Geçtiğimiz hafta İzmir’in birçok noktasında başlayan orman yangınları yoğun mücadele sonucunda kontrol altına alındı. Her yangında olduğu gibi itfaiye erleri canla başla çalışırken bu sefer moto kuryeler de sahadaydı. Moto kuryelerin itfaiye erlerine ve bölgede yaşayan vatandaşlara su, ayran, kumanya götürmesi, bazı bölgelerde itfaiye hortumları ve kendi montları ile yangın söndürmeye katılma görüntüleri objektiflere yansıdı. Karşıyaka ve Menderes’te yüzlerce moto kuryenin harekete geçmesi bize 6 Şubat depremleri sonrası kuryelerin motosikletleri ile Antakya’ya, Kahramanmaraş’a, Adıyaman’a, Malatya’ya dayanışmaya[1] koşmasını hatırlattı.
İzmir orman yangınlarında kuryelerin motorlarını bir an düşünmeden yangın bölgelerine sürmesi vesilesiyle olağanüstü durumlarda ve kriz anlarında moto kuryelerin dayanışma ve mobilizasyon yeteneğini üzerine sesli düşünmenin iyi olacağını düşünüyoruz.
Pandemide moto kuryeler
COVID-19 salgınının hayatımızı esir aldığı, sokağa çıkma kısıtlamasının ve eve kapanmanın yaşandığı günlerde risk altında çalışmaya devam eden mesleklerden birisi de moto kuryelikti.
Moto kuryelerin geçmediği bir sokak, kapısını çalmadığı bir ev neredeyse yoktu. Şehirlerin rutin kalabalığında ve keşmekeşinde çoğu kişinin fark etmediği moto kuryeler pandemide hayat durunca herkes tarafından görülmeye başlandı. Toplumun birçok ihtiyacını karşılayan moto kuryeler pozitif vakaların arttığı dönemde de evlere, apartmanlara ilaç, hijyen ve gıda malzemeleri taşımayı sürdürdü.
Artan sipariş yükünü mesailere kalarak atlatmaya çalışan kuryeler, yalnız yaşayan 65 yaş üstü kişilere yardım kolilerinin ulaştırılması ve sokak hayvanlarının beslenmesi gibi konularda da çok gönüllü görev üstlendi. Öyle ki, birçok kişi moto kuryeleri “pandeminin gizli kahramanları” olarak anmaya başladı.
Depremde moto kuryeler
6 Şubat depremlerinde her yaştan ve madenci, itfaiyeci, doktor, kepçe/vinç operatörü gibi birçok meslek grubundan insan yardım ve dayanışma çalışmalarında bulunmuştu. 11 ili sarsan o “kaos günleri”nde WhatsApp gruplarından ve sosyal medya hesapları üzerinden örgütlenen yüzlerce moto kurye, depremzedelerle dayanışmak için bölgeye akın etmişti.
Arabaların giremediği sokaklara ve ulaşılamayan köylere motosikletleri ile ilaç, hijyen malzemesi, gıda ve su taşıyan moto kuryeler yeri geldiğinde sağlıkçıları ve madencileri de ihtiyaç duyulan bölgelere taşıdı. Sadece lojistik sorumluluklarla yetinmeyen kuryeler kimi bölgelerde arama ve kurtarma çalışmalarında da yer aldı.
Orman yangınlarında moto kuryeler
Moto kuryelerin orman yangınlarına ilk müdahalesi İzmir değildi. Geçen yıl ağustos ayında Çanakkale Damyeri Köyü’nde başlayan ve 1500 hektarlık alana yayılan orman yangınlarında da moto kuryeler kent merkezinde toplanıp su ve erzakları yangın bölgelerine taşımıştı. Hatta yangın bölgesine, patika toprak yollardan giden kuryelerin birçoğunun motosikletlerinin lastikleri kullanılamaz hale gelmişti.[2]
15 Ağustos İzmir orman yangınlarında ise yüzlerce moto kurye daha organize biçimde hem Karşıyaka’da hem de Menderes’te canla başla mücadele etti. Yangın haberi duyulur duyulmaz WhatsApp gruplarında[3] örgütlenen kuryeler belli alanlarda toplanmaya başladı. Kuryeler kendi imkânları ve duyarlı vatandaşların katkısı ile toplanan su, ayran ve erzakları yangına karşı en önde mücadele eden itfaiye erlerine ve arama kurtarma ekiplerine ulaştırmak için gece boyunca ayaktaydı. Motosikletleri ile gidebilecekleri son noktaya kadar giden kuryeler zaman zaman alevlerin arasında kaldı. Faaliyetlerini ve güncel ihtiyaçları dayanışma gruplarında paylaşan kuryelere gece boyunca yeni ekipler katıldı.
Kuryeler şehir merkezine yakın Karşıyaka/Yamanlar yangını dışında merkeze 20 kilometre uzaklıktaki Menderes ilçesinde yaşanan orman yangınına müdahale için de seferber oldu.
