Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) hakkındaki tartışmalar Temmuz ve Ağustos ayında yapıldı ve bitti...Acaba HSYK hakkındaki tartışmalara devam etmeyecek miyiz? Yargı Reformu içinde HSYK hakkındaki tartışmalar yapılmayacak mı?
"Yargı Reformu Stratejisi Taslağı 2009" tamamlanmış...
Anımsatmak için 2008 yılı Mayıs ayında yapılan bazı tartışmalara dönmek istiyorum.
AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'i ziyaret etmiş (06.05.2008) ve Adalet Bakanı görüşme sonrası Olli Rehn'e hazırladıkları ama ülkede pek kimsenin bilgisi olmayan ''Yargı Reformu Stratejisi Taslağı'' verildiğini açıklamıştı.
Adalet Bakanına ilk tepki Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'ndan geldi.
07.05.2008 tarihinde TBB Yönetim Kurulu yaptığı açıklamada; Olli Rehn'e, verildiği öğrenilen söz konusu taslakta bulunan yeni düzenlemelerin yalnızca HSYK üyeleri, başsavcılar, adalet komisyonu başkanları ve bakanlığın üst düzey bürokratlarıyla tartışılmasının "yargı sisteminde vahim bir gelişmenin habercisi olarak" değerlendirmişti. Söz konusu Taslağın avukatlar, barolar ve Türkiye Barolar Birliği ile bilim adamlarının tartışma ve değerlendirilmesine olanak sağlanmaması sert bir dille eleştirilmişti.
Adalet Bakanlığı gösterilen tepkiler karşısında; "Yargı Reformu Stratejisi Taslağı" Bilgi Notu başlığıyla kamuoyuna açıklama yapmıştı. Bakanlık, 9. Kalkınma Planı ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım süreci de göz önünde bulundurularak 2008-2013 yıllarını kapsayacak şekilde "Yargı Reformu Stratejisi Taslağı" hazırlandığını ama henüz kesinleşmediğini ve "ön taslak" için tartışma yapılacağını ve daha sonra taslağın bütün ilgili kuruluşlara gönderilerek görüş alınacağı açıklanmıştı.
YARSAV (Yargıçlar ve Savcılar Birliği) ise 9.5.2008 tarihli basın açıklamasında, taslaktaki düzenlemelerde, özellikle yargı bağımsızlığını önemli ölçüde zedeleyen 1982 Anayasasındaki anlayışın terk edilmemiş olduğuna değinmişti.
Yargıtay Başkanlar Kurulunun 21.05.2008 günlü toplantısı sonucunda alınan kararlar kamuoyuna "Yargıtay Başkanlar Kurulu Bildirisi" olarak açıklanmış ve Yargı Reformu Strateji Taslağı adıyla ortaya çıkan belgenin zamanlaması, biçimi ve içeriği itibariyle kabulünün mümkün olmadığı ve böylesi bir taslakla, yürütme erkinin nasıl bir yargı erki yaratmak istediğinin gün ışığına çıktığı belirtilmişti.
Hatta Yargı Reformu Strateji Taslağı'nı yargı organlarıyla paylaşacaklarını söyleyen o tarihteki Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisinin "biraz siyasi amaçlı" olduğunu, bildirinin gereği olmadığını ve "Ne yürütme yargının ne de yargı yürütmenin güdümünde olmalıdır. Biri diğerinin güdümünde olmamalıdır. Adalet Bakanlığı ve hükümet olarak kuvvetler ayrılığı ilkesi neyi gerektiriyorsa bu istikamette bu zamana kadar çalışılmıştır, bundan sonra da çalışılacaktır" demişti..
Adalet Bakanını ve Hükümet Sözcüsü Devlet Bakanı tarafından yapılan açıklamalara "tepki" olarak Danıştay Başkanlığı; 22.05.2008 tarihinde yaptığı basın açıklaması ile Yargıtay Başkanlar Kurulunun "Bildiri"sinde yer alan değerlendirmelere katılmıştı. Danıştay bu açıklamasında; "...yargıya intikal eden konularda, uluslar arası çevrelerin de katılımıyla yargı organlarını yönlendirme ve etki altına alma girişimlerini doğru bulmuyor ve bu konudaki müdahalelere öncelikle Hükümetin karşı çıkması gerektiğini düşünüyoruz. Bu bağlamda, Yargıtay Başkanlar Kurulu kararında da sözü edilen Yargı Reformu Strateji Taslağının anayasal kurumlar olan Türk yargı organları yerine, Avrupa Birliği temsilcileri ile paylaşılmış olmasını, bağımsızlık ilkesi ile bağdaşır bulmuyoruz. Bu ve bundan önceki açıklamalarımızın Yüce Türk Ulusuna yakışır, evrensel ölçülerde bağımsız bir yargıyı amaçladığını kamuoyunun takdirlerine sunuyoruz." demiştir.
