İçişleri Bakanlığı, Yardım Toplama Kanun Tasarısı Taslağı hazırladı ve Dernekler Dairesi Başkanlığı’nın internet sitesinde yayınladı.
Taslak, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu’nu yürürlükten kaldırmayı öngörüyor. Yürütme maddesiyle birlikte 25 maddeden oluşan Kanun Tasarı Taslağı bütünüyle yeni bir düzenleme öngörüyor. Kanun tasarı taslağı aynı zamanda 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nda önemli değişiklikler öngörüyor.
Birkaç gün önce TACSO (Sivil Toplum Kuruluşları İçin Teknik Destek) tarafından düzenlenen bir toplantıya katıldım. Benim eski 2908 sayılı Dernekler Kanunu döneminden beri izlediğim bir süreç var.
Ağır ağır gerçekleşiyor değişiklikler. Şu anda yürürlükte olan 5253 sayılı Dernekler Kanunu’da söz gelimi “platformların tanınması” doğrultusunda bir adım atılmıştı. Ama platformlara her kanunun en önemli maddelerinden olan “amaç ve kapsam” maddesinde yer verilmemişti.
Arada bir yerlerde, “tanımlar” maddesinde yer alan platformlar, artık bu tasarı taslağına göre “amaç ve kapsam” maddesinde yer alıyor. Yeni bir yapı öngörülüyor derneklerle ilgili. İçişleri Bakanlığı bünyesinde ek madde 2 ile “sivil toplum konseyi”, Ek Madde 3 ile “sivil toplum kurulu”, Ek Madde 4 ile “rehberlik” 13/A Maddesi ile “Sivil Toplum Kuruluşları genel müdürlüğü” kurulması öngörülüyor.
Sivil toplumla ilişkiler müdürlüğü de var, yeni oluşum arasında. Orada da platformlarla ilgili iş ve işlemlerden söz ediliyor. Anlaşılan, platformlar, forum, inisiyatif, girişim gibi birliktelikleri tanıma konusunda bir adım daha ileri gidiliyor.
Bu sevindirici elbette. Ama yetersiz. Yeni dernekler yasasının (5253) 10. yılında “tanıma” doğrultusundaki bu adımdan sonra ikinci 10 yılda umarız platformlar da “kişi” olarak tanınır.
Biz taslaktaki bu adımı görünce heyecanlandık ve toplantıda “kişi olarak tanınma” adımı olarak nitelendirdik. Yanıldığımızı hemen bir dakika sonra anladık. Şimdilik öyle bir niyet görünmüyor anlaşılan.
Doğrusu yardım toplama, dernekler, siyasi partiler yasası değişikliklerine bakışta, şöyle yaklaşımlar beklenir. Bu konular Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 10. Maddesi’nde düzenlenen ifade özgürlüğü ile ve 11. Maddesi’nde düzenlenen toplanma ve dernek kurma ya da daha çok günlük dilde çokça dile getirdiğimiz gibi genel adıyla söyleyecek olursak örgütlenme özgürlüğü ile ilgilidir.
O nedenle, yardım, dernek ve siyasi parti mevzuatında, hakların ve özgürlüklerin yasayla düzenlenmesi (yasal düzenlemelerin açık, net, öngörülebilir ve hukukun üstünlüğü ilkesine uygun olması ve sınırlamalarda keyfi ölçütler değil, AİHS’te ilgili maddede yer alan ölçütlerin sayılması, bunlar dışındaki nedenlerle sınırlamalara gidilmemesi gerekir. Halbuki taslaktaki pek çok hüküm hem yardım toplamada hem de dernek mevzuatında idareye keyfi biçimde kullanabileceği geniş takdir yetkileri tanımaktadır.
Yardım toplamada söz gelimi taslağın 5. Maddesi'nde, “kanunlara aykırı olmamak kaydıyla” diye başlayan bir ibare var. Sonra, “belirli bir amaç” şeklinde bir ibare var. Belirli amaç, “tek” amaç olarak anlaşılmaya müsait.
