1) Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yönetimi pusulayı şaşırmış durumda. Kendi yalanlarının esiri olduğu için manevra alanı kısıtlanmış. Ne var ki geri dönüşü düşünemez bile. Asya'nın merkezine yerleşerek Asya ve Avrupa güçlerine karşı mevzi tutma hedefini bu şekilde sürdürmeye çalışacak.
Öte yandan meşru zeminde olmak için herhangi bir çaba göstermediği gibi, uluslararası kuruluşları da ezip geçiyor. Bu tutum uluslararası desteğini gün be gün azaltıyor. Ama ABD kolay pes etmez. Yeni planlar yapacak, yeni işbirlikçiler bulacak ve/veya eski işbirlikçileri ile yeni tedbirlere yönelecektir.
2) İsrail seviniyor. Tüm Ortadoğu bir Filistin haline dönüşüyor. Filistin'de istediğini yapabilir. (İsrail ABD'yi büyük ölçüde yönlendirilebilir, veya bazı hallerde çıkarlarının çakıştığına inandırabilir. Onlar yirmi yıldır ABD kamuoyunu bu savaşa yönlendiriyorlar.)
3) Her geçen gün Iraklıların güveni artıyor. Son günlerde sınırlı karşı taarruzlar yapmaya başladılar. Pusu ve mayın tarlalarını Basra-Fao civarında daha çok kullanmış olsalardı bugün biraz daha avantajlı olurlardı. Keza daha ilk günlerde kuzeyde Kürtleri biraz sindirmek için niye bir şey yapmadıkları sorulabilir.
Ama Kürtler savaşın sonucunun belirlenmesinde etkili olmayacak. Saddam kazanırsa onları zaten halleder. Kaybederse, zaten Kürtler nedeniyle olmayacak. Bu nedenle kuzeyi fazla kaşımaması normal. Iraklılar strateji oyununu biraz öğrenmişler. Her cepheye atlamıyorlar.
Tarihten bir örnek: İkinci Balkan Savaşı'nda Bulgarlar tüm güçlerini Sırp ve Yunanlılara karşı yığdılar. Romen ve Türk ordularının ilerleyişine karşı önemli girişimlerde bulunmadılar.
4) Amerikan birlikleri yüzlerce kilometreye yayılınca ağırlık merkezleri kalmadı. Şimdi önemli takviyeler gelinceye kadar nihai bir taarruz düşünemezler.
5) Anglosaksonlar, özellikle ABD, Montgomery sistemini kullanıyorlar. Yani manevra değil ateşgücü, veya manevradan çok ateşgücü (yerine göre). ABD savaş makinesi hava desteği ile bir asfalt silindiri veya biçerdöver gibi eze eze ilerlemeyi düşünüyor. Patton ve MacArthur bunu asla yapmazlardı. (Onların ne yapacaklarını biliyorum ama söylemenin anlamı yok). Şimdiki generaller asker değil işletmeci.
6) Amerikalılar giderek daha çok sivil öldürüp daha büyük muhalefet yaratacaklar.
7) Douhet ve Trenchard'ın teorileri, yani bombardımanla sivil halkın direnme eğiliminin kırılması belki ellinci kez yanlış çıkıyor. Madrid, Londra, Berlin, Vietnam en bilinen örnekler. Tam tersine bombardıman direnişi artırıyor. Tarihte bombardımanla teslim alınan tek kentin Rotterdam olduğu söylenebilir, ancak onlar bombardıman olmasa da teslim olacaklardı.
8) ABD savaş makinesi daha da yaygınlaşmış bir savaşta çok zorlanır. Teknolojiye güvenerek asker sayısını çok azalttılar. Bu durumda ilerideki tasarımları için daha çok müttefik-işbirlikçi kazanması gerekirdi.
Ama Birleşmiş Milletler'i (BM) hiçe sayarak, uyduruk gerekçelere dayanarak, herkesin gözünü korkutarak tam tersini yapıyor. Eski imparatorluk İngiltere en şaşaalı çağında bile ince yöntemleri tercih ederdi. Şimdi yeni imparatorluk hiçbir şeyi takmam diyor. Ama bu kafayla imparatorluk çok zor yapılır.
9) ABD'nin meşruiyeti şüpheli olan yönetimi için tarihten benzer arayınca, 1936-39 yıllarının Nazi Almanyası geliyor en yakın örnek olarak. Çekoslovakya'nın işgali, Polonya'ya saldırı vs. Ama o zaman karşısında hemen dengeleyecek güçler vardı, birkaç yılda hallettiler. Şimdi daha uzun sürebilir.
Ancak o zaman Almanya içinde Hitler'i dengeleyecek güç yoktu. 1.5 yıl sonraki seçimlerde Bush'u dengeleyecek ve imparatorluğu başka yollarla, tüm dünyayı karşıya almadan sürdürmek isteyen güçler etkili olabilir. Yanlız o durumda dahi bütün bu adımların geri alınacağını düşünmek kolay değil.
10) ABD ve İngiltere şimdi İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kendi elleriyle kurdukları sistemin kurumlarını kendi elleriyle yıkıyorlar. Bu da ilginç. Bu acele niçin. ABD'de bir klik bu kadar irrasyonel hareketlere nasıl girişir.
İki izahı var. Ya gerçekten aceleleri var ve/veya demokratik platformları koflaştırmışlar, dengeleyici unsurları sistemin ucuna itip etkisizleştirmişler (tolerans eşikleri azalmış).
Acele konusu dış ticaret açıklarının karşılıksız dolarla finansmanı nedeniyle sıkışıp büyük bir krizin eşiğine geldiklerine inanmalarını akla getiriyor. Yoksa Avrasya güçlerine karşı global hamlelerini birkaç ay, hatta birkaç yıl sonra yapsalar ne olurdu ki. Bunun için hem meşru zemin yaratma çabalarını, hem de potansiyel müttefiklerin bir kısmını yitirdiler.
11) Kendini başkasının yerine koyup düşünürken insan kendi istediklerine inanmamalı.
12) Tarihten ders çıkarılır. Ama yanlış ders çıkarma doğru ders çıkarmaktan daha yaygındır. (MTA/NM)