Annesinin karnına düştüğünde ömrünce başına neler geleceğini bilseydi kız çocuklar, doğmaya heves ederler miydi? Daha doğmadan başlayan ayrımcılığın ihtiyarlıkta da soluğunu enseden çekmeyeceğini görebilseydi, oradan çıkmak isterler miydi?
Yerkürenin dört bir bucağında milyonlarca kız çocuk, dünyaya geldiğine pişman, çilesini dolduruyor. İhmal ve istismar ediliyor, ayrımcılığa uğruyor, türlü türlü şiddete maruz bırakılıyor, değersizleştiriliyor, yok sayılıyor ve yok ediliyor.
Yani, evlendiriliyor, zorla çalıştırılıyor, cinsel ilişkiye zorlanıyor, eve kapatılıyorlar. Eğitim hakları ellerinden alınıyor, çalışmalarına izin verilmiyor, oyun ve eğlence nedir hiç bilmiyorlar.
Onlar, bu gezegenin yitik kızları. Bazıları şanslı doğuyor, bazıları kader diye öğretileni ters yüz etme gücü buluyor, yani bazıları kozasını aşıyor, bazıları ise yedisinde de yetmişinde de o kaderin ağında sürüne sürüne, hiçbir zaman kıramayacağı bir kabuğu aşındırmaya bile gücü yetmeden, ağır ve mutsuz ölüyor.
Denizaşırı yolculuklara gerek yok; kızların eğreti yaşamına, o yaşamın erkeklerin insafına bırakılmışlığına en yakınımızdan tanığız. Yaşadığımız ülkede de cinsiyet meselesinde zerre ilerleme kaydedememiş ülkelerdekinden farklı bir resim yok.
Bir yandan gelecekte ebeveynin bakımını üstlensin diye kız çocuk sahibi olmayı arzu edip, diğer yandan oğlanı bulmak için ihtiyaç fazlası üretime geçen ailelerin ikiyüzlülüğünü sorgulamıyorsak; kızlarını kendi evlerinde misafir olarak gören, illa ki evlenip gitsin de şu namus yükü üzerimizden kalksın diye dualar eden ailelerin ahlakına bir çift sözümüz yoksa; ‘kızlarımızı sevelim, koruyalım, onlar bizim geleceğimiz’den öteye geçemeyen ‘politika’ kız çocukların da çocuk olduğunu kavrayamadığı için onlara kafesteki kuş gibi davranıyorsa ve politik bir acı olarak hükümetin tek yapabildiği buysa… Bırakalım yitip gitsin kız çocuklar. El kadarken dövülüp sövülerek, tanımadıkları adamlara satılarak, olmadı yakılarak, bedenleri kadar ruhları da yağmalanarak yaşamaktansa hiç olmayı yeğlerler.
Bu ülkede kız çocuklar büyümeden yaşlanır. Söyleyebildikleri artık tek bir şarkı vardır. O şarkıyı alıp, kendileri gibi yaşamdan soğutulmuş kız kardeşlerine götürürler. Yaşlı kızların bandosu; hak ve özgürlükler, eşitlik ve adalet ninnileri söylüyorsa da müziği kimse duymaz. Onlar tıpkı kendilerine öğretildiği gibi sessiz, suskun, dilsizdirler.
Dünya Kız Çocuklar Günü
10 Aralık 2011 tarihinde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterliği, 66/70 sayılı önergesiyle 11 Ekim’i dünya genelinde kız ve oğlanlar arasında süregelen ayrımcılığı önlemek amacıyla Dünya Kız Çocuklar Günü olarak benimsedi.
Kız çocuklara yönelik ayrımcılığın belirgin biçimde görüldüğü eğitim, beslenme, yasal haklar, sağlık, şiddet gibi alanlarda ilgili kurumlar ve sivil toplum örgütlerinin bu güne özel kampanyalar yürütmesi ve kız çocuklara dair farkındalık yaratılması da BM tarafından teşvik ediliyor.
Kanada merkezli olup birçok ülkede faaliyetler yürüten Plan International’ın “Because I’m a Girl / Çünkü Ben Bir Kız Çocuğuyum” adlı projesi sayesinde tüm dünyaya yayılan kampanyası ve bu örgütün baskısı sonucu Kanada Hükümeti’nin BM Genel Sekreterliği’nde bu konuyu gündeme getirmesiyle 11 Ekim Dünya Kız Çocuklar Günü kabul edildi.
2012 yılında başlatılan Dünya Kız Çocuklar Günü’nün ilk teması ‘çocuk evlilikleri’ydi. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ilk 11 Ekim nedeniyle yayınladığı açıklamada şöyle demişti:
“Kız çocuklara yatırım yapılması ahlaki bir sorumluluktur, temel adalet ve eşitlik kuralıdır, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nden kaynaklanan bir zorunluluktur. Ayrıca, Bin Yıl Kalkınma Hedeflerine ulaşılması, ekonomik kalkınma ve barışçı ve bütünleşmiş toplumlar inşa edebilmek için hayati önem taşır.
