Elazığ'da meydana gelen, 50 yaşındaki bir kimsenin oğullarıyla birlikte pompalı tüfekle işlediği cinayetler ve olaya ilişkin tanıkların aktarımları, bireysel silahlanma, akıl hastalığı, yaşlılık ve toplumsal ilişkiler bağlantısını düşündürmektedir.
Medyada (Radikal Gazetesi, 21 Temmuz 2009) yer alan haberler göre "Elazığ'ın Baskil İlçesi'ne bağlı Karaili Köyü'nün Babilez Mezrası'nda bu sabah (21 Temmuz 2009) akli dengesi bozuk olduğu ileri sürülen Haşim Yükselen ile 3 oğlu, rastgele ateş açtığı komşularından 6 kişiyi öldürdü, 7 kişiyi yaraladı....."
Haberde olaya ilişkin şu önemli detaylar dikkat çekici:
Elazığ Valisi Muammer Muşmal'ın açıklamasında yer aldığı üzere; "Zanlıların akli dengesinin yerinde olmadığı söyleniyor. Baba ile çocukları zaman zaman köylülerle tartışıyormuş. Baba köylülere bazen 'Siz bizi öldüreceksiniz, siz bizi öldürmeden biz sizi öldüreceğiz' gibi şeyler söylüyormuş."
Sözkonusu saldırıda ağabeyinin eşini ve yeğenini kaybeden Rifai Coşkun'un açıklamasına göre; Haşim Yükselen ile çocukları hakkında geçen yıl köy muhtarı ile birlikte Cumhuriyet savcılığına ve Jandarmaya şikayette bulunmuşlar, ancak bir girişimde bulunulmamış.
Akrabalarını kaybeden Bayram Erkuş ise, Haşim Yükselen ve oğullarının köyde dışlandığını yaklaşık iki yıldır köyde ellerinde silahlarla gezdiğini ifade etmiş: "Kimse onları adam yerine koymuyor, içlerine almıyordu. Sabah saat 06.30'da iki oğluyla birlikte ellerindeki pompalı tüfeklerle mezrada önüne gelene ateş ettiler"
Eski köy muhtarı Hanbey Esendemir'in şu açıklaması ise tehlikenin önceden göründüğünü ve bir ihmali işaret ediyor: "Eşini kaybettikten sonra kardeşi Mehmet Yükselen'e pompalı tüfekle ateş etmiş. Olayın güvenlik güçlerine bildirilmesiyle evinde bulunan pompalı tüfeği alınmış, ancak kendisinin bir süre sonra yeniden tüfek ruhsatı aldığını duyduk. Haşim ve oğulları anneleri öldükten sonra kendilerini köylülerden soyutlamışlardı. Bugünkü olayı niye gerçekleştirdiklerini bilmiyoruz."
Dr. Sefa Saygılı ve Dr. Zekeriya Kökrek'in 1997'de yaptıkları ve Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi'ne 1992-1996 yılları arasında akıl sağlığı iddiasıyla gelmiş 55 yaş ve üzerinde bulunan 100 yaşlı suçluyu kapsayan araştırmanın* bulgularından biri, yaşlıların suç işlerken kullandıkları araçlar sıralamasında ilk sırayı tabanca ve tüfeklerin aldığını ortaya koyuyor. Bu araştırmada, Türkiye'de yaşlılık alt sınırı 55'den başlatılıyor. Bu araştırma grubundaki yaşlı suçlular adam öldürmek ve öldürmeye teşebbüs suçlarını diğer kişilere yönelik suçlardan daha fazla işlemişler. Adam öldürmek suçunun bütün mağdurları (Elazığ'da meydana gelen olayla benzer şekilde) aile bireyleri, tanıdıklar ve yakınlar iken, öldürmeye teşebbüs suçunun mağdurları ise aile bireyleri, tanıdık ve yakınlarla birlikte, %17 oranında hiç tanınmayan kimselerden oluşuyor.
Bu araştırmaya göre, suç işleme nedenleri ise "namus", (genellikle hasta ya da simulasyon gayretindeki suçluların ileri sürdükleri bir neden olarak ortaya çıkan) "sebep yok", "aile geçimsizliği", "arazi anlaşmazlığı", "komşularla anlaşmazlık" ve "miras" olarak ortaya çıkıyor.