Çalışmalara katılan bir kuryenin ağzından dinleyelim:
“Dayanışma grubumuz üzerinden ilçe ilçe gruplar oluşturmaya başladık. Karşıyaka, Konak, Bornova gibi yerlerde ekipler kurduk. Her ekip için bir lider seçtik. Herkesin çalışma saatleri farklıydı. Kendi aralarında toplanan ekipler Menderes’e doğru yola çıktı. Yanımızda su, ayran, pizza, yemek gibi gıda ürünleri götürdük. Giriş yasak diye düz yoldan jandarma bizi almamıştı. Ama biz ihtiyaç olduğunu bildiğimiz için arka yollardan köylere ulaşmaya çalıştık. Önümüzü kesen köylülerin kendilerine kimsenin ulaşmadığını, yiyeceğe ve içeceğe, özellikle ayrana ihtiyaçları olduğunu söylemesi bize doğru yolda olduğumuzu hissettirdi. Malzemeleri köylülerle paylaştık. Aynı zamanda bir süre yanlarında oturup sohbet ettik.”
İtfaiye erlerine de kumanya ulaştıran kuryeler bazı noktalarda insan gücü olarak itfaiye ile birlikte hortumla yangına su da sıktı, kendi montlarını çıkartıp küçük çaplı yangınları söndürmeye de çalıştı.
Moto kuryeler sahada itfaiye erleri ile doğal ve gayrı resmi bir koordinasyon kurmanın dışında kendi girişkenlikleri ile Orman Bölge Müdürlüğü’nü arayarak nerede ve ne gibi lojistik ihtiyaçlar olduğunu öğrenip hızla aksiyon almayı da bildi.
Kuryeler afetlere hazırlık için eğitim istiyor
İzmir orman yangınlarında sahaya çıkan bine yakın kuryenin neredeyse hiçbirinin afet eğitimi bulunmuyordu. Vatandaşlık sorumluluğu, doğa sevgisi ve dayanışma duyguları ile harekete geçen moto kuryeler kişisel ve topluluk inisiyatifi ile davrandı.
Yasal olarak henüz “Çok Tehlikeli Meslekler” statüsüne alınmamış olsa da moto kuryeler her an ölümle ve yaralanma ile karşı karşıya çalışıyor.[4] Kuryelerin tehlike algısı ve tehlikeler karşısındaki hareket tarzının birçok meslek grubuna göre daha yüksek olduğu bir gerçek. Keza motosiklet sürücülerinin iki teker üzerine çıkar çıkmaz öğrendiği ilk şeylerden biri yolda kalana, zorda olana yardım etmek ve dayanışmak için gönüllü olmaktır.
Yangın bölgesindeki dayanışma çalışmalarına katılan bir diğer kuryeye kulak verelim:
“Sahadaki arkadaşların hiçbirinin orman yangınlarına karşı bir eğitimi, sertifikası yoktu. Misal ben hayatımda ilk kez böyle bir şeye şahit oldum. Hep televizyonlarda izlerdik. Yangının içinde olmak, ciğerlerimizin o şekilde kül olduğunu görmek çok zordu. O yangına tanık olanların psikolojileri de etkilendi. En azından bir afet eğitimimiz olsaydı, ilk yardım eğitimimiz olsaydı hem daha çok şey yapabilirdik hem kendimizi daha rahat hissederdik. Yangın bölgesindeki insanlarla nasıl konuşmamız gerektiğini bilirdik. Hayvanların tahliyesi ya da yaralı hayvanlara müdahale nasıl yapılır onu bilirdik.”
Benzer şekilde eğitim ve hazırlık talebini 6 Şubat depremleri sonrası bölgede dayanışma çalışmalarına katılan gönüllü kuryelerden de duymuştuk. Başta yerel yönetimler olmak üzere ilgili afet kurumları moto kuryelerin kriz anlarında aldıkları inisiyatifleri, kendi aralarındaki dayanışma kültürünü ve mobilizasyon yeteneğini dikkate alarak hareket etmelidir.
Dipnotlar:
[1] Kurye Hakları Derneği, Deprem Bölgesindeki Gönüllü Kuryelerin Deneyimleri Raporu, 18 Eylül 2023.
[2] İzmir orman yangınlarında da yüzlerce moto kuryenin motosikletlerinin lastikleri yıprandı. Konuştuğumuz çok sayıda kurye bölgeye gönüllü gittiklerini, firma reklamı olan motosikletlerle bölgeye gitseler de çalışmalarda firmalardan bir destek görmediklerini dile getirdiler.
[3] Moto kuryelerin kendi aralarında dayanışmak için grupları vardır. Ne ilginçtir ki, yakın zaman önce İzmir’de Yemeksepeti, dayanışma gruplarını kapatmaları için kuryelere baskı uyguladı. Firmaların rahatsız olduğu dayanışma grupları yeri geliyor kaza yapan bir kuryenin yardımına koşuyor ve onun için yardım topluyor, yeri geliyor yangına müdahale için organizasyon merkezine dönüşüyor.
[4] Moto kurye ölümlerine dair istatistiki verilere Kurye Hakları Derneği’nin internet sitesinden ulaşabilirsiniz.
(MÇ/VC)