"Yaşlı, kocamış olan (kimse)", "baba ya da anne"dir "ihtiyar". "Seçmek, yeğ tutmak", "katlanmak" anlamında bir fiildir "ihtiyar etmek". "İsteğe bağlı, seçmeli olan, seçimlik"dir "ihtiyari". "Yaşı ilerlemek, yaşlanmak, kocamak, ihtiyar görünüşü almak, ihtiyar görünmek" anlamında bir fiildir "ihtiyarlamak". "İhtiyar duruma gelmesine neden olmak" anlamında bir 'fiil'dir "ihtiyarlatmak". "İhtiyar olma durumu, yaşlılık"dır "ihtiyarlık".
"Pavli Dayı buruş buruş bir ihtiyardır. "Orhan Kemal
"Yaşlı, ihtiyar"dır "koca", "Yaşlı kadın, anne"dir "kocakarı". "Yaşlanmak, kocamak" anlamında bir 'fiil'dir "kocalmak"."Yaşça büyük olan"dır "kocaman"."Yaşı ilerlemek, yaşlanmak, ihtiyarlamak" anlamında bir 'fiil'dir "kocamak".
"Çok kocamıştı fukara." Atilla İlhan
"Diri, yeşil, taze, aydınlık, pırıltılı, gizli, saklı, örtülü, gizemli, su, hayat, verimlilik", "Yaşamın çeşitli evrelerinden her biri, çağ", "Doğuştan beri geçen ve yıl birimiyle ölçülen zaman", "Bir kurum, kuruluş, düzen vb. kurulduğundan bu yana geçen zaman" anlamına gelir "yaş".
Argo dilde "Kötü, korkulu, zor" anlamındadır "yaş". "Sağlıklı diri olmak", "Sürmek, devam etmek", "Bir durumu yaşar gibi olmak, bir durumla özdeşleşmek, duymak, hissetmek", "Sağ olmak" anlamında bir 'fiil'dir "yaşamak". "Biraz yaşlı" olana denir "yaşlıca".
"Yaşadığı kadar, 'kaydı hayatla', yaşama süresince" anlamındadır "yaşamca"."Yaşamın sürmesini, büyümeyi, çoğalmayı sağlayan" dır "yaşatağı". "Yaşamasını sağlamak ya da yaşamasına olanak vermek, sürdürmek, devam ettirmek." anlamında bir 'fiil'dir "yaşatmak".
"Canlılığını sürdürmek durumu, hayatiyet" dir "yaşarlık". "Yaşayış eylemi ya da biçimi"dir "yaşayış". "Yaşları birbirine eşit olan, aynı yaşta olan kimselerden her biri"ne denir "yaşıt". "Yaşanılanlardan, görülenlerden, duyulanlardan, edinilenlerden sonra kişide kalan şey, yaşam deneyimi" anlamına gelir "yaşantı".
"... Yaş otuz beş, yolun yarısı eder." Cahit Sıtkı Tarancı
"Yaşı, at pazarında sorarlar.", "Yaşamış eşekte yıllanmış akıl olur.", "Yaşamış eşekte yıllanmış akıl olur.", "Yaş yetmiş iş bitmiş.", "Ağaç yaşken eğilir.", " Kurt kocayınca, köpeğin maskarası olur.", "Aslan kocayınca sıçan deliğini gözetir.", " Eşek kocamakla tavla başı olmaz.", "Kocamışın evladı olmaz.", "Ağaran baş, ağlayan göz gizlenmez.", "Ölmüş aslanlara, tavşanlar bile saldırır." demiş atalarımız.
"Emekli oldum ama, unumu eleyip, eleğimi duvara asmadım ki!"
Erken ölmüş birine, herhangi bir yönden benzetilen bir kimse için 'aynı yaşta ölmesin' anlamında "Yaşı benzemesin" deyimini kullanırız.
Konuşulan iş için genç bir kimsenin yaş ve görgüsünün elverişli olmadığı durumlarda "Yaşı ne? Başı ne?" deriz. "Karı-Koca uzun yıllar yaşamak" anlamında "Bir yastıkta kocamak", "Bir arada kocamak" deyimlerini kullanırız. "Yaşını başını almış, temiz yürekli, yardımsever, hoşgörülü, olgun, cömert kişi"ye "Baba adam" deriz.
"İyice yaşlanmış, ölüme çok yaklaşmış" kişiler için "Bir ayağı çukurda" deriz. "Ölmeyecekmiş gibi uzun yaşamak" anlamında "Dünyaya kazık kakmak" deyimini, "yaşlılık ya da hastalık nedeniyle iş yapamaz, yürüyemez, çalışamaz" hale gelenler için "Elden ayaktan düştü" deyimini kullanırız.
"Yavaş yavaş çalışma gücü, verimi azalmış, tükenmiş olmak" anlamında "Çaptan düştü" deyimini, ihtiyar, kocamış, yaşlı kişiler için "Çürüğe çıkmak", "Tohuma kaçmak", "Ununu elemiş, eleğini asmış", "Okunu atmış, yayını atmış", "Saçı başı ağarmak" deyimlerini kullanırız.
Belli bir yaşa ulaşmak üzere olan kişiler için örneğin "Altmış yaşına merdiven dayamıştı.", yaşlanmaya başlayan kişiler için örneğin "Saçlarına ak düşse de, enerjisi, gücü yerindeydi." der, yaşlılığına karşın bilgisiz, deneyimsiz olan kişiler için "Sakalı boşuna değirmende ağartmış." deyimini kullanırız.
