Kanun Tasarısına, Komisyonda yapılan ekleme ile gece çalışma süresine ilişkin 7 buçuk saat sınırı kısmen kaldırılmak isteniyor.
687 sıra nolu Kanun Tasarısına Komisyonda eklenen maddeyle 4857 sayılı Kanunun 69. maddesinin üçüncü fıkrasına, “Ancak, sanayiden sayılmayan işlerde işçinin yazılı onayının alınması şartıyla yedi buçuk saatin üzerinde gece çalışması yaptırılabilir,” cümlesi ekleniyor.
AB yönergesi
Üstelik bu düzenlemenin AB yönergesine uygun olduğu savunuluyor. Halbuki konuyla ilgili 2003/88 sayılı AB yönergesinde,
“(a) gece işçileri için normal çalışma saatlerinin herhangi bir 24 saatlik süre içinde ortalama sekiz saati geçmemesi;
(b) işleri ağır fiziksel ve zihinsel baskı veya özel tehlike içeren gece işçileri gece çalışmasını icra etmeleri esnasındaki herhangi bir 24 saatlik sürede sekiz saatten fazla çalışmaması…” isteniyor.
Buna göre, ağır fiziksel ve zihinsel baskı veya özel tehlike içeren gece işlerinde 8 saatten fazla çalışılamayacak, diğer gece işlerinde ise, 24 saatlik süre içinde ortalama sekiz saat geçilemeyecek.
Ortalama 8 saatin geçilemeyeceği ifadesinden, örneğin hafta içindeki çalışma süreleri toplamının çalışılan günlere bölünmesi sonucu bulunacak sürenin 8 saati geçmeyecek olması anlaşılıyor. Yönergeye göre, hafta içinde bazı günler 8 saatin üstüne çıkılabilecek ama haftanın diğer günlerinde de ortalamanın tutturulabilmesi için 8 saatten az çalışılması gerekecek.
Tasarıdaki düzenlemeye göre ise, sanayiden sayılan işler için 7 buçuk saat sınırı korunurken, diğer işlerde işçinin onayı alınarak 7 buçuk saatin aşılabileceğinden söz ediliyor. AB Yönergesindeki “24 saatlik süre içinde ortalama sekiz saati geçmemesi” ifadesindeki “ortalama” vurgusu atlanıyor.
Tasarıdaki düzenlemede “ortalama 7 buçuk saat” denilmediğinden yasadaki fazla çalışmayla ilgili sınırlar içerisinde her gece bile 7 buçuk saatin aşılması olanaklı hale geliyor.
Yani, sanayiden olmayan gece işlerinde fazla çalışma yapılabilmesine kapı aralanıyor. Tasarıda getirilmek istenen düzenlemenin AB yönergesine uymayan tarafı da budur.
Görüleceği üzere, tasarıda yapılmak istenen düzenleme çalışanın sağlığına ve AB yönergesine uygun değildir. Ortalamadan söz edilmediğinden, sanayiden olmayan gece işlerinde 7 buçuk saatin üstüne çıkılarak fazla çalışma yapılabilecektir.
Bu da, gece işini bizzat risk olarak gören bilimsel yaklaşım, ki onlarca yıldır iş kanunlarımızda yer alıyor, dikkate alınmadan, AB yönergesini de doğru anlamayan bir yaklaşımla sanayi dışındaki gece işlerinde riskli bir çalışma biçimi gündeme getiriliyor.
Sanayi dışındaki işlerde de olsa, uzun süreli çalışmaların bizzat risk oluşturduğu bir ortamda ikinci bir risk olarak gece işinde 7 buçuk saatlik sınırın aşılmasına, fazla çalışma yapılabilmesine neden olacak bu düzenlemenin, iş kazaları ve meslek hastalıklarına kapı aralayacağını söylemek öngörü değildir.
İş kazalarına davetiye
İş kazalarının temel nedenlerden biri olduğu halde, uzun ve yoğun iş süreleri gibi gece çalışmasındaki risk de düşünülmediğinden, yapılmak istenen düzenleme iş kazalarına davetiye çıkaracak niteliktedir.
Bu nedenle, Komisyonda eklenen bu maddenin geri çekilmesi en doğru yaklaşım olacaktır. Eğer AB yönergesindeki sınırlı esneklik ısrarla İş Kanunu’na yansıtılmak isteniyorsa, o zaman düzenlemenin, AB yönergesine uygun olarak, “24 saat içinde ortalama 7 buçuk saatin aşılmayacağı” cümlesine yer verilerek yapılması sağlanmalı, mevcut şekliyle yasalaşmamalıdır. (DK/BA)
* Emekli iş baş müfettişi, İş Müfettişleri Derneği kurucu başkanı. İş mevzuatının sorunlu alanları yanında, kadın işçiler, çocuk işçiler, engelliler, ev eksenli çalışanlar, ev işçileri ve mevsimlik göç eden tarım işçileriyle ilgili çalışmalar yürütüyor ve yazıyor.