* Fotoğraf: Tomáš Malík / Pexels
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve iktidar ortağı Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) kültür ve sanata karşı düşmanlığa varan politikaları, bu yıl festival ve konser yasaklarını daha bir artırarak devam etmekte.
Aslında bunda şaşılacak bir durum yok. Bütün totaliter, otokratik, baskıcı iktidarların ortak özelliği, yaşama sevincinin dinamiklerinden olan sanat ve kültürel faaliyetlere düşmanca yaklaşmalarıdır.
Toplumu baskılayan, kendi ideolojisini dayatan ve bu yolla kültürel alanda da iktidar kurmayı hedefleyen iktidarlar mizahtan, şiirden, edebiyattan, tiyatrodan, sinemadan, müzikten, bilimsel toplantı ve tebliğlerden, festivallerden, konserlerden, panel, söyleşi, sanat galerileri, geleneksel, etnografik ve sözel gibi bilumum kültürel ve sanatsal faaliyetlerden kelimenin gerçek anlamıyla korkarlar.
Kültür ve sanat, insanın insan olma sürecinin esas dinamiklerinden olup toplumsal hayatın ayrılmaz bir parçasıdır.
Bunun temelini ise şeylere dair imge, estetik ve eleştirel bakış oluşturur. İşte bu gerçeklik işlerine gelmediği gibi, ondan korkarlar ve kültür-sanat alanını yasaklar, sansürler ve metazori olarak bitirmeye çalışırlar.
AKP iktidarının bu uygulamalarının yoğun günlerini yaşıyoruz.
Bırakalım AKP iktidarının 21 yıllık geçmişini, şu son 4 ayın yasak listesini çıkaran yazar Serhat Halis'in paylaştığı yasaklar listesine bakalım:
- Eskişehir'de 12-15 Mayıs tarihlerinde yapılacak "Anadolu Fest" yasaklandı.
- Niyazi Koyuncu'nun 25 Mayıs'ta gerçekleştireceği konser, Pendik Belediyesi tarafından iptal edildi.
- Apolas Lermi'nin 29 Mayıs'ta düzenleyeceği Denizli konseri iptal edildi. Lermi'nin 11 Haziran Bostancı konseri de yasaklandı.
- Başkent Kültür Yolu Festivali'nde 11 Haziran'da sahne alacak olan Ara Malikian'ın konseri yasaklandı.
- Zonguldak'ta 28-31 Temmuz tarihleri arasında düzenlenecek olan "Kozlu Müzik Festivali" iptal edildi.
- Dersim-Tunceli'de, 21-24 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilecek olan "Munzur Kültür ve Doğa Festivali" iptal edildi.
- Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği tarafından düzenlenen "Kazdağı Ekoloji Festivali" iptal edildi.
- Başkent Kültür Yolu Festivali"nde sahne alacak Güney Koreli müzisyen Mirae'nın konseri 'eşcinselliği yaymayı misyon edinmiş' bir grup olduğu gerekçesiyle iptal edildi.
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) "Uluslararası Bahar Şenliği" iptal edildi.
- Aynur Doğan'ın Kocaeli ve Bursa'da gerçekleştireceği konserleri iptal edildi.
- 17-21 Ağustos tarihlerinde gerçekleşecek olan ve 2005 yılından beri düzenlenen "Zeytinli Rock Festivali" iptal edildi.
- Gökçeada'da 15 Ağustos'ta gerçekleşmesi planlanan Meryem Ana Panayırı iptal edildi.
- Muş'ta gerçekleşecek olan "Metin&Kemal Kahraman" konseri 16 Mayıs tarihinde yasaklandı.
En son Zeytinli Rock Festivali'nin yasaklanmasıyla birlikte düşündüğümüzde bu, ortalama her ay 4 etkinlik yasaklanmış demek.
TIKLAYIN - Haziran başından beri LGBTİ+'ların nefes alması bile yasak
Doğa ve ekoloji adıyla düzenlenen iki festivalde iktidarın çevre tahribatına yönelik uygulamalarına dair politik eleştiriler yapılabilirdi ki, bu da doğaldır. Bunun dışında kalan etkinliklere baktığımızda, bunlar müzik ve eğlence içeriklerine sahipler.
