Küresel Engellilik Zirvesi, Almanya, Ürdün ve Uluslararası Engelliler İttifakı (International Disability Alliance) ortaklığıyla düzenlendi. Almanya’nın Berlin kentinde düzenlenen zirveye, 43 ülkeden ve 20'yi aşkın uluslararası kuruluştan üst düzey temsilciler katıldı. Ayrıca Yaklaşık 100 ülkeden 4.500 katılımcı zirvede yer aldı.
Zirvede daha fazla erişim ve katılımı teşvik etmek 800'den fazla taahhüt duyuruldu. Zirvenin en önemli çıktısı ise, Amman-Berlin Bildirgesi oldu.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da zirveye katıldı. "Herkes için Geleceğe Hazır, Kapsayıcı Altyapı İnşa Etmek-Yeni Zorluklar ve Yerel Çözümler" başlıklı oturumunda konuşan Bakan Göktaş, Türkiye’deki engellilik politikaları ve erişilebilirlik hakkında ‘iddialı’ sözler söyledi.
Türkiye’de yaşayan görme engelli, fiziksel engelli, otistik ve nöröçeşitli kişilere, Bakanın konuşmalarından çıkan başlıkları ve söylemlerin doğruluğunu sorduk. Bakan Göktaş’ın kendi söylemi ile Türkiye’nin engellilik politikalarındaki ‘iddialı’ konumu ve erişilebilirliği, öznelerde karşılık bulmuyor.
Söylemler ve gerçekler
"Erişilebilirlik, engellilik gündeminin bir parçası değil, gündemin bizzat temelidir. Erişilebilirlik, engelli bireylerin haklarını tam anlamıyla kullanabilmeleri için olmazsa olmazdır." Mahinur Özdemir Göktaş
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş zirvede ilk olarak erişilebilirliğin engelliler için öneminden bahsediyor. Peki, hükümet, engellilere yönelik politikalarında bakanın söylediği gibi “Engelli bireylerin haklarını tam anlamıyla kullanabilmeleri için olmazsa olmazdır” düsturuyla hareket ediyor mu?
Sorularımızı cevaplayan 15 kişinin ortak kanısı engellilere yönelik politikalarda bu düsturla hareket edilmediği yönünde. Engelliler bu sözleri yalnızca ‘şık bir söz’ olarak değerlendirirken bazıları ise yaşadıklarından örnekler vererek bakanı eleştirdi.
- “Banka hesabı açtırırken bile, okuma yazmamız olduğu halde bin tane zorluk yaşıyoruz. Eğitimde gerideyiz. Sınav için okutman görevlendiriyorlar ama okuyucunun bana sınavı okuyacağından haberi yok. Ben sınava girerken söylüyorum.”
- “Eğer her sene bir kanun erteleniyorsa erişilebilirliğimiz konusunda hükümetin gerekli hassasiyeti gösterdiğini düşünmüyorum.”
- “MEB'e bağlı özel eğitim okulları bile otistik özneler açısından erişilebilir değil. Okul idarecileri ve birçok öğretmen bile otistikler için okulun nasıl daha erişilebilir olabileceğini bilmiyor. Ya da bilse bile bu konuda bir çalışma yapmak istemiyor. Ve bu tartışılan bir konu bile değil. Hastaneler vb. yerlerde aynı şekilde. Erişilebilir olmadığı için hastaneye gitmek benim için çok zor. Muayeneye gittikten sonra duygusal çöküş yaşıyorum. Mesela sonuçları göstermek için ikinci kez hastaneye gidemiyorum.”