(…) Çocuk evliliklerine karşı kız çocukları korumanın en iyi yolu eğitimden geçiyor. Kız çocuklar okula gidebildiklerinde ve erken evliliğe zorlanmadıklarında, hem kendileri hem de aileleri için daha iyi bir yaşamın temellerini atma imkanına sahip oluyor. Evlendirilmiş olanların da eğitim imkanı bulmaları, ekonomik fırsatlardan, HIV önleme, cinsel ve üreme sağlığı dahil sağlık hizmetlerinden yararlanmaları yaşamlarını zenginleştiriyor ve geleceklerini sağlamlaştırıyor.
Hükümetleri, toplumları ve dini liderleri, sivil toplumu, özel sektörü ve aileleri, özellikle de erkekler ve erkek çocuklarını kız çocukların haklarını, ilgili sözleşmelere, Pekin Bildirisi ve Eylem Platformu ile Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Programı’na bağlı kalarak geliştirmeye çağırıyorum.
Gelin bugünü ‘Benim hayatım, benim haklarım, çocuk evliliklerine son verin’ teması ışığında kutlayalım ve gelin, kız çocukların gelin değil çocuk olarak kalmalarını sağlamak için üzerimize düşeni yapalım.”
Dünya Kız Çocuklar Günü’nün Türkiye’ye yansıması ise Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği’nin öncülüğünde “Çocuk Gelinlere Hayır Ulusal Platformu”nun kurulmasıyla oldu. Kuruluşunu 11 Ekim gibi anlamlı bir günde ilan eden Platform, aynı gün, Uçan Süpürge’nin yürüttüğü Çocuk Gelinler projesi kapsamında bir atölye çalışması yaptı. (Çocuk Gelinlere Hayır Platformu, 15 ilden 63 sivil toplum örgütü ve üniversite biriminden oluşuyor.) Platform, geçen yıl 11 Ekim nedeniyle yayınladığı açıklamada şunları dile getiriyordu:
“Araştırmalar, eğer önlem alınmazsa, dünya genelinde, 2020 yılına kadar 150 milyon kız çocuğun ‘gelin’ olacağını gösteriyor. Türkiye’de ise her üç kadından biri çocuk yaşta evlendiriliyor.
Küçük yaşta evlenmek kız çocuklar için geri dönülmesi mümkün olmayan bir süreci başlatıyor. Eğitim yaşamları sona eriyor, sağlık sorunları baş gösteriyor, şiddete maruz kalma riski artıyor, haklarını talep etme ve kullanma becerileri azalıyor, ömür boyu yoksulluğa mahkum kılınıyorlar.
18 YAŞINI DOLDURMAMIŞ HER BİREY ÇOCUKTUR! Çocukların evlendirilmesi; insan hakları ihlalidir, cinsiyet temelli şiddetin bir türüdür, ticari cinsel sömürüdür, duygusal ihmal ve istismardır, köleliğin günümüzdeki biçimidir.
ÇOCUKLARIN EVLENDİRİLMESİ SUÇTUR! BU SUÇA ORTAK OLMAYIN! Çocukların çocukluklarını yaşamalarına, potansiyellerini hayata geçirmelerine, hayal kurmalarına, kendilerini ifade etmelerine engel olmayın!”
Bu yıl tema ‘eğitim’
Bu yıl ise 11 Ekim’in teması ‘eğitimde yenilikçi yaklaşımlar’ olarak belirlendi. 15 ilden 63 sivil toplum örgütü ve üniversite biriminin oluşturduğu Çocuk Gelinlere Hayır Platformu olarak;
* 11 Ekim Dünya Kız Çocuklar Günü’nün kız çocuklar için bir bayram değil, eşitsizlikle mücadele günü olarak bilinmesini,
* Kız çocuklara yönelik ayrımcılık, ihmal ve istismarın ortadan kaldırılması için sürekli ve kararlı bir devlet politikası benimsenmesini,
* Çocuk yaşta evlilikleri önlemek için, yasal evlilik yaşının yükseltilmesi dahil gerekli bütün önlemlerin bu çerçevede alınmasını,
* Çocuk yaşta evliliklerin suç olduğunu, normal ve kabul edilebilir olmadığını tüm topluma anlatmak için toplumsal işbirliğinin harekete geçmesini istiyor ve bekliyoruz.
Kız çocukların eğitim hakkı için… Çocuk yaşta evlilikler olmasın diye… Daha doğmadan başlayan cinsiyet ayrımcılığına karşı… Kız çocuklara yönelik hak ihlallerini sona erdirme talebiyle… Bugün tüm toplumu kız çocukları fark etmeye çağırıyoruz. Ve diyoruz ki,
Kız çocuklar mutfağa değil, oyuna!
Kız çocuklar düğüne değil, okula!
Kız çocuklar çeyize değil, teknolojiye!
Kız çocuklar tarlaya değil, kütüphaneye! (SD/YY)