Yasağın gerekçesi
Zeytinli Rock Festivali'ni yasaklayan Burhaniye Kaymakamı İlyas Memiş, yazısında "Vatandaşlarımız tarafından yapılan yoğun şikâyet ve yakınmalar göz önüne alınarak, kamu güvenliği ve sağlığı, toplumun huzuru, çevrenin korunması amacıyla uygun görülmemiştir" ifadelerini kullandı.
Bu yasak yazısı, diğer festival ve konserleri yasaklayan ilgili makamların gerekçelerinin ortak noktasını oluşturuyor.
"Vatandaşlarımız tarafından yapılan yoğun şikâyet ve yakınmalar..." derken, bunlar hangi vatandaşmış ve neden şikâyet ediyorlarmış?
Kaymakamın vatandaşlar dediği, İlim Yayma Cemiyeti gibi, iktidar yanlısı dernek ve kuruluşlar.
Peki, konseri talep eden vatandaşlar yok mu?
"Kamu güvenliği, toplumun huzuru..."; eğer bir şey yasaklanmak isteniyorsa geçerliliği olmasa bile, onlarca gerekçe öne sürülebilir.
Hangi festival, hangi konser toplumda huzursuzluk yaratmış, kamu güvenliğini tehlikeye sokmuş?
Mesele, bu değil.
Mesele, bu iktidarın toplum üzerine ölü toprağı serme çabasıdır; korksun, sinsin, uyuşsun, itiraz etmesin, biat etsin...
TIKLAYIN - RTÜK, Mabel Matiz'in "Karakol" klibini yasakladı
Başaramayacaksınız
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 2018 yılında yaptığı bir açıklamada "Siyasi hegemonyanız bitti, kültürel hegemonyanız da bitecek..." demişti.
Fahrettin Altun'un iktidar örgüsünde siyaset ile kültürü eşitleyen bakışı daha baştan yanlış. Siyaset, daha çok iktidarın gücüyle inşa edilen, dönüştürülen bir alan iken, kültür, iktidarın organların müdahalesine açık olmasına rağmen, bu müdahalelerle şekillenen bir olgu değildir.
AKP iktidarı muarızı olduğu kültüre gerek zor yoluyla gerekse propaganda yoluyla yaptığı müdahalelerle mevcudun etkinliğini (hegemonya da diyebiliriz) bir hayli daralttı. Ancak bu daraltma yeni bir kültürün inşası yoluyla değil, tamamen iktidarın zor araçlarını kullanarak yasaklama, cezai tehdit, sansür ve kültürel organizasyonlara getirdiği mekân yasakları yoluyla oldu.
AKP iktidarının kültür alanına yaptığı bu metazori uygulamaları, toplumsal hayatta bir boşluk yarattı. Ancak AKP, bu kültürel boşluğu dolduracak iktidarını yaratamadı, yaratamaz da...
AKP iktidarının elinde para var, medya var, merkezde ve yerelde kültürel etkinliklerin yapılacağı bir yığın mekâna sahip, sinema ve müzik piyasasına onca para akıtıyor ama yine de kendi dünya görüşleri doğrultusunda bir kültür ve sanat inşa edemiyorlar.
Kültür öyle ha deyince olan, muktedirlerin keyiflerine göre şekillenen ve siyasetin emrine tümüyle açık bir alan olmadığı için, tarihin en kanlı siyasi iktidarları bile kendi kültürel iktidarlarını kuramadılar.
Kültür ve sanat, insanın insan olma sürecinin esas dinamiklerinden olup toplumsal hayatın ayrılmaz bir parçasıdır. Bunun temelini ise şeylere dair imge, estetik ve eleştirel bakış oluşturur, demiştik.
Bu perspektife sahip olmayan AKP iktidarı ve çevresinin kültür-sanat adına bir çevre ve güç oluşturmaları mümkün değil. Tam tersine, örneğin AKP'li belediyelerin yaptıkları heykeller veya merkezi iktidarın eski eser restorasyonları tam birer çirkinlik ve utanç abideleridir.
Tabi ki, kültür ve sanatın özgürlük alanını gasp edenlerden de bu beklenir!
Yasaklama kültürünün kültürsüzlüğüyle mürekkep bu iktidarın sözcüsü Fahrettin Altun'a söylenecek en iyi söz, bırakınız muarızınız olan kültürel hegemonyanın bitişi ilanınızı, asıl sizin siyasal iktidarınız bitmek üzere! (HŞ/SD)