"Yaşlı, tüketicidir.", "Yaşlı memnuniyetsizdir." , "Yaşlı müşkülpesenttir" , "Yaşlılar gençleri sevmez.", "Yaşlılar geri kafalıdır.", "Yaşlıların kafası basmaz.", "Yaşlılar bencildir", "Yaşlı, sağlıksızdır.", "Yaşlılar hoşgörüsüzdür", "Yaşlılık durağan ve değişmez bir dönemdir", "Yaşlılar katıdır, esnek değildir." gibi kalıp yargılar -istemeden, farkında olmadan- söylemimizde yer alır.
Cenap Şehabettin "Çok yaşamak elimizde değil, fakat namımızı çok yaşatmak elimizdedir.", "Akıl yaşta değil baştadır, fakat aklı başa yaş getirir.", "Hatıralarımız, yaşlandıkça kendi kendine zenginleşen bir sermayedir." derken, Hüseyin Rahmi Gürpınar "Her yaşa özgü meraklar ve onların ilaçları vardır" demiş.
Mina Urgan ise " İyi ihtiyarlamak için, yiğit olmak gerekir.", "Yaşlılığın nimetlerinden biri de çocuklarınızla yaşadığınız sorunları, torunlarınızla hiç yaşamamanızdır", "Yaşlılar -yani doğru dürüst bir biçimde yaşlananlar demek istiyorum- huzursuzluklarının ve mutsuzluklarının başlıca kaynağı olan benliklerinden sıyrılmaya başlarlar zamanla", "Uzun yaşamanın bir felaketi sevdiklerinizin ölümünü görmekse, bir başka felaketi de yalnızlıktır" demiş.
Mevlana "İhtiyar akıl ihtiyarıdır. Saçın sakalın ağarması ile adam, adam olmaz" demiş. S.Johnson "Kişinin aklı, yaşla durgunlaşırsa, suç aklını tembelliğe alıştıran kişinin kendindedir" derken, Robert Frost ise "İhtiyarlığımda tutucu olmak korkusuyla, gençliğimde solcu olmayı asla göze alamadım" demiş
H.W.Longfells "Yaşlılık da fırsatlar çağıdır, gençlik gibi. Yalnızca kılığı aldatır bizi" derken, Konfiçyüs ise "15 yaşımda kendimi öğrenmeye verdim. 30 yaşımda irademe sahip olabildim. 40 yaşında seziş yoluyla kavradım. 70 yaşında doğru olan şeylere zarar vermeden, kalbimin isteklerini yerine getirebildim" demiş.
Montaigne "Bize yaşamayı, hayat geçtikten sonra öğretiyorlar." derken, Anatole France ise "Yaşlanmak çok ömür sürmek değil, çevresinde her şeyin geçtiğini görmektir" demiş.
Solon "Her gün bilmediklerime bir çok şey katarak ihtiyarlıyorum" derken, I. Bergman ise "Yaşlanmak dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır, ama görüş açınız genişler" demiş.
Bernard Shaw "İnsanlar neden ölür bilir misin? Tembellikten, inançsızlıktan ve yaşamı yaşanmaya değer kılmayı becerememekten." ve "Ünümün bu denli yaygın oluşu, çok yaşlanıp güçsüz kaldığımı ve kimsenin artık benden korkmadığını gösteriyor" derken, Kant ise "Gençlikte günler kısa, yollar uzun, yaşlılıkta günler uzun, yollar kısadır" demiş.
La Rochefaucaular "İhtiyarlık, gençliğin bütün zevklerini ölüm tehdidiyle yasak eden bir zorbadır" ve "Gençlikte ölüm, ihtiyarlıkta yoksulluk güçtür" derken, Seneca ise "Hiç kimse hayata katılan, ilişkilerini sürdüren kişi olmaktan çıkıp, seyirci duruma gelmek istemez" derken H. Mann ise "Yaşama zamanını geciktirenler, nehrin öbür yakasına geçmek için suların akıntısının bitmesini bekleyenlere benzer" demiş.
L. Bruyere "Dünyada insan için üç şey vardır; doğmak, yaşamak, ölmek. Bazıları doğduğunu hissetmez, ölmekten korkarlar ve yaşamayı bilmez" demiş.
Ama yaşlanmaya ilişkin en güzel dizeleri kanımca Karacaoğlan yazmış: "Sakal seni matkap ile yolayım, / Bir kız bana emmi dedi neyleyim."(ŞD/EÜ)
______________________________________________________________________
*Şadiye Dönümcü. sosyal hizmet uzmanı.
Not: Yaşlılık alanında çalışmaya başlayınca yaşlılığa dair bulduğum her şeyi (atasözü, deyim, şiir, fıkra, özdeyiş, gazete kupürü, dize / cümle, kitap) biriktirmeğe ve sanal alemden taramalar yapmağa başladım. Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği arşivi ile Türk şiiri antolojileri taramalarım teknolojinin gazabına uğradı. Biriktirdiklerim hacim olarak katlanınca "http://www.sosyalhizmetuzmani.org/sadiyederleme.htmd" linkinde "Derleme: Yaş-Yaşam-Yaşlılık" başlığıyla ve "yaşlılık alanında çalışanlar için hayırlara vesile olsun" dileğiyle yayımlanmasını sağladım. Bitmesi mümkün olmayan bu derlemede yer alan (isimleri belli olan ya da olmayan) herkese, gıyaplarında yaptığı katkı için teşekkür ederim.