Bu araştırmanın tespitine göre, % 35 oranla suçta en fazla kullanılan silahlar, ateşli silahlardan tabanca ve tüfeklerdir. Araştırmada şu açık tespitte bulunuluyor:
"Yaşlanma sonucunda yaşlının fiziki gücünde ve hareket yeteneğinde bir azalma meydana gelse bile yaşanılan çatışmayı ortadan kaldırmak için güç gerektirmeyen yollara başvurmaktan çekinilmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca adam öldürmenin aile bireyleri ya da tanıdık veya yakınlara karşı işlenmiş olması ve suç nedenlerinden de namus ilk sırayı alırken, bunun arkasından aile geçimsizliği ile miras sorunlarının yoğun şekilde bulunuşu, sosyal bir boyuta, yani yaşlının ailesi ve yakın çevresiyle sosyal etkileşimine indirgenmektedir."
Bu araştırma yaşlılıkla gelen toplumsal rol değişikliğine ilişkin önemli bir başka ayrıntıya daha dikkat çekiyor:
"Sosyal rol hem açık hem de kapalı rol örüntülerinden oluşur. Yani yaşlının sadece yaşlı gibi davranması yetmez. Yaşlı gibi düşünmesi, yaşlının tutum, değer ve bilgisine sahip olması beklenir. Yaşlılıkla başlayan rol değişikliği, saygınlığın azalması ya da yok olması anlamını taşımaktadır. Oysa ki yaşlı kendisine danışılan, fikirlerine kıymet verilen kimse olmak istemektedir. Bu nedenle maddi ve manevi kapasitesinin yeterli olduğunu ıspatlamaktan çekinmez."
Bu son önemli tespite dayanarak şunu söylemek mümkündür: Yaşlılıkta varlığın ve gücün ispat edilmesinde ateşli silahların önemli bir rol oynamaktadır. Ateşli silahlar, fiziksel anlamda sahip olunmayan güce ikame araçlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu anlamda ateşli silah ruhsatlarının verilmesinde bir alt yaş sınırı getiriliyorken, üst yaş sınırının da getirilmesi son derece önemlidir. Yaşlılıkta silah kullanımı konusunda çalışmaları bulunan Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Psikiyatrist Dr. Ayhan Akcan da yaş sınırlaması yapılması gerektiğine dikkat çekerken "Türkiye'deki yaşlı erkek nüfusun neredeyse yarısının silahlı olduğu görülmektedir." **diyor. Ayhan Akcan şunları söylüyor:
"Bu olay akıl hastalığını akla getiriyor. Bir akıl hsatasında silahın bulunmasının yaratacağı sorunların boyutunu gösteriyor. Bu olayda ailenin sosyal çekilme göstermesi, kimseyle konuşmaması, öncesinde evinde bulunan silaha güvenlik güçlerince el konulması, 'siz bizi öldürmeden biz sizi öldüreceğiz' şeklindeki paranoya ve rasgele ateş etmek suretiyle adam öldürme akıl hastalığını düşündürmektedir. Ve akıl hastalarında silah en tehlikeli risk grubudur. Maalesef Türkiye'de kırsal kesimde bu olaylar yaşanıyor. Keşke diğer köylüler, öncesinde olduğu gibi güvenlik güçlerinin bu silahlara el koymasını sağlasalardı. Yani, neme lazımcılık, ispiyonculuk, gerçeği kabullenmeme, 'bana ne, bana dokunmayan yılan bin yaşasın' düşünceleri sizin veya akıl hastası komşunuzdaki silahın sizi öldürmeyeceği anlamına gelmez. Özellikle Cumhuriyet Savcıları ve Jandarma yapılan bu tür ihbar ve şikayetleri ciddiye almalıdır."(UV/EÜ)
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
* Dr. Sefa Saygılı ve Dr. Zekeriya Kökrek, "Yaşlılarda suç işleme üzerine bir inceleme", Yeni Symposium 35(1): 14-18, 1997
**Psikiyatrist Dr. Ayhan Akcan, "Neden Bireysel Silahlanma?", Bireysel Silahlanma, Umut Vakfı Yayınları, İstanbul 2004, syf.23