Biz İnsan Hakları Derneği'nin kuruluşunda (1986) o tarihlerde geçerli 2908 sayılı Dernekler Kanunu'nun 1. Maddesi'nde geçen “belirli bir amaç” ibaresinin nasıl “tek” amaç olarak anlaşıldığını yaşadık, gördük.
Bugün de kamu idaresinin “bir” sözcüğünü “tek” olarak anladığına şahit oluyoruz. O nedenle “belirli amaçlar” denmesi daha uygun olur.
”Kanunlara aykırı olmamak kaydıyla” ibaresi kaldırılmalı ve pozitif bir dil kullanılmalı.
Sivil topluma kamu idaresinin daha başında şüpheyi ifade eden “sakın ha” ihtarını içeren bir dille yaklaşması şık değil. Ön kabul herkesin kanuna uygun hareket edeceği olmalıdır.
O nedenle ihtarname dili terk edilmelidir.
Ayrıca hangi kanundan söz edilmektedir? Aykırı hareket edilemeyecek konular AİHS’te yazılıdır ve onlar meşru amaçlardır.
Korunan amaçlardır ve o korunan amaçlar belirli ölçütlere dayalı olarak korunur. Demokratik bir toplumda gereklilikler doğrultusunda (ölçülülük ilkesi uyarınca, korunması gereken meşru amaç için orantılı uygulamalarla) korunur.
Söz gelimi yasaya aykırı hareketin cezasının miktarının olağanüstü yüksek oluşu gibi. Ya da usulü bir eksiklik için hapis cezası gibi yaptırımların uygulanması gibi. Ya da bir derneğin, vakfın kapatılması / feshi sonuçlarının uygulanması gibi…
Taslak yardım toplamada “izin ve bildirim” sistemi öngörüyor. Kamuya ve kamu yararına çalışan dernek statüsündekiler için “bildirim”, Türkiye’deki 96 bin derneğin neredeyse yüzde 99 için de “izin” sistemini öngörüyor.
Devlet, dernek ya da vakıflara niye izin veriyor ya da ya da vermiyor anlamak mümkün değil. İznin de ölçütü yok. İdarenin takdirine kalmış. Nasıl kullanırsa kullanır. O nedenle izin sistemi terk edilmeli ve herkes için bildirim sistemine geçilmelidir.
İkinci konu taslağın 10. Maddesi'nde öngörülen (10/b) dernek ve vakıfların bir takvim yılında bir defaya mahsus gerçekleştirecekleri kermes, tiyatro, piyes gibi etkinliklerin bildirime tabi tutulmasıdır.
Yani yılda bir kez bildirim, onun dışında her defasında “izin” sistemi öngörülüyor. Bu da “izin verilen düşünce” uygulamasıdır. İzin verilen düşünceyi ifade etmek özgürlükçü / çoğulcu demokratik rejimleri değil baskı rejimini ifade eder. Totaliter bir yaklaşımdır.
Şu anda fiilen sokaklarda üç kuruş beş kuruş broşür,mum,rozet satışları yoluyla elde edilen ve dernek faaliyetinin bir parçası olan çalışmalar da bundan böyle “izin” kapsamına alınma riski ile karşı karşı karşıyadır taslak açısından. Halbuki bunlar küçük miktarlardaki, dernek çalışmalarının bir yan ürünü olarak gerçekleşen faaliyettir.
Söz gelimi siz bir imza kampanyası düzenlersiniz, söz gelimi çevreyi korumak için, köpekleri korumak için, düşünceye özgürlük için… O sırada bildiri, broşür dağıtırsınız; şapka, rozet alırlar sizden ve bir lira beş lira verirler.
Bunlar yardım toplama kanunu kapsamına alınamaz. Şu anda fiilen yapılan meşru ve kazanılmış serbestlik alanı haline gelmiş olan bu tür aktiviteler taslakla yapılamaz hale gelecektir.
Sonuç olarak sivil toplumu çok yakından ilgilendiren bir yasa taslağı ile karşı karşıyayız. Olumlu olan bir nokta da var.
Dernekler Daire Başkanlığının yukarıda bildirdiğimiz internet sitesinde kanun tasarı taslağı herkesin görüşüne ve eleştirisine açık tutuluyor. Sürece katılmak ve katkıda bulunmak mümkün… (HÖ/BA)