Adalet Bakanlığı "Yargı Reformu Stratejisi" Taslağının hazırlanması için hazırladıkları "ön taslağı" web sitesi üzerinden tartışmaya açmıştır. Taslak bir çok yere gönderilmiş ve görüş istenmiştir. Taslağın, katılımcılık ve şeffaflık ilkeleri çerçevesinde yapılacak geniş çaplı müzakere ve değerlendirmelerin ardından, ortaya çıkacak eleştiri ve öneriler doğrultusunda yeniden düzenlenerek 2008 yılının sonunda uygulamaya konulmasının planlandığı belirtilmiştir.
Çünkü, 2008 Taslağında belirtildiği gibi; "Hırvatistan ve Türkiye ile eşzamanlı olarak yürütülen tam üyelik müzakere çalışmaları, ilk olarak AB ve Türkiye'nin mevzuatlarının karşılıklı taranması suretiyle gerçekleştirilmiş ve Türkiye'nin mevcut mevzuatının AB'ye uyum derecesi tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda, özellikle Kopenhag Siyasi Kriterlerinin üyelik müzakerelerinin devam ettiği süreçte de gözlemlenebilmesi amacıyla, Hırvatistan ve Türkiye ile 23 üncü fasıl kapsamında "Yargı ve Temel Haklar" başlığı altında da mevzuat tarama toplantıları düzenlenmiştir. Bu faslın "tarama sonu raporu" AB Komisyonu tarafından henüz resmen kabul edilmemiş olmakla birlikte, AB yetkililerince, Türkiye'nin yargının tarafsızlığı, bağımsızlığı ve etkililiğinin güçlendirilmesine yönelik bir "Yargı Reformu Stratejisi" ni Komisyona sunması gereği önemle dile getirilmiştir."
Bu tespit; 2009 Strateji Taslağında da büyük bir olasılıkla yer alacaktır. Çünkü 2008 yılında planlama gerçekleşmemiş ve çalışmalar yeni bitirilebilmiştir. 2009 yılı Temmuz ayı itibariyle bitirilebilen "Yargı Reformu Stratejisi" Taslağının on amaç altında oluşturulduğu belirtiliyor.
"1.Yargı Bağımsızlığının Güçlendirilmesi, 2.Yargının Tarafsızlığının Geliştirilmesi, 3.Yargının Verimliliği ve Etkililiğinin Artırılması, 4.Yargıda Mesleki Yetkinliğin Artırılması, 5.Yargı Örgütü Yönetim Sisteminin Geliştirilmesi, 6.Yargıya Güvenin Artırılması, 7.Adalete Erişimin Kolaylaştırılması, 8.Uyuşmazlıkları Önleyici Nitelikteki Tedbirlerin Etkin Hale Getirilmesi ve Alternatif çözüm Yolları Geliştirilmesi 9. Ceza İnfaz Sisteminin Geliştirilmesi, 10.Avrupa Birliği Müktesebatına Uyum Sürecinin Gerektirdiği Mevzuat Çalışmalarına Devam Edilmesi."
Önümüzdeki aylarda "Yargı Reformu Stratejisi Taslağı-2009" tartışılacak....
Örneğin 2009 Taslağında Türkiye'de yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi için atılması planlanan adımlardan birisi "Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu" hakkında...Çizilen yol haritasına göre; "HSYK'nın objektiflik, tarafsızlık ve şeffaflık temelinde uluslararası belgeler ışığında geniş tabanlı temsil esasına göre yeniden yapılandırılması, kararlarına karşı etkili bir itiraz sisteminin getirilmesi ve yargı yolunun açılması" planlanıyor...
Acaba HSYK için planlanan "geniş tabanlı temsil esası" ne demektir?(Fİ/EÜ)