Geçen gün hüzünlü bir film izledim. Blue; dünya çapında iki müzisyenin; Kerim Çaplı ve Yavuz Çetin’in yaşam ve müzik serüveni üzerine bir belgeseldi.
Annesini erken kaybetmiş, babasıyla iletişimi çok iyi olmayan bir genç… Hangi müzik enstrümanını eline alsa çabucak öğrenir. Ama en çok da gitarla özel bir bağı vardır. Besteler yapar, kendisini herkese sevdirir. Yine de karamsar bir insandır. O, Türkiye’nin en önemli gitarist ve bestecilerinden Yavuz Çetin’dir.
60’lı yılların ikinci yarısında ABD’de olağanüstü bateri çalan bir genç vardır. Adı Kim Çaplı’dir. Kim, o zamanki önemli bazı müzik gruplarında çalar, Jimi Hendrix bile hayrandır ona… Sonra birden ortadan kaybolur.
90’lı yıllarda Türkiye’de Blue Blues Band adlı bir rock grubu vardır. Batu Mutlugil, Sunay Özgür ve Yavuz Çetin’den oluşan bu gruba bir davulcu katılır. Aklına estiği gibi yaşayan bu adam, Kerim Çaplı’dır.
İşte böyle başlayan iki dahinin serüveninin devamını merak ediyorsanız Blue belgeselini izleyin.
Blue belgeselinde beni en çok etkileyense, Yavuz Çetin’in trajedisi oldu. Yavuz Çetin, hak ettiği üne ve yaşama kavuşabildi mi? Yeteneklerini, umutlarını, yaşama sevincini alıp nereye gitti? Neden hâlâ onun şarkıları kulağımıza hüzünlü geliyor?..
Yönetmen Sertan Ünver, Blue belgeselinde bütün bu soruları yanıtlamaya çalışmış. Başarabilmiş mi?.. Bir, hatta iki dahiyi anlatmak kolay iş değil. Bana göre Ünver, Yavuz Çetin’i ve Kerim Çaplı’yı arkadaşlarının, ailelerinin üzerinde bıraktıkları izlerle oldukça etkileyici anlatmış.
Bu dünyadan gelip geçen, öylesine değil, derin izler bırakarak geçen iki yolcuyu tanımak için Blue’yu görün. Sonra zaten onların serüveni sizde devam edecek. Onları dinlemeyi, izlemeyi, araştırmayı ve onlar hakkında sorular sormayı hiç bırakamayacaksınız. (SY/YY)
*Blue, Yönetmen: Mehmet Sertan Ünver, Yapımcı: Suzan Güverte, Proje Danışmanı: Yekta Kopan