Müzisyen Roman, 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi işgali altındaki Varşova’da kurduğu sokak orkestrasıyla birlikte şarkılar söyleyerek geçimini sağlamaya çalışır. Kızkardeşi Halina ile beraber partizanlara katılmasının ardından daha asli görevler bekler onu.
Varşova Ayaklanması esnasında yoldaşlarına silah, mühimmat, gıda malzemesi temin eder. Partizanlığın Roman’ın beraberinde sokak sokak dolaştığı orkestrasına yansıması da kaçınılmazdır elbet. Orkestranın “Şimdi savaş var, kim ticaret yapıyorsa kazanır”, “Sırt çantasındaki kalp”, “Eylülde, gece yarısını vurduğunda” ve daha birçok şarkısının Varşovalıların diline pelesenk olması da fazla zaman almaz. Zira şarkılar, en zor anlarında Varşovalılara dayanma gücü verir, zafere olan inançlarını güçlendirir. E böylesi şarkıların tiz kellesi vurula!
Müzik yardımıyla Varşovalılara morallerini yüksek tutup, dayanma gücü verdikleri için hayatları tehlikede olan sokak çalgıcılarının yaşamını konu alır Leonard Buczkowski’nin 1947 yapımı ‘Yasaklanmış Şarkılar’ filmi. Gerçektende savaşı dönemi boyunca sokak çalgıcıları vatansever duygular içeren şarkılarıyla Polonyalılara moral verirken, Alman karşıtı sözleri nedeniyle bazı şarkıları yasaklanır, kimi şarkıcılarsa gözaltına alınır.
‘Yasaklanmış Şarkılar’ filmine arka plan oluşturan Varşova Ayaklanması’nın 1 Ağustos günü 69. yıldönümüydü. Salı öğleden sonra patlak verdi ayaklanma. Hitler’in tüm Avrupa’da estirdiği terörden belki de nasibini en çok almış Polonya’da, Varşovalı partizanlarca başlatılmış ve bir kaç gün süreceği planlanmıştı. Kızıl Ordu yakındı ne de olsa. Asker-sivil 30 bin kişilerdi, 3 bin kadar da silahları vardı hani. Wola semtinde ilk kıvılcımı çakan ayaklanmanın şehrin geneline yayılması birkaç saati bulmayacaktır. Partizanlar ayaklanmanın ikinci günü merkez posta binası, elektrik binası gibi şehrin stratejik noktalarını ele geçirseler de evdeki hesap çarşıya uymaz. İlk kitlesel kıyım haberi yine Wola’dan gelir, 40 bin semt sakini Hitler ordusunca katledilir.
Savaş öncesi Doğu Avrupa’nın Paris’i olarak adlandırılan Varşova için Führer vermiştir fermanı; bir Varşovalı dahi sağ kalmayacak, şehir ise tamamıyla yerle bir edilecektir ki tüm Avrupa’ya misal olsun.
Partizanlar kanalizasyonları kullandı
Tam teşekküllü Alman ordusu karşısında zafer ham hayal olsa da direniş çetindir yine de. Partizanların elindeki stratejik noktaların ardından Naziler, kentin tarihi-turistik bölgesi, aynı zamanda kent merkezi sayılan Stare Miasto’yu ele geçirir. Stare Miasto’nun düşmesiyle bölgede sıkışan partizanlar kanalizasyon kanalları aracılığıyla diğer semtlere geçmeyi başarır.
Alman askerleri o an itibarıyla bu başarılarının (!) Andrzej Wajda şahsında Polonya sinemasını dünya ölçeğine taşıyacaklarından habersizlerdir elbet. Nitekim pesimist diyalogları sebebiyle iç kamuoyunca eleştirilmesine karşın, 1957 Cannes Film Festivali’nde Bergman’ın ‘Yedinci Mühür’ü ile Gümüş Palmiye’yi göğüsleyerek batının dikkatini çeken ‘Kanal’ filmi işte bu başarının (!) ürünüdür. Ayaklanma esnasında silah, gıda gibi pek çok ihtiyaç maddesinin sağlandığı kanalizasyon kanalları Wajda’nın filminde partizanların trajik kaderlerine ev sahipliği yapar; kanallarda faaliyet gösteren partizanların kimi Almanlarla işbirliği yapar, kimi kuralara uymayarak yukarı çıkar ve kurşunların hedefi olur, kimi intihar eder, kimi bölüğünü terk eder, ancak hepsi için ölüm kaçınılmazdır.
Ayaklanmanın 40. gününde Kızıl Ordu Vistül nehrinin diğer yakasına ulaşsa da, 18 Eylül’de Amerikan uçaklarından mühimmat, gıda ve tıbbi yardım malzemesi atılsa da 2 Ekim itibarıyla partizanlar bozguna uğrar. 63 günlük Varşova Ayaklanması 18 bin partizan, 150 bin sivilin ölümü, on binlerce kişinin yaralanması ve 500 bini aşkın Varşovalının Nazi kamplarına yollanması ile son bulur.
Savaşın ardından yüzde 85’i Nazilerce yıkıldığından eski fotoğraflar ve tablolardan yararlanılarak yeniden inşa edilen Varşova’da partizanlar gibi sokak çalgıcıları da unutulmayacaktır elbette. Ayaklanmanın 69. yıldönümü dolayısıyla kentte düzenlenen anma etkinlikleri kapsamında başkentliler bugün, işgal yıllarında kelle koltukta kendilerine direnme gücü veren sokak çalgıcıları için bir kez daha Kale Meydanı’nda hep bir ağızdan ‘yasaklanmış şarkıları’ söyleyecek. (HK)