*Fotoğraf çektirmeyi sevmeyen Sungu Çapan'ın elimizdeki nadir karelerinden... (Fotoğraf: Ayşegül Özbek)
Sinema yazarı, mesai arkadaşımız, dostumuz Sungu Çapan'ı dün Zincirlikuyu Mezarlığı'ndan uğurladık.
Sungu Abi'yi uğurlamaya gelenler arasında, son zamanlarında yanında olan yakın dostu Yücel Göktürk, Siren İdemen ve ailesinin yanı sıra 1+1 Express ekibi, SİYAD üyeleri, uzun yıllardır yazdığı Cumhuriyet gazetesinden arkadaşları vardı: Özlem Altunok, Erdir Zat, Heybeli Sahaf'ın sahibi Nazım Hikmet Erkan, Tora Pekin, Handan Şenköken, Murat Beşer, Cevat Çapan, Kamil Masaracı, Atilla Dorsay, Abbas Yalçın, Turhan Günay, Murat Ertel, Alin Taşçıyan, Olkan Özyurt, Erkan Aktuğ, Tunca Aslan, Uğur Vardan, Ayşegül Oğuz, Merve Erol, Pınar Öğünç, Çiğdem Öztürk, Mehmet Açar, Şükran Soner, Bülent Erkmen, Ender Ergün, Sevil Demirci, Serkan Seymen, Emrah Kolukısa, Orhun Atmış, Öznur Oğraş...
Son bir yılını geçirdiği Heybeli Ada'dan getirilen mor çiçekler bırakıldı toprağına Sungu Abi'nin. Menekşeleri ekerken, bir tekir de gelip geçti toprağının üzerinden.
Onu uğurlamaya gelenler Sungu Abi'yi, güler yüzü, pozitifliği, kedileriyle andı. Bir de farklı kişiliği ve yalnızlığını sevdiğini anlattılar... Uzun uzun oturmaları sevmez, "evde kediler bekler" diyerek sıvışırdı.
Cenazenin ardından 1+1 tayfası Sungu Abi için kaldırdı kadehlerini kalabalık bir sofrada.
Sungu Çapan çarşambaları
Neredeyse 5 yılımın her çarşamba günü Sungu Çapan günüydü. Sabah basın gösterimi sonrası Cumhuriyet gazetesi Kültür Servisine "selamlar" diyerek giriş yapar, şef Celal Bey'in (Üster) masasının karşısındaki yere, boş bilgisayarın başına geçerdi. Daktilo döneminin adamıydı Sungu Abi. Ne cep telefonu ne internet... Haftalık sinema yazısını gazetedeki bilgisayarda yazar, teslim ederdi.
Yazılarıyla ilgili ulaşmak isteyenler gazeteye e-mail atardı. Bir sinema öğrencisi röportaj yapmak istemişti onunla. Soruları yollamıştı, Sungu Abi evde kağıda yazmıştı yanıtları. Ertesi hafta yazdıklarını düzenlerken yazısının güzelliğini fark etmiştim. "Sungu Çapan fontu"yla yazıyordu. Devlet Güzel Sanatlar mezunu bir grafik tasarımcıydı aynı zamanda. Sahaflardan toparladığım Yeni Sinema dergilerinin ve sayısız kitabın kapak tasarımlarını yapmıştı ve ben bunu onunla tanıştıktan sonra öğrenmiştim.
*Cumhuriyet gazetesindeki 'Çarşamba köşesi'nde. Kaynak: Cumhuriyet Kültür Servisi/Instagram
Eleştiri yazısı ne zaman okunur?
Okurlarından da e-mailler gelirdi. Neden filmin sonunu yazıyormuş! Sungu Abi, filmlerin sonunu yazmakla meşhurdu, bir de uzun ve o uzunluğa rağmen asla düşük olmayan cümleleriyle.
İlkin çekiniyordum sormaya... Yani yazılarının başına uyarı yazabilirdik, "spoiler içerir" diye. Ama Sungu'nun bir ağırlığı vardı tabii. Yılların sinema yazarı, SİYAD'ın kıdemli üyesi. Bir, iki derken bir gün sordum, "Sungu Abi okurundan mail geldi yine, filmin sonunu..."
Ve o muhteşem yanıt geldi:
"Eleştiri yazısı, film izlendikten sonra okunur."
Hiç geri adım atmıyor, asla popülistliğe bırakmıyordu işini.
Sungu Çapanlı çarşambalar özeldi. Yazısını yazarken eski filmlerden hatırlatmalar yapmak ister, bilmem kaç yıl önceki bir filmdeki oyuncu bilmem kimin ismini hatırlamakta güçlük çekerdi mesela, ortaya atardı sorusunu. Tabii çoğumuz sabırsızlık çağı insanı olduğumuzdan biraz düşünüp hatırlamayınca hemen internete yapışırdık... İtiraz ederdi. "Dur bakma, bulacağız" derdi ve bulurduk da... Eğer sorusuna anında yanıt verirsem, "Yaşşa be Ayşegül" derdi. Yaşa! Benim için Sungu Abiyle bütünleşmiş bir kelime oldu hep. Zihni zaten sonsuz yanıtlı bir arama motoru gibiydi.
'İstikrarlı hippi'
1968-1971 arası Paris'teydi. O da Paris'e giden her genç sanatçı gibi Abidin Dino'nun desteğini gördüğünü, ilk aylar Dino'nun yanında kaldığını anlatmıştı. Paris 68 döneminde Fransa'da, duvar yıkılırken Berlin'deydi. Adeta bir Forest Gump!
Kedileri, nam-ı diğer "kuyruklular"ı her şeyiydi Sungu Abi'nin. "Kalorifere, sobaya gerek yok, benim kuyruklularla sarılıp ısınırız." Başka alemin insanıydı.
Son entelektüeldi. Erdir Zat'ın deyimiyle "istikrarlı hippi"ydi. Onunla sohbet etmek keyifli, öğretici, arşivi çoğaltmak gibiydi.
Güle güle Sungu Abi. Hay sen çok yaşa, yaşşa be!
(AÖ)