“Kanun var, uygulama yok”
"2005 yılında yürürlüğe giren Engelliler Hakkında Kanun, ülkemizde engelli bireylerin yaşamlarında önemli iyileştirmeler sağlamış, bu alanda bir dönüm noktası olmuştur. Bu iddialı adımı, Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmesi'nden önce atmış olduk. Bu Kanun kapsamında, 2013 yılından bu yana, binaların, yapıların, açık alanların, toplu taşıma sistemlerinin, bilgi ve iletişim teknolojilerinin erişilebilirliğini sürekli olarak izliyoruz." Mahinur Özdemir Göktaş
Bakan Göktaş, 2005’te yürürlüğe giren Engelliler Hakkında Kanunu bir dönüm noktası olarak tanımlıyor ancak bu söylemi sorduğumuz engelliler aynı fikirde değil. Özellikle kanunun uygulanmadığını belirten engellilerin Bakan Göktaş’a cevabı şöyle:
- “Kanun koyucular tarafından şu ana kadar sadece ertelemek için hatırlandı. Ertelemeye gerek olmayan yanları ise kimsenin umurunda değil.”
- “Kanun bir dönüm noktası değil. Erişilebilirliğin izlendiğini de düşünmüyorum; İstanbul gibi metropol bir şehirde bile bindiğimiz otobüsün yüzde 20'si çalışmıyor. Caydırıcı bir cezası olmadığı için, sesli anons sistemini herkes istediği gibi açıyor, kapatıyor. Teknoloji bu denli geliştiği halde, çoğu şehirde bu uygulama yok.”
- “Evet, kanun bu anlamda bir dönüm noktası. Fakat uygulanmıyor.”
- “İyileştirmeler sağlamıştır belki ama dönüm noktası olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bu iyileştirmeler daha çok büyük şehirlerde yapılmış, oysa engelli bireyler her yerde yaşıyor. Daha iyi yaşayabilmek için neden büyük bir şehre gelmek zorunda kalsınlar?”
- “Otizm konusunda yok. Duyu dostu kamusal alanlar, Sözel iletişim kurmayan otistikler için Adis, ayçiçek yaka kartı uygulamaları, otizm konusunda bilgili personeleler ve destek ihtiyacınım doğru belirlenip erişilebilirlik sağlanması... Bunların hiç biri yok.”
- “Sanırım Bakan Türkiye’de yaşamıyor. Kanun yürürlüğe girdiğinden buyana defalarca uyumlaştırma süreleri uzatıldı. Son olarak Anayasa Mahkemesi kararıyla düzenleme iptal edildi. Ancak, iptal kararından sonra da hiçbir iyileştirme yok.”
Nefret yoksa ayrımcılık yok
Bakan Göktaş’ın değindiği bir diğer konu ise ayrımcılık oldu. 2014'te mevzuatın kapsamını "engelli bireylere karşı her türlü ayrımcılığı açıkça yasaklayacak" şekilde genişlettiklerini söyleyen Göktaş, "Tüm bu adımlar, sosyal hizmetlerde hak temelli yaklaşımımıza olan güçlü bağlılığımızı ortaya koymaktadır" dedi.
Engelliler ise bu söyleme engellilere karşı aranan ayrımcılık yasağında ‘nefret saiki’ gerektiğini hatırlatarak tepki gösterdi.
- “Engellilere karşı ayrımcılığı yasaklayacak bir mevzuat yok. Nefreti saiki ile ayrımcılık şartı getirildi. Yani engellilere “senden nefret ediyorum, Allah belanı versin“ demediği sürece nefret suçu işlenmiş olmuyor.”
- “Ayrımcılık her yerde, özel sektörde iş bulamıyoruz. Devlet sınav yapıyor, 115 bin kişi sınava giriyor, sadece 1830 alım yapılıyor. Alanlara dağıldığında bu rakam zaten neredeyse hiç bir sayıya tekabül etmiyor.”
- “Ayrımcılık yasağına dair mevzuat var. Fakat örneğin TCK’da nefret saikinin getirilmesinden sonra nefret göstermeden de ayrımcılık yapmak mümkün hale geldi. Örneğin sistematik bir ayrımcılık biçimi olan sağlamcılıkla ilgili uygulamada karşılığını arayabileceğimiz herhangi bir düzenleme mevcut değil.”
- “Türkiye’de ayrımcılığa karşı getirilen temel düzenleme TCK 122 madde. Oraya da nefret saiki bizzat mevcut iktidar tarafından yerleştirildi. Nefret saiki ispat edilemediği sürece ayrımcılık suç olarak kabul edilmiyor. Hukukçuyum ve başka bir düzenleme bilmiyorum. Ama iddiamı sürdürüyorum, Bakan Türkiye’de yaşamıyor ya da bizim mevzuatı bilmiyor.”
- “Ben raporumu gösterdikten sonra hem idare hem de meslektaşlarım tarafından daha çok damgalanmaya maruz kaldım. Böyle bir yaptırım olsaydı birçok otistik damgalanma ve sosyal dışlanma ile mücadele etmezdi.”
“Kağıt üstünde vizyon”
Bakan Göktaş, 2010 yılında hayata geçirdikleri 2010'da Türkiye'de ilk Erişilebilirlik Stratejisi ve Eylem Planı’nı anımsatarak Türkiye'nin erişilebilirlik vizyonunu yeni bir seviyeye taşıdıklarını söyledi.
5 yıl önce hayata geçirilen bu plan engellilerin hayatına erişilebilirlik anlamında yeni bir vizyon kattı mı sorduk.
- “Türkiye kağıt üstünde dünyanın birçok ülkesine göre çok ileri düzeyde dokümanlara sahip bir ülke. Fakat uygulamayla arasında bir uçurum var.”
- “Türkiye, otizm konusunda başlangıç seviyesinde bile değil.“
- “Türkiye"de erişilebilirlik yaklaşımı, 3 yaşındaki bir çocuğun kuantum fiziğine yaklaşımı boyutunda. Ezberci, bilinçsiz, anlamsız yaklaşımlarla bir şeyler yaptıklarını iddia ediyorlar; ancak yapılanlar erişilebilirliğe ihtiyaç duyan kesimler açısından hiçbir anlam ifade etmiyor. Görev yaptığım adliyelerin birinde bir rampa vardı. Çok dik olduğunu, tekerlekli sandalyeyle bu rampaya çıkılmasının imkansız olduğunu anlatmaya çalıştık. Rampayı söktüler, yerine çok daha dik bir rampa yaptılar ve rampanın ulaştığı kapıyı da kilitli tutmaya başladılar. Yürüyerek bile o rampayı çıkmak neredeyse imkansız çünkü duvara tırmanır gibi çıkmanız lazım. İşte erişilebilirlik yaklaşımı.”
- “Erişilebilirlik konusunda yeni bir vizyon katıldığını, eylem planının uygulandığını düşünmüyorum. Öyle olsaydı 15 yıl sonra bugün hissederdik.”
‘Erişilebilirlik Yılı’ndan 5 yıl sonra ne değişti?
2020 yılının "Erişilebilirlik Yılı" ilan edildiğini hatırlatan Göktaş, iyi uygulamaları hayata geçiren kurum, kuruluş ve yerel yönetimlere yönelik Erişilebilirlik Ödülleri Yarışması yapıldığını, 2022'de de erişilebilirlik sertifikası alan mekan ve hizmetlerin, Birleşmiş Milletler onaylı "Erişilebilirlik Logosu" ile tanınmaya başlandığını söyledi.
Son olarak 2020 yılının ‘Erişilebilirlik Yılı’ ilan edildiğini hatırlatan Bakan Göktaş, o günden sonra birçok gelişme yapıldığını söyledi. Peki, engellilerin hayatlarında 5 yılda neler değişti? Sorulamızı yanıtlayan engellilerin yanıtları burada da ortak. Ya beş yılda bir gelişme olmadığını ya da daha da geriye gidildiğini söylüyorlar.
- “Hala sokaklar, kamu kuruluşları, toplu taşıma araçları tam olarak erişilebilir değil. Körler hala tek başına mahrem olarak oyunu kullanamıyor. Her şey ortada. Değerlendirilemeyecek kadar somut.”
- “Söylemler bol fakat adımlar ne yazık ki kolaylaştırıcı değil. Varsa da kolaylığı ben göremiyorum.”
- “Erişilebilirliğin en geriye gittiği, engelliler için en kötü yıllardan biriydi. Çünkü pandemi vardı ve rutin günler için erişilebilirlik planı olmayan devlet, kriz günlerinde iyice çuvalladı.”
(AD)